Büyükannemi dinleyerek tek kelime etmeden elimdeki paketlerle birlikte eve doğru ilerledim ve az önce cebime attığım anahtarı çıkarması için Jieun'a döndüm.

"Sağ cebimden anahtarı alıp kapıyı açar mısın?"

Jieun elini cebime daldırıp anahtarları aldı. O bunu yaparken dikkatle yanağındaki allığa baktım. Makyaj malzemesi falan seçmiş olmalılardı.

Kapı açılır açılmaz içeri geçtiğimde büyükannem birkaç adım ötede ardımızdan gelirken seslendi.

"Jieun'un odasına çıkar hepsini."

"Emredersin büyükanne," diyerek başımı olumsuzca iki yana sallarken gülümsedim. Aslında paketler ağır olmasa muhtemelen kendisinin bunu yapabileceğini savunurdum.

Merdivenleri teker teker çıkıp yine Jieun'un odasının kapısını açmasını bekledim.

Odaya girer girmez paketleri yatağının üzerine bırakıp geçen gece incelemediğim odaya göz geçirdim. Yatağının hemen yanında duran komodinde birçok resim çerçevesi olduğunu fark etmiştim.

Meraklı olmaya son verip Jieun'a döndüğümde onunla biraz uğraşmaya karar verdim. Adımlarım tam karşısında dururken bakışlarımla yanağındaki pembelikleri işaret ettim.

"Şeftali tonları daha çok yakışabilirdi."

Jieun derin bir nefes alıp yüzüne sahte bir gülümseyiş yerleştirdi ve "Bugün seninle tartışmayacağım," diyerek yanımdan geçip yatağının köşesine oturdu.

"Neden? Artık ilişkimize yeni bir boyut mu kazandırıyoruz?" diye sorduğumda dudaklarımda o tanıdık kıvrılma oluşmuştu.

"Sana laf yetiştiremeyecek kadar yorgunum."

Jieun'un yanına ilerleyecekken büyükannemin bana seslenişi ile birlikte adımlarımı geriye çektim. Odadan çıkıp trabzanlara yanaştığımda kucağındaki kedi ile bekleyen büyükannemi gördüm.

"Gelip yavrucağı al."

"Jieun gelip alsın yavrucağını," diye onun da duyacağı şekilde seslendim ve beklediğim gibi kısa bir süre sonra odasından çıkıp bana göz devirmeyi ihmal etmeden aşağı inen Jieun'u keyifle izledim.

Aşağı kata indiğinden emin olduktan sonra odasının içeriden kilitlenen kapısını çekip sırıttım ve odanın dışarıdan da açılmasını sağlayan anahtarı cebime atıp aşağıya indim. Artık ona bizimle birlikte salonda oturmaktan başka çare bırakmamıştım.  Onunla uğraşmak istiyorsam uğraşacaktım. Benden kaçışı olmayacağını bilmesini istiyordum.

İkili koltuklara kurulup az sonra olacakları izlemek için bakışlarımı Jieun'a yoğunlaştıracakken büyükannem "Bir yere yemeğe daveyliyiz. Birkaç saate döneriz," diye bir açıklamada bulundu. İşte bu planım dahilinde değildi. Yalnızken beni öldürme riski yüksekti. Gerçi gelecekte evlenmeyi düşündüğü birini öldürmezdi değil mi?

"Pekala büyükanne," dedim ve bu durumdan pek memnun değilmiş gibi bir ifadeye bürünen Jieun üzerinden bakışlarımı çektim.

Büyükbabamın karşı odadan çıkması ile birlikte dışarı çıkan çiftin ardından kumandayı elime alıp TV'yi açtım.

Tahmin ettiğim gibi Jieun benimle kalmak yerine odasına çıkmayı tercih ettiğinde küçük bir tereddüt yaşadım.

Büyükannem ve büyükbabam evdeyken Jieun ile uğraşmakta bir sorun görmüyordum fakat onlar yokken başbaşa kalmak istediğim için falan bunu yapmış olmamı düşünmesini istemezdim.

Kısa bir süre sonra kucağında kedisi ile birlikte yeniden aşağıya inen Jieun bana doğru ilerledi ve karşıma dikilip elini uzattı.

"Anahtarı ver."

Bakışlarımı yüzüne çıkarıp dudaklarıma minik bir gülümseyiş yerleştirdim.

"İstemiyorum."

"Yorgunum ve uyuyacağım. Anahtarı verir misin?"

"Onun yerine beni tanıman için sana fırsat verebilirim," dedim. Yüzündeki sahte gülümseyiş silinirken bıkkın nefesi havaya karıştı. İşte hoşuma giden tavrını takınmaya başlamıştı.

"Seni tanımak istediğimi hiç söylemedim. Zira fragmanına bile katlanamıyorum."

"Etkileyici," dedim gülümseyerek. "Ama biraz daha kendini geliştirmelisin."

"Tamam, seni görür görmez aşık oldum ve hemen bu egosu Tanrı katına çıkmış ukala ile evlenmeliyim dedim. Bu yüzden aslında herkesi düşürebilecek aptal tavırlarından hiç hoşlanmıyormuş gibi yapıyorum ama aslında sana bayılıyorum," dedikten sonra sahte bir gülümseyiş sundu. "Oldu mu mutlu musun?"

Bana uzattığı elini geri çekip saçlarının arasından hırsla geçirdikten sonra mutfağa doğru hızlı adımlarla geçtiğinde şaşkın bir ifadeyle ardından bakmaya devam ediyordum.

Kendimi koltuğa bırakırken tek kaşımı yukarı kaldırdım ve dudaklarımdan şaşkınlıkla karışık sözcüklerin dökülmesine izin verdim.

"Waoww! Bu sefer cidden iyi oynadı."

Bir geçiş bölümü ile geldim 💁‍♀️ O yüzden biraz kısa bu bölüm 🤷‍♀️

Belki uyumadan bir bölüm daha yazarım ama yarın yayımlarım artık onu 😘

Yeni bölüm için;

Vote siniri:180
Yorum sınırı:400

Euphoria ❧ KookUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin