"Herşey benim yüzümden bitti. Ben onun hayatını mahfetim!" dedi. Kendini suçluyordu. Hemde hiç suçu yokken..

Ne istediğini göstermekten çekinmeyen gözlerine yerleşmiş o karanlık bile aklıma geldikçe titrerken dün gene buna engel olabilmek için neler yaptığını biliyordum. Ellerimi sırtını okşuyor ona güç vermek istiyordum fakat o yeterince dağılmıştı.

"Senin bir suçun yok! Sadece fedakarlık yaptın. Ailen için sevdiğin kızdan vazgeçtin. Bu kimsenin yapabileceği birşey değil." diye bildim. Gözlerinden bir dala sürülürken, avuç içiyle hızla sildi.

"Ben sevdiğim kadının gözlerinin içine baka baka onunla evlenemiyeceğimi söyledim." sesi titriyor nefes alıp vermeleri iyice dengesizleşmişti. Sustum. Sözcükler boğazımda düğümleniyordu.

Dışarıdan duyulan seslerle reşit ağa ve zelal hanımın geldiklerini vurguluyordu. Korumalar konak kapısını sonuna kadar açarak reşit ağa, zelal hanım ve rozelin'in içeriye geçtiler. Rozelin'in anlamsız bakışlarla etrafı izliyordu elindeki küçük valiz bundan sonra bu evde yaşayacağı ve bumdan sonrası bu konak onun evi olacağını gösteriyordu. Devran yerinden bile kalkmaz onlardan tarafa bakmazken yerimden kalkarak reşit ağaların yanına gittim.

"Hoşgeldiniz." dediğimde reşit ağa ve zelal hanım yorgun bir şekilde karşılık verirken rozelin'in başını salladı sadece. Siyah saçları ve esmer tenini ortaya çıkara kara iri gözleri ve biçimli yüzüyle her erkeğin istediği bir kızdı. Boyumuz aynıydı. Hemen hemen aynı yaşta olmasakta aramızda bir yaş farkı vardı. Onunda bir suçu yoktu. Oda en az devran kadar suçsuzdu. Başkalarının bedelini kendi ödüyordu. Evet bu evliliği istemiyordum ama bu bencilikti. Bu kızın bir suçu yoktu. Fatma abla yanımıza gelerek rozelin'in elindeki valizi aldığında zelal hanım,

"Fatma rozelin kızımıza konağı gezdir devran'ın odasına yerleştir. Yarından sonra o odada kalacak." dediğinde Fatma abla valizi aldıktan sonra

Devran. " Fatma abla sen dur. Ben konağı gezdiririm." dediğinde kulaklarıma inanamamıştım. Ama ben devran'ı tanıyordum bu işin altında bir iş vardı. Rozelin şaşkın bir ifadeyle devran'ı izlerken devran merdivenlerden çıkarak yukarıya doğru gittiğinde Rozelin peşinden gitti. Herkes benim gibi hayretle düşmüştü. Öyleki reşit ağa biraz olsada oğlunun toparlanmasına rahatlamıştı.

İçinden kopan fırtınlardan habersizdi tabii.

Odama gitmek için uzun koridoru yürüdüğümde koridor sonunda Rozelin'le konuşan devran'ın konuşmasına şahit olmuştu. Devran tam olarak,

"İkimizde kader kurbanıyız. Ben başka birini seviyorum. Eğer sende istemediğini söylersen ikimizde bu bataklıktan çıkabiliriz bunu berber başarırız. Eninde sonunda kabullenecekler şimdi git ve onlara istemediğini söyle." dedi. Rozelin önce afallandı. Sonra kendini toparlayarak yüzüne yerleşen tebessümle devran'a biraz daha yaklaştı.

"Yıllardır bunu göremeyecek kadar körsün işte! Her seferinde anlatmaya çalıştım ama sen, ısrarla anlamak istemedin. Kusura bakmayacaksın devran ağa, herkesin imrenerek bakıp iç geçirdiği adamın karısı olacağımdan şeref duyarım. Senin gibi bir adamı kaçırmak istemem." dediğinde şok olmuştum. Bu kız çok tehlikeli diye geçirdim içimden. Devran'ın ne söylediğini beklemeden odama geçtiğimde Baran şaşkın yüzüme bakarak ne olduğunu anlamaya çalıştığında

"Şey.. Merdivenleri çıkmak artık çok zor." diyerek aklıma gelen ilk yalanı söylediğimde baran günlerdir yüzünde görmediğim sıcak bir tebessümle aydınlanırken yanına giderek iç geçirdim.

Sende Beni SevHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin