•vingt-neuf•

5.4K 200 35
                                    

Tam bir buçuk ay sonra yine aynı noktadaydık. Ali ve ben. Bundan bir önceki görüşmemizde burada, ona onu sevdiğimi söylemiştim karşılığında ne duyacağımı bilerek. Fakat insanı hep ihtimaller bitirirdi zaten. 'Olmaz ama ya o da beni seviyorsa?'

O gün gözlerindeki öfke bu ihtimalin üzerine tutundu ve acımı katladı. Fakat işin sonunda ben yine Ali'yi anlayarak döndüm evime. Şimdi yine karşı karşıyaydık. Aynı parkta ancak bu defa farklı bakışlarla.

Unutalım demiştik de söylendiği kadar kolay mıydı? Ben nasıl unutayım ki yıllarca 'acaba ne zaman öğrenecek?' Dediğim anı. Unutamazdım. Unutmayacaktım da. Unutmak istemedim hiç. Fakat benim aşkımdan önemli tek bir şey varsa o da dostluğumuzdu. Dostluğumuza dair son bir şans elde edelim diye yalan söyledim ona.

"Böyle tuhaf oluyormuş." Gözleri hep benim üzerimdeydi. Fakat ben o hariç her yere bakıyordum.

"Öyle." Dedi. her ağzımızı açışımızda saatlerce susmadığımız anların aksine şu an zar zor çıkıyordu kelimeler bizden.

Birbirimize yalan söyledik. Konuşmak için kendimizi zorluyorduk, birbirimize bakamıyorduk. Neden? Çünkü biz yalan söyledik. Olanları asla unutamazdık.

"Of Ali ben batırdım her şeyi." Dedim en sonunda. Ali, benden hiç ayırmadığı gözlerini birkaç saniyeliğine çekti gözlerimden. "Ama istemedim gerçekten böyle olmasını. Unuturuz dedik de unutulur mu böyle bir şey?"

Tekrar çevirdi bana gözlerini, "Ben seni anlıyorum, hep anladım zaten. Tüm hata bende bunu da biliyorum. Sevgilisi olan adama aşk itirafı mı yapılır? Bir de bu adama en yakın arkadaşım demişim." Durup derin bir nefes aldım. "Eğer benimle konuşmak istemezsen söyle. Darılmam, ben yine anlarım seni."

Ali gözlerini kıstı. "Unutamayacağımız zaten kesin, bundan sonra hep böyle olacağız işte. Yalnız kaldığımız ilk dakika her şeyi tekrar hatırlayacağız. Benim için hiç sorun yok ama sen kötü hissedersin. O yüzd-"

Ali, kollarımı tuttu. "Nefes al." Dedi ama öyle güzel bakıyordu ki. Gözleri o kadar neşeliydi ki. Bunun sebebini sormak istedim.

"Nefes al ve yapacağım şey için çok şaşırma." Kaşlarım çatıldı. "Ama-"

Ben nefes almadım. Fakat dediği gibi yaptığı şeye şaşırmadım. Çünkü dudaklarının dudaklarıma yaptığı baskının bana hissettireceği en son histi o an için. Aslına bakılırsa ben o an ne hissettiğimin bile farkında değildim. Kalbim gümbür gümbür atıyordu evet. Ellerim tir tir titriyordu, dudakları acayip iyi hissettiriyordu. Sadece donakalmıştım.

Göz yumdum kalbimin atışına ve onun dudaklarına. Geri kalan hiçbir şey umurumda değildi. Sadece anı yaşamaktı amacım. Bu yüzden ellerim yanaklarını buldu ve uzaklaştırdım onu yavaşça kendimden. Çok değil, hala burunlarımız birbirine temas ediyorken durdu. Gözlerime baktı. Ben yutkundum. Gözlerim yerdeydi fakat bir cesaret kaldırdım gözlerimi gözlerine. Dudaklarımı ıslattım.

"Sen bize ne yaptığının farkındasın değil mi?" Beni duyduğunda, gülümseyecek gibi oldu fakat anlıktı. Başını sağa çevirirken burnu, burnuma sürtündü. Dudaklarını ıslattı, gözlerini birkaç saniyeliğine kapadı ve tekrar bana döndü.

"Hem de nasıl."

Ben o an anladım ki Ali ve Deniz'in ucuz da olsa bir hikayesi vardı. O hikayeye değer kazandırmak ikimizin elindeydi, sevgimize bağlıydı.

raison d'être | texting Where stories live. Discover now