18.Bölüm

5.8K 196 10
                                    

Ben dışarıdayken beni takip edip, konuşmalarımı dinlemesini bir şekilde anlardım ama bu nasıl olabilirdi? Nasıl olurdu da evin içinde ne konuştuğumuzu bilebilirdi? Mantıksızdı, tüm bunlar çok mantıksızdı. Melis'in vücudu titremeye başlayınca elimi tuttu ve “Kalk Almira, dedene her şeyi anlatacağız.” dedi, kararlılıkla. Bu yaşananlar beni de fazlasıyla ürkütmüştü ama şu an dedemle bu konuyu konuşmayı hiç istemiyordum. Önce kafamı toplamam lazımdı. Düşünmeliydim, bunu kimin yapabileceğini düşünmeliydim. Şimdiye kadar düşünerek işin içinden çıkamamıştım ama düşünmekten başka bir şey gelmiyordu aklıma. Melis'i yanıma oturtup, “Sakin ol Melis. Söz veriyorum yarın beraber anlatacağız ama şimdi olmaz.” dedim.

Melis'in ses tonu yükselirken, “Neyi bekliyoruz Almira? Kim olduğunu bile bilmediğimiz bir psikopat tarafından katledilmeyi mi? Sırada ne var acaba?” dedi. Deren “Melis haklı Almira. Sen gelmiyorsan ben dedeme anlatmaya gidiyorum.” dedi. Onları durdurmaya çalışarak, “Kızlar bir sakin olun! Dedeme söylemeyeceğim demedim. Sadece birkaç saat sonra öğrenecek. Lütfen düşünmem için biraz süre verin bana. Tüm camları, kapıları kilitleyip öyle geçiririz geceyi. Gerekirse sabaha kadar uyumayız.” dedim.

Deren kapının önünden çekilirken, telefonunu eline aldı ve bir şeyler yaptıktan sonra bana uzattı. Telefonundaki not kısmına, “Hâlâ bizi dinliyor olabilir. Bu gece başka bir odada kalalım. Yarın her şeyi dedeme anlatacağız!” yazmıştı. Hızlıca başımı sallayarak onu onaylayınca, telefonu benden alıp Melis'e uzattı. Melis başını telefondan kaldırınca kararsız görünüyordu. Dudaklarımı oynatarak “Lütfen.” deyince, istemeye istemeye de olsa gözlerini kapatarak onay verdi.

İhtiyacımız olacak eşyalarımızı kısa sürede topladık ve odamdan çıktık. Dedemlerin yanına salona indiğimizde akşam yemeği için masa hazırlanıyordu. Hiçbir şey olmamış gibi sakince yemek masasındaki sandalyelere yerleştik. “Dede bugün Melis ve Deren burada kalacak ama benim odam üçümüze küçük geliyor. Bu gece büyük misafir odasında kalsak sorun olur mu?” diye sordum.

Sesimin sakinliğine çok şaşırmıştım. Normalde yalan söylemeyi bir türlü beceremez sesim titrer veya kekelerdim ama şimdi usta bir yalancınınki gibi pürüzsüz çıkmıştı sesim. Dedem üçümüze gülümseyerek baktıktan sonra “Tabii kızım. Nerede rahat edecekseniz orada kalın.” dedi. Kızlar da benim gibi dedeme nazikçe gülümsedikten sonra yemeğimize döndük. Bu akşamki yemeğim, ömrümde yediğim en hızlı yemek olabilirdi. Tabii kızlar için de öyle olduğunu düşünüyordum. Çabucak yemeğimizi yedikten sonra üçümüz aynı anda masadan kalktık. Dedem ve babaanneme “İyi geceler.” diledikten sonra yanlarından ayrılarak, misafir odasına gittik.

Büyük yatağın üzerinde otururken hepimiz suskunduk ve sadece düşünüyorduk. Zaten ben hep sürekli düşünüyordum ama mantıklı bir sebep ve bunları yapanın kim olduğunu bir türlü bulamıyordum.

Deren başını önünden kaldırdı ve “Almira, bu kişi ya tanıdığın birisi ya da tanıdığın birinin tanıdığı.” dedi. Deren'in söyledikleri kafamı karıştırmıştı. Melis'de benim kadar şaşkınlıkla Deren'e bakarken, Deren konuşmasını sürdürdü “Bir düşünün, o kadar koruma ile korunan, güvenlik kameralarıyla izlenen bir eve kim rahatça girebilir? Konuşmalarımızı kim dinleyebilir? Kimseyi suçlamak istemiyorum ama evdeki çalışanlardan biri olabilir.” dedi. Aslında söyledikleri mantıklıydı ama çalışanlardan birinin bunu yapmasını gerektirecek bir sebebi yoktu. Yani bildiğim kadarıyla.

Deren, “Korumalardan biri o adamın yardımcısı olup, onun yakalanmadan içeri girebilmesini sağlamış olabilir. Biz konuşurken bizi dinleyip o adama aktarmış olabilir. Yahut odana yerleştirilen bir cihaz sayesinde burada konuşulanları anında dinleyebilmiş olabilir. Ya da dediğim gibi evden biri düşmanın ta kendisi olabilir.” dedi.

CÜDA Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt