12.Bölüm

7.9K 250 19
                                    

Telefonumun zil sesini duymam ile, uykunun huzurlu kollarından ayrıldım. Hafif araladığım gözlerle, komodine uzandım ve üzerindeki telefonumu elime aldım. Arayan Derendi. Uykulu sesimle "Efendim Deren?" dedim. "Almira çabuk fakülteye gel. Kafeteryada seni bekliyorum." dediğinde, sesi oldukça heyecanlı geliyordu. Yine ne olduğunu merak ederken, "Hazırlanıp geliyorum. Görüşürüz." deyip, telefonu kapattım.

Banyoya girip, günlük rutin işlerimi hallettikten sonra, üzerimi giyindim. Saçlarımı kuruttum ve ardından düzleştirdim. Hafif bir makyaj da yaptıktan sonra hazırdım. Çantamı alarak aşağı indiğimde dedem "Nereye gidiyorsun kızım? Kahvaltı etseydin." deyince, "Deren'in yanına gidiyorum. Dışarda bir şeyler yerim.” dedim ve dedeme öpücük yolladıktan sonra evden ayrıldım.

Kafeteryaya geldiğimde, Deren'in oturduğu masaya doğru ilerlemeye başladım. Masaya oturduğumda, Deren kocaman gülümseyerek önüme mini bir afiş koydu. Önümdeki afişte, bir partiden söz ediliyordu. Anlamayarak ona baktığımı fark eden Deren, seslice of çekti "2 gün sonra, partiye gideceğiz diyorum. İtiraz etme hakkın yok. Şimdi gidip parti için alışveriş yapacağız." dedi.

"Sakin ol Deren, çok istiyorsan gideriz tabii. Ben daha kahvaltı yapmadım. Çok açım." dediğimde, Deren yanaklarımı sıkarak "O zaman önce kahvaltı yapalım. Sonra da alışverişe çıkarız." dedi.

••••••••

Kahvaltımızı yapmış, alışveriş merkezine gelmiştik. Deren elinde tuttuğu elbise yığınını kollarıma doldurduktan sonra giyinme kabinine girdim. Deren'in verdiği bütün elbiseleri denemiştim ama hiçbirini beğenmemiştik. Birinin omuz kısmı tam olsa bel kısmı bol geliyordu. Başka birinin de beli tam olsa omuzları uymuyordu. Çok fazla gece elbisesi denemiştim ama hiçbiri bir türlü olmamıştı. Deren ve Melis'in de benden aşağı kalır bir durumu yoktu. Uygun elbise bulamayınca umutsuzca mağazadan çıkıp, diğer mağazalara bakmaya başladık.

Gün boyu tüm mağazalara girmiştik ve sonunda kendimize uygun elbiseleri bulmuştuk. Mağazadan çıktığımızda ikimizin de yüzü gülüyordu.

İlk girdiğimiz mağazadan, ayakkabı ve çantalarımızı da aldıktan sonra nihayet alışverişimiz bitmişti. En azından ayakkabı ve çantalarımızı çabucak bulduğumuz için mutlu olmuştum. Kızlarla evlerimize gitmek için ayrılmıştık. Evden fazla uzakta olmadığım için Deren'in tüm ısrarlarına direnip, eve yürüyerek gideceğimi söylemiştim.

Kaldırımdaki çizgilere basmadan yürümeye çalışırken gözlerimi, korna yaparak duran arabaya çevirdim. Siyah, son derece lüks olan aracın kapısı açıldı ve Görkem arabadan indi. Onunla karşılaşmak beklediğim bir şey değildi.

Görkem yavaş adımlarla yanıma gelirken, “Merhaba Almira.” dedi, sempatikçe gülümseyerek. “Ben de tam seni arayacaktım ki seni gördüm.” dedi. Ses tonu içimi ısıtırken, “Merhaba Görkem.” dedim. “Beni neden arayacaktın?”

Her zaman donuk gördüğüm katran karası gözleri parlıyordu. Yüzüne çok yakışan gülümsemesini silmeden, “Bir şey soracaktım şimdi sorayım o zaman. Bu akşam yemekte bana eşlik eder misin?” dedi. Bu yemek teklifini de en az onu görmeyi beklemediğim kadar beklemiyordum. Şaşırdığım teklifine hiç düşünmeden, “Olur.” dedim. ‘Biraz düşünse miydin Almiracığım? Pat diye atlamak oldu mu hiç?’ içimdeki ses beni azarlarken, onu zihnimin derinliklerine gönderdim.

Görkem'in yüzüne memnuniyet kırıntıları dağılırken arabasını göstererek “Gidelim o zaman.” dedi. Görkem'i başımla onayladım ve arabaya  doğru ilerlemeye başladık. Görkem kapımı açacağı sırada ondan önce davranarak kapıyı açtım ve “Kapıyı kendim açabilirim ama yine de teşekkür ederim.” dedim.

CÜDA Where stories live. Discover now