35.bölüm

5.1K 215 31
                                    

Keyifli okumalar...

Unutulmaya yüz tutmuş anılar
birikintisi içine düşmüş en güzel günlerin özlemiyle yanıp kavrulan mızralarımda göz yaşlarımla yıkadığım sevgimden almıştım gücümü. Konaktaki Herkes dün yaşadığımız olaydan sonra kendin gelememişti. Yarın devran'ın düğünü vardı fakat Asya'yla değil bir başkasıyla! Bu gerçek kalbimi kanatıyordu. Onların birbirlerini ne kadar çok sevdiğini biliyordum. Devran babasına karşı gelerek herşey söylesede kalp hastası babasını o halde görmeye dayanamamıştı. Herşeyin bu kadar ani oluşması ve hayatlarının bu kadar kötü olması tahmin edilir şey değildi. Devran düğün yapmamak için diretmişti. Fakat reşit ağa bunu anında reddetmiş ve kendilerine yakışır gibi bir düğün yapacaklarını söylemişti. Asya'yı ne kadar arasamda telefonlara çıkmamıştı. Duyduğunda nasıl kötü olacağını biliyordum. Kim olsa bu kadar kötü olmaz mıydı? Düğününüzde iki hafta önce başınıza böyle birşey gelse aynı şeyleri yaşamaz mıydınız?

Avludan duyduğum sesle irkildim. Odadan çıkıp, merdivenlerden. aşağıya indiğimde salim amca avlu ortasında reşit ağayla bağıra çağıra konuşuyordu.

"Yazıklar olsun senin ağalığına reşit! Bu ne densizliktir." kaba bir ses tonuyla kendine hakim olmaya çalışan salim amca, devran'a başka birini alacaklarını öğrenir öğrenmez hesap sormaya gelmişti.

"Haddini bil salim efendi. Sen ne zamandan beri benim ağalığımı sorgular oldun." alta kalmayarak düne göre daha dik duran omuzuyla başını eğmedin konuşuyordu reşit ağa.

"Hangi kitapta yazılmıştır, sözlü bir adama başka kız istemek." öfkeden yüzünde belirginleşen damarları onu daha sert bir adam yapıyordu.

"Öyle icat etti. Hata yaptık kızınızı istenekle.." dediğinde reşit ağa daha sözünü bitirmeden salim amca

"Asıl ben sizi adam yerine koyup kızımı verdiğim için hata yaptım! Bundan sonra ne ölüme ne dirime."

Bir zamanlar dost bildiği adamı şimdi düşmanı kesilmişti. Hak veriyordu reşit ağa. Çünkü kızı sadece onun başını öne eğmekle kalmamış bütün aşireti dostları sırt çevirmişti. Başını yerden kaldırmanın tek çaresi mervan'ın kardeşini oğluna istemesiydi. Yoksa ne ağalığı kaldırdı nede bir daha insanların içinden başını yerden kaldıra bilir nede başka evladını toprağa verirdi.

"Baba iyi misin?" diye sordum kolunda tutarak. Titriyordu.

"Haklıydı kızım. Salim sonun kadar haklıydı." vicdan azabı çekiyordu. Küçük oğlunun düğün hayalını kurarken şimdide ortaya bu çıkmıştı. Oğlunun gözünün önünde nasıl kahr olduğunu görüyordu. Fakat bir baba için en doğru olanı buydu.

Reşit ağanın talimatıyla mervan'ın kız kardeşi yani Rozelin'i almaya gitmişlerdi. Bunun devran'ın yapmasını daha münasip görmüştü. Fakat devran son sözünü söylemiş ve o kızı ne konağa kendi getirecekti ne de kocalık yapacaktı. Ah benim güzel kardeşim diye iç çektim. Keşke böyle olmasaydı. Siz birbirinizi çok güzel seviyordunuz. Töreye karşı gelinmezdi. Töre seviyor mu genç yaşta ölür mü düşünmezdi. Emredeni en uygun bir şekilde yapılırdı. Elimdeki telefonla yaklaşık bir saattir Asya'yı arıyordum fakat açmıyordu. Meraktan aklım çıkacak gibi oluyordu. Baran hala çalışma odasındaydı. Konakta ikimizden başka kimse yoktu. Değerler Rozelin'i almaya gitmişlerdi. Devran desen kahvaltı bile yapmadan evden çıkıp gitmişti. Çardakta öylece oturup etrafı izlerken devran konak kapısından harabe görüntüsüyle girdi. Seslensemde duymuyordu. Yerimden kalkarak yanına gittiğimde gözleri ağlamaktan kan akıtıyordu. Dağınık saçları ve düşmüş omuzlarıyla içim acıdı.

"Devran iyi misin?" dedim iyi olmadığı her halinden belliydi.

"Herşey bitti.. Asya'dan ayrıldım." dediğinde tüylerim diken diken olmuştu. Kolundan tutarak çardakğa doğru yönverdim. Halsizce oturarak sıkıntılı bir nefes verdi.

Sende Beni SevWhere stories live. Discover now