Türkan hanım benden önce davranarak kapıyı açmıştı. Halam ve Deren içeri girdiğinde babaannem de mutlulukla yanımıza geldi.

Babaannem büyük bir sevgiyle Deren'i kollarının arasına aldı ve “Hoşgeldin kuzum.” dedi, neşeyle.

Deren'den samimi bir tepki beklesem de sürekli olduğu gibi soğuktu. Ruhu bedeninden çekilmiş gibi görünüyordu.

Deren, babaannemin sarılışına karşılık verince, Deren'in gelişme göstermesi yüzümde bir gülümseme oluşturdu.

Hiç konuşmasa da bizlere tepki veriyor olması, düzeleceğini bir kanıt gibi yüzüme çarpıyordu.

Gülümseyerek kızını izleyen halama yaklaştım ve sıkıca sarıldım. “Gördüğün gibi daha iyi olmaya başlıyor hala. Yakında çok daha iyi olacak ve bir daha hastaneye götürmemize gerek kalmayacak.” dedim, sadece halamın duyabileceği şekilde.

Halamdan ayrıldım ve benden güç alırcasına gülümsediğini görünce, gözlerinde gördüğüm Deren'in iyi olacağına dair var olan inancı, benim inancımı da kuvvetlendirdi.

Babaannem ve Deren de birbirlerinden ayrılınca, Deren'in elini tuttum ve “Hadi, odama çıkıp seni de hazırlayalım. Sonra da dışarı çıkarız.” dedim.

Deren yine bana karşılık konuşmamıştı ama bunu umursamadan Deren'i çekiştirerek odama çıktım.

Melis büyük bir mutlulukla, Deren'i tuvalet masamın sandalyesine oturttu ve “Çok güzel olacaksın.” dedikten sonra Deren'e makyaj yapmaya başladı.

Melis, Deren'e makyaj yaparken ben de Deren'in saçlarına fön çekmeye başladım.

Saçlarını tutam tutam ayırırken, saçlarının ne kadar seyreldiğini daha net fark edebiliyordum.

Önceden Deren'in saçlarına fön çektirmek bir saatten uzun sürerken, şimdi 20 dakika gibi bir sürede saçlarının tamamı dümdüz olmuştu.

Makyajı da tamamlandığında Deren, Melis'in hazırladığı elbiseyi giyindi. Üzerini giyinirken, Deren'e fark ettirmemeye çalışsak da ciddi derecede kilo kaybettiğini, Melis de ben de fark edebiliyorduk.

Saçları dökülmüş de olsa, iyice zayıflamış da olsa karşımda duran Deren hâlâ çok güzeldi.

Çok duru bir güzelliğe sahipti ama gözlerindeki ışıltı geri gelmedikçe eskisi kadar güzel bulamayacaktım onu.

Eşyalarımızı alarak odamdan çıktık ve babaannemlerle görüştükten sonra evden çıktık.

Hava tamamen kararmıştı ve kar yağmaya devam ediyordu. Zaten günlerdir hiç kesilmeden kar yağıyordu.

Her yer bembeyaz bir örtüyle kaplanmıştı ve bu görüntü içimde çocuksu bir sevinç bırakıyordu.

Bahçenin dışında duran Görkem'in arabasını görünce hızlıca yürüdük ve arabaya bindik.

Araba harekete geçerken Görkem bize döndü ve “Eğlenceye hazır mısınız?” diye sordu, gülümseyerek.

Deren'e kendisini daha iyi hissettirmek için böylesine uğraşan bir Görkem görmek beni aşırı derecede mutlu ediyordu.

Sadece bana değil, aileme ve arkadaşlarıma da değer vermesi, onlarla da eğlenebilmesi çok güzeldi.

Deren her zamanki gibi sessiz kalırken Melis ve ben “Hazırız.” dedik, ı harfini uzatarak.

Görkem, Deren'in kimseyle konuşmadığını bildiği için ona darılmamıştı. Her gece yanıma geliyordu ve en çok konuştuğumuz konu, Deren'di.

CÜDA जहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें