"Peki anne olmak nasıl bir duygu?" Merak ediyordum. Gülümseyerek çorba kasesini önüme koydu. "Çok güzel," diye mırıldandı hayranlıkla. "İlk başta zor olacağa benziyordu ama onun anne demesi her şeye bedel." Gülümsedi. "Ben onunla büyüdüğümü sorumluluk aldığımı hissettim. Restaurantı falan o doğduktan sonra açtık zaten. Bütün her şey düzene girdi. Şans meleğimiz o bizim."

Sadece dinlemekle yetindim. Şans meleği mi? O kadar mı güzel bir duyguydu? Anlatırken gozlerinin içi gülüyordu. Onu çok sevdiği belliydi. Istemsizce karnıma gitti parmaklarım. Acaba benim onu istemediğimi anlıyor muydu? Yada gerçekten istemiyor muydum?

Akşam yeniden yatağıma uzandım. Mayanın söylediklerini düşünmeye başladım. Acaba gerçekten.. Ellerim karnıma dolandı. O dünyaya gelince her şey düzene girer miydi? Onun için herkesi karşıma alabilir miydim? İnsanlar ne kadar umrumdaydı ki sanki? O gelince Azad kendine çeki düzen verip güzel bir aile olabilir miydik?

Belki o da bizim şansımız olurdu? Sever miydi bizi? Azad ona gerçekten babalık yapmak istiyor. Bunun farkındayım. Pekala bende ona annelik yapabilirim.

Gece boyunca uyuyamadım. Azad gelmemişti. Nereye gitti diye meraktan ölsem de aramadım. Gelmesi gerektiğini ona ben söylememeliydim.

Sabah kapıda bir tıkırtı duysam da umursamadım. Yatağımda oturmuş onu bekliyordum. Azad paytak adımlarla yatağa attı kendini. İçmişti. Bunu odaya dolan alkol kokusundan anlamıştım. Bana bakmadan parmaklarını karnıma doladı. "İyi değil mi?" Başımı salladım sadece.

"Nerde kaldın?"

"Istemiyosan seni zorlamamaya karar verdim." Bunu az önce karnımı okşayan adam mı söylüyordu? Tam ben olumlu düşünürken ona ne olmuştu? Bir süre bakışlarımda gezdi gözleri. Sonra sırt üstü uzandı.

"İstiyorum," diye mırıldandım. Dalgın bakışları beni buldu. "Kararını değiştiren ne?" Sesi  biraz fısıltı gibi çıkıyordu. Yüzümü yüzüne yaklaştırdım. "Anne olabileceğime karar verdim," Parmakları bir anda ensemi kavradi ve dudaklarımı dudaklarıyla birleştirdi.

Memnuniyetle dudaklarımı ona teslim ettim. Beni üzerine çekmesine izin verdim. Ellerim o güzel yüzüne yerleşirken onu öpmek her şeyden güzel geliyordu. Bir anda üzerimdeki atleti çıkardı.

Nefes nefese konuştu. "Her şeyin güzel olacağına söz veriyorum." Gülümseyerek onu kendime çektim. O yanımda olduğu sürece her şey güzeldi zaten. Artık düşünmekten vazgeçmiş akışına bırakma kararı almıştım. Daha fazla düşünerek zaman kaybedemezdim.

-

Sabah erkenden kalktım ve üzerime rahat birseyler giyinirken Azad uyandı. "Bu enerjinizi neye borçluyuz?" Diyerek göz kırptığında onu umursamadım. İmaları bazen beni deliye döndürüyordu. "Derse gideceğim. İki günü kaçırdım zaten," diye soylendim.

Kalktı ve ayağına eşofman geçirdi. Ritmik hareketlerle kendini gevşetmeye çalışırken kaslari daha da ortaya çıkmıştı. Beni çıldırmak için mi yapıyordu?  "Gidip hazırlansana sen," diye söylendim, daha fazla onu öyle görmeye dayanamayarak.

Omuz silkti. "Noldu ki, " bir anda aramızdaki mesafeyi kapattı. "Bir sorun mu var?"

"Yoo," parmaklarımı kaslı göğsünde gezdirdim. Bu hareket onu fena halde zora sormuştu. Kalsıldığını hissettim. Omzuna bir öpücük kondurdum ve kapıya yoneldim "Ne sorunu olsun?"

Okula geldiğimde burayı hiç özlemediğimi düşündüm. Derse girdiğimde hocanın  bugün izinli oldugunu öğrenmem beni biraz üzmüştü. Boşuna mi gelmiştim?

Yavaş adımlarla çıkışa ilerlerken önümden Fırat geldi. O yokmuş gibi yanından geçecekken beni durdurdu. "Hala o bağımlıyla devam mı?" Alayla bana bakıyordu. Kolumu ondan kurtardım ve okuldan çıktım. Ne istiyordu benden anlamıyorum.

Eve tıkılıp kalmamak için biraz yürümeye karar verdim. Üzerimi sıkı giyinmistim zaten. Biraz kordonda dolaşmak iyi gelebilirdi. İki gün önce gittiğimiz doktor temiz hava da gezmemin mideme iyi gelebilecegini söylemişti.

Ellerimi karnima sardım. Hamileydim.. Hala inanmakta zorluk çekiyordum. Bana yada Azada benzeyecek bir canlı mi taşıyordum şimdi ben karnimda?

Kimsenin bilmesini istemiyordum. Zaten yeterince gözler üzerimizdeydi. Bir de bununla dikkat çekmek istemiyordum. Ama karnım belli olmaya başlayınca ne olacaktı?

Her şeye çok mu kafa yoruyorum acaba diye geçirdim içimden. Bu kadarına gerek yoktu galiba. Herşey olacağına varıyordu nasılsa. Şu ana kadar olan hiç bir şeyi planlamamıştım, öyle ki bunları da planlamama gerek yoktu.

Denizi izlemek bile huzur veriyordu insana. İlk geldiğim zamanlar sürekli denizi izlemeye gelirdim. Keyif vericiydi.

"Çok güzel değil mi?" Yanıma oturan kadına çevirdim bakışlarımı. Ellerini karnına sarmış hamile bir kadındı. Sanırım yürüyüşe çıkmıştı benim gibi. "Evet," diye mırıldandım gülümseyerek.

"Kızım çok seviyor buraya gelmeyi,"karnını okşadı. "Nerden anlıyorsun ki sevdiğini?" Diye bir soru yönelttim. Güldü "hissediyorum." Bende gulumsedim. Demek belli bir zaman sonra bebegin neyi sevip sevmediğini bile hissediyordun. Ne muazzam birşeydi ama.

"Sende hamilesin galiba?" Gülümseyerek bana bakan kadına afallayarak baktım. Nerden anlamıştı? "Ellerin sürekli karnında, ilk başlarda bende öyleydim," gulumsedim ister istemez. Başımı salladım. Evet ben  de anne olacaktım.

Kadınla biraz sohbet ettikten sonra eve gitmek için yürümeye başladım.
Temiz hava almak iyi gelmişti. Apartmanın önüne geldiğimde karşı markette taptaze olan balıklar gözüme çarptı. Bir an icin onlardan yemek istedim. Gidip paramın yettigi kadar balık aldım.  Aksama Azad'a güzel bir sofra hazırlayabilirdim. Eminim çok beğenecekti.

Bunun mutluluğuyla eve girdiğimde girişte Azad'ın ayakkabıları dikkatimi çekti. Gitmemiş mıydı? Elimdeki poşeti sallayarak salona ilerledigimde olduğum yerde kaldım.  Azad koltuğa uzanmıştı. Sehpanın üzerindeyse birkaç hap vardı. Bütün mutlulugum hayal kırıklığına dönüşürken ona öylece bakakalmıştım.

B E K L E N M E Y E N (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now