Geniş koridorda yürürken çantamdan telefonumu çıkarıp Jimin'e mesaj attım.

Dersim bitti benim. Fakültenin önündeki çardaklarda bekliyor olacağım.

Etrafa bakınarak yürümeye devam ettiğimde Jimin'in cevabı da gecikmedi.

Benim de bitti. Yirmi dakikaya orada olurum.

Jimin ile fakültelerimiz arasında yirmi dakikalık bir yürüme mesafesi vardı. Bu süreçte görüntümü kontrol etmeye karar vererek tuvaletlere doğru ilerledim.

İçeride birkaç kız makyajını tazelerken karşı taraftaki aynaya doğru yöneldim. Çantamdan çıkardığım çilekli lipbalmı dudaklarıma yayarken kızların aralarında konuştukları meseleye istemeden kulak kabarttım.

"Jungkook'u gördünüz mü? Saçlarını uzatmış."

Kızın iç çekerek kurduğu cümleye karşılık yanındaki tiz sesi ile cevap verdi.

"Her seferinde nasıl daha yakışıklı olabiliyor? Aklımı kaçıracağım."

Bahsettikleri uzun saçlı Jungkook, düşündüğüm kişi olamazdı değil mi?

"Kızlar, Mi Na geliyor!"

"Jungkook'a sakız gibi yapışan kız mı?" diye sordu az önce tiz sesiyle kulaklarımı kanatan kız ve hemen ekledi. "Ne buluyor şu kızda anlamıyorum."

"Jungkook, tek gecelik ilişkilerinden farklı tutuyor onu."

Ne tuhaf bir muhabbetti bu böyle.

Bir anda ortam sessizliğe bürünürken içeri siyah uzun saçları, dolgun dudakları, sivri ve belirgin yüz hatlarının yanısıra mükemmel fiziği ile de dikkat çeken kız girdi.

İç sesim "şu saçma ortamda daha fazla bulunacak mısın?" diye beni uyarırken saçlarımı kulağımın ardına sıkıştırıp oradan ayrıldım.

Ağır adımlarla fakültenin karşısındaki yeşil alana doğru ilerledim ve çardaklarda ya da banklarda oturmak yerine çimenlere yöneldim. Kısa eteğim  öylece oturmama engel olduğundan etrafıma bakındım. Jimin biraz üşümeyi göze alıp gömleğini bana verirse bacaklarıma örtebilirdim.

Üzerimde bakışlarını hissettiğim karşımdaki serseri tipli topluluktan biraz uzaklaştım ve o sırada omzumda bir el hissederek irkildim.

"Korkma, benim. Biraz hızlı geldim."

Tanıdık sesin sahibine döndüğümde rahatladığımı hissettim.

Euphoria ❧ KookUWhere stories live. Discover now