BÖLÜM 1 - İçimdeki Prenses

3M 58.5K 23.3K
                                    

Tanıtım videosu multiye eklenmiştir. ^^

Her küçük kız, hayatında bir kere prenses olmanın hayalini kurmuştur gece yatmadan önce. Prenses olup, o kabarık elbiseden giyerek prensinin kollarına atılmanın hayalini... Hiçbir zaman öyle bir kız olmadım ben. Hatta, küçüklüğümde annemin beni uyutmak için okuduğu masallardan ve o masallardaki prenseslerden nefret ettim hep. Kıyafetlerinden utanıp, bir periden yardım kabul eden ve camdan bir topuklu ayakkabıyla onu sadece öyle görüp beğenecek bir prense giden Sindrella'dan nefret ettim. Uyanmak için bir erkeğe muhtaç Uyuyan Güzel'den nefret ettim. Kuş tüyü yatağındaki bir bezelyeden rahatsız olan o prensesten nefret ettim. Bacakları olan bir adama aşık olup, sonunda köpük olan deniz kızından nefret ettim. Ölünce onu deli gibi seven yedi dünya tatlısı cücenin ağlamasına uyanmayıp, bir prensin öpücüğüyle uyanan Pamuk Prenses'ten nefret ettim. Hepsinden... Bence prensesler, dünyadaki en aptal kişilerdi. Annem her ne kadar ben böyle deyince dudaklarıma parmağıyla bastırıp, "Bir daha duymayayım, yoksa dışarı top oynamaya yollamam seni!" diye tehdit etse de, o odamdan gidince yine prenses kostümlü bebeklerimin üzerinde tepinip onlardan nefret ettiğimi söylerdim sürekli. Pembe ve mavinin kesin bir çizgi ile ayrılmadığı ve birbirine karıştığı kendi ütopyamda, birlikte saklambaç oynayıp eğlenen prenses ve prensler daha tatlıydı çünkü.

Ama annem hiçbir zaman, buna inanmadı. Onun için her zaman kızlar bir prenses ve prenseslerin pembeli düşleri, kıyafetleri ve yatak örtüleri olmak zorundaydı. O hafta sonu dışarı çıkmak için hazırlanırken dolabımda, askıda öylece asılı, etiketi hala üzerinde duran pembe gömlek gibi...

"Anne," dedim tam annemin karşısına dilip, kaşlarımı çatarak. Elimi bel boşluğuma yerleştirip, gömleği tuttuğum elimi annemin burnuna doğru iyice uzattım. "Bu ne?"

"Hmm... Buradan bakılınca sana yeni aldığım gömlek gibi duruyor kuzum."

"Şimdi rahatladım gerçekten," dedim gömleği annemin burnunun ucundan çekip. Yapmacık bir gülümseme takındım yüzüme sonra. "Beğendin mi?" dedi dalga geçer gibi. Gülmek için zorladığım yüz kasmalarımı sinirlenebilmeleri için tekrar serbest bıraktım, "Tabii ki, hayır!" derken. "Sana kaç kere diyeceğim ana kraliçe, bana giyince trafik lambası gibi görüneceğim şeyler alma diye." Elimdeki gömleğe 'seni oluşturan renk pigmentlerine ekmek banayım' der gibi bakıp, "Hem bu... Pembe be!" dedim.

"Kız sen beni delirtecek misin," dedi annem elinde ayıkladığı fasulyeleri önündeki sehpaya bırakıp. Sakin tavrı, yine kadın programlarında iki dakika önce ikinci sınıf bir pop şarkı eşliğinde göbek atıp, iki dakika sonra nereye çemkireceğini şaşıran teyzeler misali darmaduman olmuştu. "Ne olmuş pembe ise? Daha önce kaç kere konuştuk seninle bu konuyu, neden hiç benim aldığım şeyleri beğenmiyorsun?! Hem bak birkaç gün sonra Tülay teyzene gideceğiz, orada giy diye aldım. İtiraz kabul etmiyorum bu defa."

"Üzgünüm ama ana kraliçe," dedim arkamı dönüp büyük adımlarla kapıya yönelirken. "Ben bunu giymem. Git yeşil al, sarı al, kırmızı al. Ama bana pembe alma. Tiksiniyorum bu renkten anlamıyor musun?!" Dış kapının zincirini açtığımda, "Nereye?!" diye bağırdı arkamdan. "Bizimkiler beni bekliyor, oraya!" dedim yalan söyleyerek. "Gömleği düzgünce koy yerine öyle git!" Cevap vermeyip, gömleği buruşturarak tişörtümün içine soktum. "Kime diyorum kız ben?!" diye bağırırken ise, kapıyı çarpıp koşarak çıktım evden.

Dedim ya... Pembeden nefret ederdim. Anneme göre bu, bir kız için korkunç bir şeydi ve ortada mutlaka bir tuhaflık olmalıydı. Neden bir kız pembeden ve elbiselerden nefret eder ki? Neden sürekli kot ve tişört giyer? Ama anlamadığı bir şey vardı. Nasıl ki turuncudan hoşlanmama hakkım varsa, pembeden de nefret edebilme hakkını bana doğa vermeliydi. Nasıl ki açık renk kotları çok sevmiyorsam, elbiseleri de sevmeyebilirdim. Sadece kız olduğum, çoğunluğun sevdiği şeyleri sevmiyorum diye tuhaf olan ben olmamalı, rengi bile cinsiyete bölüştüren annen ve annem gibiler tuhaf olmalıydı.

4N1K | 12'DEN ÖNCEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin