2.05

3.3K 304 128
                                    

Selamünaleyküm burada birkaç şeye cevap verip sonra sizi bölümle baş başa bırakacağım. 

1- Bölümlerin başında yazan cümleler benim cümlelerim, kitabın kurgusu içinde ilk kısımdakiler Gülsüm'ün günlüğünden; ikinci kısımdakiler ise yine gerçekte var olmayan bu kitabın kurgusu için Yol Hali diye adlandırdığım tamamen kurgu bir podcastten (podcastin ne demek olduğunu bilmiyorsanız önceki bölümlerden birinde bölüm sonuna yazdım. Görmediyseniz cevabı internette de bulabilirsiniz.) parçalar. 

2- Yani Yol Hali adında bir podcast ne yazık ki gerçekte yok. (İnanın ben de büyük bir hayal kırıklığı içindeyim.)

3- Yol Hali'inden alıntı yapabilirsiniz şu şartla: alıntıladığımız şey kendinizinmiş gibi davranmayın, kitabın adını ya da benim kullanıcı adımı alıntının sonuna ekleyin.

4-Merak ettiğiniz soruları bu kısımda sorabilirsiniz bir sonraki bölümde cevaplamakta sakınca görmediklerimi cevaplarım inşaAllah.

5- Yol Hali'ni -uzun ya da kısa ne kadar sürer bilmem ancak- inşaAllah bitirmeyi planlıyorum.

Şimdi huzurlarınızda yeni bölüm...


🍃

" En başta bana uymayan bir yolda düşe kalka ilerlemeye çalıştım. Benim olmayan bir yolu sanki benim gibi adımlamaya denedim. Fakat her seferinde en ufak taşlara takıldım. Her seferinde bir adım daha gitmek istemediğimden adımın nasıl atılacağını bilmez oldum.

 Arzusu olmayınca ne kendi kalbini mutmain kılabiliyor insan, ne de o halle Rabbini gerçekten razı etmeye çalışabiliyor. Fakat kendi yolundaysa insan; en çorak arazilerde gül bahçesi, en dik uçurumlarda rahat aşılacak köprüler ve en zor yokuşlarda düz yürünecek  patikalar görür.  Eğer niye var edilmiş olabileceğinize dair en ufak bir fikriniz varsa, bazen tüm engelleri aşmak için biraz cesaret yeter. Çünkü insanı yoktan var eden Allah, yolu da yoktan var edebilir. Yeter ki siz salih  bir niyetle yürümeye niyet edin..."

Yol Hali podcasti 10.bölümden

🍃

"Mahşer gününün bir küçüğü..." diye geçirdi içinden Gülsüm, etrafına şaşkınca bakınırken. Gerçekten yetmiş iki millet oradaydı. İnanılmaz bir telaş ve soluksuz bir acele vardı. Bütün vezneler, bütün kiosklar, bütün danışmalar karınca kolonileri gibi üst üste insan kaynıyordu. Her yerde sıra, her köşede kalabalık vardı. Avuçlarının arasındaki pasaportunu dalgınca okşarken çevredeki hummalı izdihama kapılmıştı. Önce parlak yeşil ve mavi karışımı saçları olan bir kız dikkatini çekti, gözleriyle onu takip ederken neden sonra onun hemen yanından geçen hindistanlı olduklarını düşündüğü sareeli üç kadına takılı kaldı. Kendi aralarında konuşup gülüşüyorlardı. Onlarla gülümserken hemen yanlarından geçen peşlerinde sürükledikleri küçük valizleri ve bire bir aynı açık mavi üniformalarıyla uçak mürettebatını izlemeye koyuldu. Hostesler ve pilotlar kalabalığın içinde yitip gittiğinde onların kaybolduğu tarafta beliren Arap olduğu belli olan kanduralı adamları incelemeye durdu. Peşinden de bakışları, havalimanının çatısını dengeleyen yüzlerce sütundan birinin dibine oturmuş kucağındaki bilgisayarda hararetle bir şeyler yapan çekik gözlü adama takıldı. 

Yol HaliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin