32. Bölüm (ISSIZ)

48K 2.3K 1.7K
                                    

Yılmadan, usanmadan Issız'ı bekleyip, bana hala varlıklarıyla güç veren Eşsizlerim bu satırda ellerini kaldırabilir mi? Çünkü en büyük teşekkürlerim sizlere..

Başlayalım bakalım :)

Narin bileklerime umutla bağladığım iplerin ucunda rengarenk balonlar süzülüyordu bir süre önce. Küçük bir kız çocuğu en derin nefesleriyle üfleyip doldurmuştu farklı çeşitleriyle herkesi büyüleyen balonları.

Aslında olay şekillerinde değildi. Onların büyüleyici olmasının tek sebebi minik bir kız çocuğunun tek nefesinin bir umuda eşit olmasıydı.

Ve şimdi çocuksulukla şişirdiğim büyüleyici balonların teker teker havası kaçıyordu.

Minik bir kız çocuğunun saflığıyla güvenmiştim. Kırgın bir kız çocuğunun bakışlarıyla bağlanmıştım. Ve cesaretli bir kız çocuğunun karakteriyle sevmiştim.

Havası kaçan umut dolu balonlarımın şimdi teker teker ayaklarımın dibine düşmesini, haksız bir ümitle havada asılı kalanların ise güçsüz parmaklarımdan kurtulup gecenin acımasızlığına karışmasını izliyordum.

Kaan Barlas benim umutlarımın üzerini kırmızı kalemle çizmişti. Hatta bu öyle kalıcı bir kalemdi ki, üzerinde dolandırdığım tipeks bile kendi beyazında onun kırmızılığı ile lekelenecekti.

Haftalardır onu görmüyordum. Ansızın sıra arkadaşım olmaya karar veren adam, aynı gizemle ortalıktan kaybolmuştu.

Aslında ortalıktan değil, sadece gözlerimin önünden.

Başak ve Ece okulda ona ne kadar denk geldiyse, ben bir o kadar göremiyordum onu. Bartu'nun sessizce yanımızdan ayrıldığı zamanlar biliyordum ki onun yanına gidiyordu. Ayarlanmış gibi olan duruma içerlesem de bir yanım zaten onu görmek istemiyordu.

Sahi.. Altı buçuk yıl olmuştu harelerimde konaklayalı. Öyle ki haftalardır yokluğu ucu sivri iğneler batırıyordu göz bebeklerime. Ama kanları göz yaşıyla akıtan yeşillerim kararlıydı.

Onsuzluğa alışmaya kararlıydım.

Ve şimdi araya girecek olan sömestr tatili benim için işleri daha çok kolaylaştıracaktı. Her sabah 'ya onu görürsem?' gerginliğiyle gözlerimi açtığım günler yerine, onu görmeyerek unutmaya çalışacağım iki haftaya sahip olacaktım.

"Sayısal loto mübarek." Önümde sallanan kağıt parçası düşünce bulutumun buharlaşmasını sağladığında gözlerimi kırpıştırdım. "Sana diyorum, zombirella."

"Çok mu kötü notların?"

Başak tek kaşını kaldırırken Ece ve Atakan'ın yaklaşan bedenlerine karşı karneyi havaya kaldırıp salladı. "Buna karne demeye bin şahit ister. Ben bunu artık halay mendilim yapacağım."

Ece kıvırcık saçlarını tek eliyle kabarmıştı bana göz kırparken. Onun bu takıntısını son zamanlarda farkediyordum. On-on beş dakikada bir saçlarını kabarttığından emin oluyordu ve her zaman bu eylemi için sağ elini kullanıyordu. "Halay çeken tayfanın aranan yüzü de sendin zaten," dediğinde gözlerimi kırpıştırarak görüş açımdan çıkardım saçlarını.

"Dedikodu ve halayın başı; Başak Akça," diye tamamladı Atakan.

Uzun zaman sonra dudaklarımda bir gerilme hissettiğimde kendimi zorlamadım ve suratımı minik bir tebessümün ele geçirmesine izin verdim. "Bence çok üstüne gitmeyin."

"Çakıl'ım.. Bu domuz ikili beni tatilde çok ararlar. Ama gel gör ki ben ne yapacağım?"

"Ne yapacaksın?"

EŞSİZ (KİTAP OLDU)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin