tak tak.

1.1K 153 65
                                    

"Bugün tek uyuyabilirim anne. Büyüdüm ben."

Bayan Yang duyduklarına çok şaşırmıştı. Dün neredeyse uykusuzluktan deliren çocuk bugün sadece kendisinin 'uyuyacağını' iddia ediyordu.

"Pekâlâ, ben içerdeyim. Yani içeri..."

"Gidebilirsin anne. Her şey benim elimde."

Güven verici bir şekilde elini sıkıp annesini gönderdi Jeongin. Çok heyecanlıydı.

Annesinin ardından duvarın içinden çıkan bavullu bir elf/peri belirdi.

"Tak, tak. Bay Hyunjin geldi."

Jeongin duyduğu ses ile yorganının altına saklandı. Dün bir rüya görmüştü annesinin sayesinde ve rüyasında sincap çocukla dertleşmişti. Sincap çocuk durumuna çok üzülmüş, onun için sorunu geçene kadar duvarda konaklayan bir peri göndereceğini demişti.

En önemlisi bu peri, geceleri gözlerine parıltılar dökecek ve onun alnından öpüp uyumasını başaracaktı ama Jeongin fena hâlde korkuyordu.

"Prrr, ne? Benden mi korktun?"

Yorganından tutup yavaşça çekti Hyunjin.

"Ah, ne de güzel yüzün var senin öyle."

Jeongin daha da yatağa gömüldü iltifatına karşı. Peri çok büyüktü.

"Nereye saklandın? Korktun mu benden? Gel bakalım."

Jeongin'i kollarından tutup yastığa yerleştirdi.

"Benden korkmanı gerektirecek bir şey yapmadım. O ne? Yanakların mı kızardı?"

Hyunjin kocaman gülümseyince Jeongin gözlerini kapattı.

"Senin bu kadar büyük olmanı beklememiştim Bay Hyunjin."

Peri ellerini şıklatınca Jeongin'in boyutunu aldı.

"Aç gözlerini bakalım bu senin için yeter mi?"

Jeongin bir elini indirdiğinde hâlâ Hyunjin'in kendinden büyük durduğunu düşünüyordu.

"Çok büyüksün."

Bir kez daha elini şıklatınca cüce oldu.

"Biraz daha."

Gözlerinden elini çekmiş dikkatle Hyunjin'i izliyordu Jeongin. Çok eğlenceli duruyordu. Annesinin bunları görmesini isterdi.

Hyunjin bir parmak kadar olunca Jeongin doğruldu. İçinden periye binlerce iltifat ediyordu. Her ne kadar büyük olsa da küçüldükçe fark etmişti tatlılığını.

Ellerini açıp Hyunjin'i avucu içine aldı ve kafasını okşadı.

"Bay Hyunjin, annem de gelebilir mi? O da uyuyamıyor."

Hyunjin kafasını iki yana salladı.

"Sana kurallarımı açıklamam gerek. Ben sadece beni rüyalarında gören kişilere ve gerçek olmayan kişilerin rüyalarına girerim. Jisung, dün gördüğün sincap çocuk bana senin çok uyuyamadığını ve yorgun olduğunu dedi. Ben de sana yardım etmek istedim. Annen beni göremez, hissedemez ve duyamaz. Beni sadece şu an sen hissedebilirsin, görebilirsin ve duyabilirsin."

Jeongin biraz kendini özel hissetmişti.

"Senin uykun yok mu? Herkesi uyutuyorsun ya sen?"

"Ben asla uyumam ve yorulmam."

Jeongin korkusunu ve utancını aştığında elinden Hyunjin'i bıraktı ve yatağına Hyunjin demeden uzandı.

"Hadi beni uyut ve rüyamda sizlerle daha fazla buluşayım."

Hyunjin'in bu çocuğa kanı ısınmıştı.

"Çok yorulmuş olmalısın. Bugün senin için parıltıları es geçeceğim. Sana güzel ve tatlı rüyalar vermeli miyim?"

Jeongin gözlerini kapattı.

"Evet, lütfen."

Hyunjin üstünü örtüp biraz yüzünü izledi. Sonra alnından yavaşça öptü. Dudaklarına değen yumuşak teni bir kez daha öptü.

Jeongin uyumuştu. Konakladığı alana gidip oradan Jeongin'i izlemeye koyuldu. Onun kabuslarını da savuşturacaktı. Yorgunluğunu yarına bırakmıştı. Deneyebilirdi belki yarın gözlerine parıltı sürmeyi. Belki.

mr.hyunjin ✨ hyuninWhere stories live. Discover now