Ya Sonrası? (Özel Bölüm)

Start from the beginning
                                    

"Ya..." dedi Ardıl. "Keşke daha erken söyleseydin, biz de bir hediye alırdık."

Oğuz ona ölümcül bir bakış attı ama ona dönmedi Ardıl. Zira o bakışı gayet iyi biliyordu. İş yemekleri için dışarı çıkacağında sık sık atıyordu Oğuz kendisine de.

"Düşünmenden bile mutlu olacaktır. Hem güzel planlarımız var, biraz geç başlayacak parti ama tüm arkadaşları orada olacak ve... Eminim çok güzel olacak her şey." Giray'ın yüzüne masum bir gülümseme yerleşirken Ardıl hayran hayran baktı oğluna. Bu arada ne ara oldu bilmese de Oğuz onu dizlerinin üzerine oturtmuş, beline sarılmıştı.

"Kuzey'i yalnız bırakmak istemiyorum bugün... Biraz geç ayrılırsam sorun olmaz değil mi?" Ve Giray'ın yavru kedi bakışları. Ardıl her zaman saniyesinde düşerdi buna. Oğuz'unsa Ardıl'a çok benzeyen çocuğun yüzünde, Ardıl'ın masumiyetinden sonra gördüğü tek şey şeytanlıktı. Bunu fark ettiğini belli etmekten hiç çekinmedi Giray'a. Hoş, Giray için pek önemi yoktu bunun. Ardıl'ı ikna ettiğinde Oğuz'un ne düşündüğünün pek önemi kalmıyordu. Çünkü Ardıl'a asla kıyamıyordu Oğuz. Bunun farkındalığıyla Oğuz'a meydan okuyan bakışlar atmaktan çekinmedi.

Fakat Oğuz sesini çıkarmadı çünkü Ardıl'ı durduk yere Giray'a kaptırmaya hiç niyeti yoktu. Oğlu da olsa konu Ardıl'dı.

"Elbette bebeğim." dedi Ardıl anlayışlı bir ifadeyle.

"İstediğin saatte gelebilirsin, telefonumun sesi açık olacak, beni ararsan seni almaya da geliriz Oğuz'la."

Yani cidden Kuzey'le mi geçirecekti geceyi oğlu?

Oğuz sonunda dayanamadı.

"Ardıl, seni kandırıyor! 11'de evde olması için anlaşmıştık, gecenin bir yarısı dışarıda olmasına müsaade edecek misin cidden?" Giray bir an için gerildi. Fakat Ardıl'dan beklediği hamle geldi.

Boşta duran kolu, Oğuz'un omzuna yerleşti. O kısmı hafifçe okşarken, dizinde oturduğu için yüksekte olan yüzünü Oğuz'un yüzüne hizaladı.

Mavi, sakin gözleri kısa bir anlığına Oğuz'un dudaklarını bulup, kendisine yoğun bir dikkatle bakan gözlere çıktı.

"Benimle yalnız kalmak istemiyor musun?" Oğuz saklama ihtiyacı duymadan yutkundu. Giray'a döndü yüzü.

"Ben seni sabaha karşı alırım."

Giray bu fırsatı kaçırmadan, yaramaz bir ışıltıyla ikisine bakmayı bırakıp fırladı yerinden.

"Ben gidip hazırlanayım." Babası kararından vazgeçip, Kuzey'le sevişmeleri korkusundan onu eve kapatmadan koştu odasına. Bu sırada yüzünde silik bir gülümseme vardı.

Ailesine aşıktı Giray. Oğuz'la arasındaki küçük rekabete, onu her daim korumasına, en çok onun kızmasına fakat düştüğünde yanına çökmekten hiç geri durmamasına...Ve elbette Ardıl'a. Ardıl onun ruhunun mimarıydı ona göre. İçindeki vicdanın, merhametin ve sevginin yaratıcısı kesinlikle babasıydı. Onlara benzemek de inkar edemeyeceği kadar hoşuna gidiyordu. Ardıl'ın masumiyetinin yanında ikna edici yanı, belki mesleğinin bir getirisi; Oğuz'un sivri zekası ve sevdiği şeylere karşı bağlılığı. Kendini sevmesindeki temel etmen bunların insana ne kadar yakışabileceğini gösteren iki harika babasının olmasıydı. Tabii tüm bu özelliklerden en çok Kuzey çekiyordu, orası ayrı. 

Ve hayır, bir kez olsun utanmamıştı ailesinden. 

İçeride ise yavaşça pişman oluyordu kararından Oğuz. Şakakları ağrımaya başlamıştı.

"Çok fazla taviz veriyorsun Giray'a. Daha 17 yaşında. Kuzey denen çocuğu da hiç gözüm tutmuyor zaten."

Ardıl'ın yüzüne bir tebessüm yayılırken koltuğa yerleşip, bacaklarını Oğuz'un dizlerinin üzerine yerleştirdi. Şimdi başı omzundaydı. Yüzünü biraz kaldırıp çenesini okşadı.

Homofobikmişsin | ⚣Where stories live. Discover now