Her Güzel Şey Güzel Hissettirmez

10.2K 154 9
                                    

                                                                              MYLA

Güneş batmaya, hava kırmızı-turuncu bir okyanusa dönüşmeye başladığında ben, Ethan ve bay Matthew çıkışa doğru yürümeye başlamıştık. Ethan yorgun gözlerle etrafı tarıyordu. Hala kucağa gelmek istemediğine şaşırmıştım. Zebraları gördüğü için oldukça mutluydu. “Ne gündü ama” dediğimde Bay Matthew hızlıca telefonunu kontrol etti ve bakışlarımı yakaladığında gülümsedi. Yüzü biraz yorgun, biraz endişeli, biraz da düşünceli görünüyordu. Paltosunun yakalarını çekerek “bir şeyler içmek ister misin?” diye sordu. Nasıl reddedebilirdim ki? “olabilir” diyerek gülümsedim ve Ethan’ın minik elini kavradım. 

Kafeye giriş yaptığımızda açık bölüme geçerek caddeyi görebileceğimiz bir yer seçtik.  Az çıkan sesimi göz önünde bulundurarak bay Matthew’ün yanındaki sandalyeye yerleştim. Ethan “sıcak çikolata” kelimelerini ardı ardına sıralarken siparişlerimizi almaya gelen garson sesimizi duymakta güçlük çekiyordu. “Latte” diyerek kendimi telaffuz problemi yaşadığım menüden kurtardım ve Ethan’a susması için uyarıda bulundum.

Kafedeki sonsuz uğultu beynimi yiyip bitirirken, evde beni bekleyen çizimler ve çözülmesi gereken testler aklıma geldikçe karın kaslarım geriliyor, içim sıkılıyordu. Onca bekleyen şeye rağmen bu adamın yanından ayrılmak istemiyordum. İstemiyordum işte!

Bay Matthew “okul nasıl gidiyor?” dedi ve kahvesini yudumladı. “Yorucu, hareketli ve sıkıcı.” Diyerek karşılık verdim. Kafasını sallayarak “her şeyin bir zorluğu var. Hayat başlı başına bir zorluk. İleride rahat etmek için biraz fedakârlık etmek gerekli.” Dedi. “Bu bölümü ben seçtim, böyle olacağını biliyordum. Yaptığım seçimin sonuçlarına katlanıyorum, katlanmak zorundayım. Sorumluluklarımın da farkındayım. Ne kadar yoğun ve yıpratıcı olsa da.” Diyerek başımı salladım. “Bunun farkında olman çok güzel Myla. Çoğu genç kendi seçimi olduğu halde etrafındakileri suçluyor. Sanki kendisine kattığı bir şey varmış gibi durmadan başkalarına kızıp kendi sorumluluklarını yerine getirmemenin cezasını başkasına yüklemeye çalışıyor. ” dedi ve Ethan’a bir peçete uzattı. “İdealist olmalısın Myla. Kesin bir hedefin olmalı. Yaptığın işte, hatta yaptığın her şeyde karalı olmalısın.” Diyerek devam etti.

“…yaptığın her şeyde kararlı olmalısın.” Sözü kendimi üzüntü içinde yere atma isteğimin doğmasına neden oldu. Kişilik skalam o kadar karışıktı ki. Ne her zaman siyah beyazdım ne de hep gri. Bir insan nasıl her şeyde net ve kararlı olabilirdi ki? Nasıl her zaman keskin çizgiler taşıyabilirdi?

Derin bir nefes aldım ve bardağıma uzandım. “Bazen tüm sorumluluklarımda kaçasım geliyor, çok yorulmuş hissediyorum. Fakat biliyorum ki sonuçlarına katlanacak olan yine benim. Stres atmaya, ara vermeye bile vaktim yok. Bazen sanki her şey çok fazla.” Diyerek çenemi elime yasladım. “Sorumluluklardan kaçmak seni sadece o an için mutlu eder fakat sonra çok daha ağır bir yükü taşımak zorunda kalırsın. Bu nedenle planlı olmak her zaman için iyidir. Stres atmak, uzaklaşmak istediğin zamanlarda bana haber vermen yeterli, bir şeyler yapabiliriz istersen. Bir çok arkadaşımın seninle  yaşıt kızı var, onlarla da tanıştırabilirim seni” dedi ve dirseklerini masaya dayadı.

“Bir çok arkadaşımın seninle yaşıt kızı var.” , “…seninle yaşıt kızı  var.” Midemden yukarı doğru tırmanan yanma ve kasılmaya, sızlayan bir burun da eşlik etmeye başlamıştı bile. “pekala, haber veririm.” Diyerek gözümün önüne gelen saçımı geriye attım. Gözlerimdeki artan su oranını gizlemek adına başımı caddeye doğru çevirdim ve “çok soğuk” diyerek gözlerimi kırpıştırdım.

Bay Matthew garsonu çağırarak “bir battaniye alabilir miyiz?” dedi. Garson kalabalığa göz gezdirip “elimizde hiç battaniye kalmadı.” Dedi ve duygusuz gözlerle bana baktı. Bay Matthew “ne demek kalmadı? Dalga mı geçiyorsunuz?  İnsan müessesinin kapasitesini bilmez mi? Bir de kendinize seçkin diyorsunuz!” diyerek garsonu azarladı. “Önemli değil!” diyerek ortamdaki garip gerilimi dağıtmaya çalıştım fakat bay Matthew’ün paltosunu bana vermesine engel olamadım.

BAY MATTHEWWhere stories live. Discover now