XXVII. Bu Son Olsun

12.1K 850 445
                                    

Bundan bir yıl önce Ali ile Korhan'ı paylaştım Wattpad'de. Böyle şeyleri çok umursamam ama onlar sayesinde kendime çok şey kattım. Bir yıl önce olacağını bile tahmin etmediğim şeyler oldu hayatımda. İyi insanlar tanıyıp hayatıma yeni bir insan alıp tanıştım onca mesafeye rağmen ve bu kadar kısa sürede hem hayatımda hem kalbimde yeri çok fazla oldu. Tanımaya da devam ediyorum yeni insanları. Ali ile Korhan'ı ne kadar çok sevsem de çoğu zaman kitabı kaldırmak bile geçti aklımdan ki öyle bir şey yapmıştım. Kitabı yazarken aklımda çok okunmak yoktu -bana göre bu okunma sayısı fazla😂-, beni anlayacak tek bir insan bile olsa yeterliydi ki kitap çok okundukça bundan korkuyorum nedense. O yüzden beğenmek gibi bir gaflete düştüyseniz Allah aşkına kimseye önerip çok okumayın lan, lütfen bak şdkkskfgskdkf

Neyse çiçeklerim çok konuştum, berbat yazdığım bir bölüm ile sizi yine baş başa bırakıyorum. İyi okumalar. :)

Cidden baya sizi seviyom he :)

***

7 yıl önce...

Geçmişin tozlanmamış sayfasında olan ses yankılandı ve sayfalar geriye doğru devrilmeye başladı. Sayfalardan yükselen sesler kulaklara dolup zihnin karanlık sokaklarından kalan anıyı gün yüzüne çıkardı.

Koşa koşa yanına gelen küçük çocuk durup annesinin ve yengesinin karşısında durdu. "Dayeee... Hüma nahêle em bileyizin. (Anneee.... Hüma oynamamıza izin vermiyor.)"

Kaşlarını çatmış, dudaklarını büzmüş olan ve yüzündeki çilleri kızaran yüzü nedeniyle daha fazla belli olan çocuk, annesine bakarken sinirliydi. Sinirlenince şivesi kayan ve Kürtçe konuşmaya başlayan çocuk derdini yine Kürtçe dile getirmişti. İki kadın da bu duruma gülüp gülmemek arasında gidip geliyordu.

Annesi ve halasının yanına gitmiş olan Ali'nin arkasından koşa koşa gelen Hüma, hızla kafasını iki yana sallayıp buna karşı çıktı.

"Na, mete. Ez destûr didim, ew nahêlin bileyizim... (Hayır, hala. Ben izin veriyorum, onlar oynamama izin vermiyor...)" deyip ağlamaklı sesle ve dolmuş gözlerle abi dediği çocuğa hayal kırıklığı ile baktı. Attila'nın da geldiğini ve Ali'nin yanında yer aldığını görünce daha da doldu gözleri. Abisinin arkadaşı sürekli saçlarını çekip duruyor, çürük dişleri ile alay ediyordu. Oysaki aralarında 2 yaş vardı. Yetmezmiş gibi Ali'den Kürtçe öğrenmiş ve ona Kürtçe sidikli deyip duruyordu. Bu yüzden ona gıcık oluyordu. Attila'nın gülüp dil çıkardığını görünce sinirlerine zar zor hakim oldu.

Parktaki banklardan birinde oturan iki kadın çocukların bu alışıldık halleri karşısında aynı anda derin nefes verdi. İki kadın da bıkkın bir tavırla birbirine bakarken Dildar hanım kafasını sallayıp gözlerini kırparak "Bu sefer sende." bakışı attı ve olaya el atması için topu ona paslayıp arkasına yaslandı. Hem birbirlerini bu kadar çok severken nasıl böyle kavga edebiliyorlardı iki kadın da anlamıyordu.

Berfin, bu sefer derin bir nefes alıp saçını kulağının arkasına sıkıştırdı ve öne eğilip önce Ali'nin sonra da Hüma'nın elini elleri arasına alarak ikisiyle de göz kontağı kurmaya çalıştı.

"İkiniz de bana bakın."

Gelen komut karşısında Hüma kafasını yerden kaldırmış, Ali'de sağına çevirdiği kafasını annesine çevirmişti bu sefer.

VECAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin