Bobo kucağıma yerleştiğinde onu okşamaya devam ettim. Uyuyacaktı galiba. "Yani ben sadece düşündüğümü söyledim. Umarım öyle değildir."

Gulumsedim. "Ben kim annelik kim? Öyle değil tabiki."

-

Gün geçtikçe midemin bulantısı artmış bikaç gün evden çıkmamı engellemişti. Korkuyla karnımı tuttum. Acaba olabilir miydi? Hamile miydim? Hayır hayır olamazdı. Hem her birlikte olan kişi hamile kalacak diye bir kural yoktu ya. Son zamanlar bu soru aklımı o kadar çok kurcalıyordu ki.

Korkuyordum.

Eğer böyle birşey varsa ne yapacaktım? Azad ortada yoktu. Kendime bakamazken bir de bebekle uğraşamazdım öyle değil mi?

"Hadi kalk."

Bıkkınlıkla Batıya baktım. Neden anlamak istemiyordu, gelmeyecektim. "Gelmeyeceğim diyorum anlamıyor musun? Hem sana ne benim durumumdan korkak kuzenin kaçıp gitti yerini sana mi bıraktı?"

Derin bir nefes alarak sakin olmaya çalıştı ve tekrar yanıma oturdu. "Bir haftadır miden bulanıyormuş ne diye doktora gitmemekte ısrarcısın? " Omuz silktim. "Sen nerden biliyosun bulanmadı belki."

"Elif söyledi." Kaşlarımı çattım. "Vay hain," ellerimi göğsümde birleştirdim. Küçük bir çocuğun mızmızlığı vardı üzerimde. Bakışlarımı yanımda oturan batıya daha sonra da elife çevirdim ve başımı olumsuz anlamda salladım.

Tek başıma böyle bir haber almaya cesaretim yoktu.

Belki hamile değildim ama hamile olma ihtimalim bile yeterince beni geriyordu.

"Çocuk gibisin ya, doktor mu getirelim ayağına kızım. Kusura bakma seni Bihter kendine gel biz zenginiz diyerek avutamam. Berçem biz fakiriz." Diyerek boyun büktü.

Yaptığı espri gülmeme neden olmuştu. Ben gülünce o da sanki gülmeye yer arıyormuş gibi gülmeye başladı. "Ha şöyle yüzün gülsün be. Kalk bakalım, hastaneye benimle gitmeye ne dersiniz Madam? "

Uzattığı eli tuttum ve ayağa kalktım. Korkunun ecele faydası yoktu. Sanırım gitmeliydim. "Ama arabana kusarsam kızmak yok."

Arabaya binince içindeki ağır kokusu bile midemi bulandırmaya yetmişti. Kokulara karşı çok hassastım bu ara. Büyük bir ihtimal grip olmuştum. Bunun başka bir açıklaması olduğuna kendime inandırmak istemiyordum.

Batı biraz hızlanınca kötü bakışlarımı ona çevirdim. "Hızlı gitmesene," cevap vermeyerek daha da hızlandığında inadına yaptığını fark etmiştim. "Ya salak mısın? "

"Sus bi! Takip ediliyoruz."

Kafamı arkaya çevirdim. Bizi kim takip edebilirdi ki? İki tane araba son hız bize yetişmeye çalışıyordu. Korkuyla ona baktım."kim bunlar?"

Batı beni umursamayarak telefonu eline aldı ve bikaç numara tuşladı. "Peşimize düştüler." Ben salak gibi etrafa bakarken adamların arabalarından biri aniden önümüzü kesti ve bizim durmamıza sebep oldu.

Batı hızla torpido gözünden silah çıkardığında şaşkın bakışlarım daha da belirginleşti. "Ne yapıyorsun?"

Arabanın kapıları bir anda açıldı ve birisi beni kollarımdan tutup dışarıya sürükledi. "Ne oluyor? Bırak beni!"

Beni diğer arabaya sürüklerlerken bir silah sesi duyuldu. Batı! Adamlardan kurtulmaya çalıştım. "Batı iyi misin Batı!"

Arabanın içine girdiğimde beni yaşılı bir adamın karşısına oturttular. Bileklerimi ovuştururken öfkeyle beni sürükleyen adama baktım. "Şerefsiz! Kolumu koparsaydın!"

"Hırçınsın..."

Karşımdaki yaslı adama çevirdim bakışlarımı. "Sensin hırçın! Ne istiyorsun benden?! Kimsin sen? Batıya ne yaptınız?!"

"Sus ve beni iyi dinle."

Adamın benim aksime çok sakin olmasi canımı sıkıyordu. Neden buradaydım? Benden ne istiyorlardı? Korkulu gözlerim elinde döndürdüğü silaha kaydı. Beni öldürecekler miydi?

"Seninle bir derdimiz yok sa-"

"Yoksa bırak! Ne diye buraya getirdiniz?!"

Karın boşluğuma dayanan metalin silah olduğunu anlayınca sustum. Şu çenemi tutmayı bi ögrenememiştim. Adam ya sabır çeker gibi bana baktı.

"Benim derdim Azad'la. Sen onu bize getirteceksin. Bütün olay bu."

Azad mı? Onun bu adamlarla ne işi olabilirdi ki? Şu ana kadar hiç onunla ilgili böyle şeyler düşünmemiştim. O yüzden mi kaçıp gitmişti? Ne yapmıştı da bu adamlara bulaşmıştı?

Uyuşturucu!

Allah kahretsin!

Yine başını ne belalara sokmuştu bu?

-BATI-

Azada ulaşmam lazımdı. Ama bunu nasıl yapacağımı bilmiyordum. Berçem'i kaçırdıklarını duyunca deliye döneceğine emindim. Keşke onu hiç evden çıkarmaya çalışmasaydım.

"Yavaş be,"

Şerefsizler beni kolumdan vurmuşlardı. Şuan bu tabiki umurumda değildi. Önemli olan Berçem di. Ona birsey olursa diye ben bile korkuyordum. Masum birinin canının yanmasını istemezdim.

"Bitti."

Onu alıp gittikten sonra orda beklemenin manasız olduğunu düşünüp mekana gelmiştim. "Azadın peşindeler değil mi?" Bakışlarımı Burak'a çevirdim. Ona Berçem konusunu anlatmamıştım. Kimsenin bilmemesi gerekiyordu.

"Ona bulaşma bu işlere demiştim."

Soğuk kanlılıkla ona baktım. "Seni çok dinledi gördüğün üzere," Ayağa kalktım. "Ben gidiyorum görüşürüz," diyerek oradan ayrıldım. Kendime yeni bir hat alıp ona ulaşmam gerekiyordu.

Kendime yeni bir hat aldıktan sonra Azada ulaşmaya çalıştım. Ama açmıyordu. Yanına gitsem beni takip edeceklerinden adım kadar emindim. Bir seyler yapmalıydım ama ne?

Mekana geri dönerken telefonum çalmaya başladı. Arayanin Azad olduğunu görünce hemen açtım. "Alo abi!"

"Lan ben sana demedim mi Berçem'e göz kulak ol diye!" Yüzümü buruşturdum. Nereden öğrenmişti?

"Adam kaçırmış kızı,"

"Biliyorum." Diyerek lafını kestim. "Bende yanındaydım beni vurdular onu da aldılar."

"Adam malları istiyor şimdi ne yapacağız? Geleceğim ben oraya!"

"Sakın, " diyerek ikaz ettim onu. "Mantıklı bir şeyler düşünene kadar ortaya çıkma. Adamın ona birsey yapacağını sanmıyorum. Kadınlara dokunmaz."

"İyi ben bekliyim o zaman böyle elim kolum bağlı!"

"Kendine gel Azad! O malları verirsen ne kadar zor duruma düşeriz haberin var mı senin! Sakin ol diyorum sana."

"Sikeyim böyle işi."

Telefon yüzüme kapanmıştı. Büyük bir ihtimal duvara fırlattığı için kapanmıştı. Ama bu böyle olmalıydı. Adamların planlarının işe yaramasini sağlayamazdık. Bu zamana kadar oturduğun mallar için dayanmıştık. Mantıklı kararlar almamız gerekiyordu.

Azad duygularına ne zamandan beri söz geçiremez olmuştu?

Berçem gün geçtikçe onu değiştiriyordu. Farkında olmasa bile gerçek ortadaydı. Yıllardır mal için canını ortaya koyan Azad şimdi bir kadın için malları ortaya atmaktan bahsediyordu.

Ama olmazdı, olmamalıydı.

O mallar için çok uğraş vermiştik. Şimdi öylece Salih'e malları veremezdik.

*
Merhaba arkadaşlar!

Aramıza yeni okuyucular da katılmış, bu beni mutlu ediyor.

Hikayeyi bitirip yeniden düzenlemeye başlamama rağmen hala dört gözle bölümleri bekleyenler var. Bu beni çok çok mutlu ediyor. Demek ki diyorum... İyi işler başarmışım.

Teşekkür ederim. ❤️

B E K L E N M E Y E N (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now