109 - Özgürlük & Hamilelik

Start from the beginning
                                    

"O gün seni bulduğumda yarı çıplak kanlar içindeydin. Yüz ifadeni hiç unutamadım. Kapıyı açığ ardından bayıldığın zaman öldüğünü sandım!" 

Ardından sağ elini avcumun içine alıp bastırdım. Acıyla bağırdı.

"Elini öyle kötü kırdı ki üzerinden aylar geçmesine rağmen hala iyileşmediğini biliyorum. Çizim yaparken zorlanıyorsun. Hala geceleri kabuslar görüyorsun. Sayıklayıp duruyorsun! Sana tekrar zarar verebilirler, bunu bile bile nasıl bu riski alıyorsun? Hadi sen alıyorsun,  ya ben? Benim düşündüklerimin önemi yok mu? Benim nasıl hissettiğimin önemi yok mu? Öldüğünü düşündüm defalarca. Seni kolay kazanmadım ben, o kadar kolay vazgeçmem."

İnatla çırpınınca dengemi kaybedip geri düştüm ve o da fırsattan istifade kalkmaya çalıştı. Bileğinden tutarak kalkmasını engelledim ve çekiştirdim. Tekme atmaya başlamıştı, attığı tekmelerden bir tanesi yüzüme gelmişti. Canım çok yanmıştı! Öfkeyle kalktım ve hareketerini engelledim. Ardından beni ıssırdı. Bırakması için uyardım ama gitgide daha çok acıtıyordu! Saçını tuttum ve geri çektim ama bıraktıramadım yine. "Dafne bırak!" diye bağırdım, canını yakacaktım! Kopartana kadar ıssırıyordu resmen! 

   En sonunda dayanamayarak göğsüne vurdum. Acıyla öksürük krizine girerken kolumu bırakmak zorunda kaldı. İkimiz de nefes nefese yere yığılırken Dafne'ye baktım. Eli vurduğum yerde, ağlıyordu. Koluma dişleri geçmişti ve etim kalkmıştı. Mütiş bir yanma hissediyordum. Ardından elimi burnuma götürdüğümde burnumun da çeşme gibi kanadığını farkettim. Ayağa kalkıp Dafne'yi yatağa taşıdım ve yanına attım kendimi. Yüzüme akan kanları üstüme silmiştim. Dafne'ye sarıldım. "Tamam, geçti.." diyerek onu sakinleştirmeye çalışıyordum. İkimiz de yorulmuştuk. Kendini üzerime bıraktı ve bir süre daha ağladı. Ardından onu banyoya götürüp elini yüzünü yıkattım. Kendi yüzümü de yıkadım ve sakince oturduk.

 Dafne'nin hiç sesi çıkmıyordu. Elimle çenesinin altından tutup bana bakması için yönlendirdim.  yıpranmış gözüküyordu. Dudaklarına yaklaşıp onu öptüm. Karşılık vermesini beklemeden bir süre öpüp ayrıldım. 

-"Ben çocuk istiyorum Dafne. Gerçekten bir aile olmak istiyorum."

Sessiz kaldı bir süre. 

-"Bunu daha önce konuşmuştuk Uğur."

-"Bir sonuca varmadık ama. Bu durum kısa zaman içerisinde geçecek Dafne. Zaten sen hamile kalana kadar, bebek doğana kadar zaman gerekecek. Daha önce istemiştin, hem de çok daha berbat koşullardayken. Şimdi ne farklı, neden? Anlamıyorum."

Bir şey demedi. Ben de yavaş yavaş elimi vücudunun üzerinde gezdirerek ilerlerken öpüşmeye başladık. Ardından üzerimizdekileri çıkartarak birlikte olduk.

Ekin'den

 gözlerimi yatağın titreşmesiyle ve çıkan seslerle açtım. Gecenin bir yarısı uyanmış olmamın sersemliğiyle ilk başta anlayamasam da sonradan Bulut'un ağladığını farkettim. Hamilelikten dolayı özellikle son 1 haftadır sürekli ağlıyordu. Sürekli saçma sapan şeylere ağlıyordu bir de, sinirlenmiştim en sonunda dün. Saçma sapan şeyler hayal ediyor ve korkuyordu ben de kızmıştım bunu huy yapınca. Bu gece uyandırmamış sessiz sessiz ağlıyordu ama baya şiddetli ağlıyordu. Kıyamadım yine. Elimi sırtına koydum, irkilmişti. 

-"Bulut neden ağlıyorsun?"  

Diye sordum ve benden tarafa döndürdüm.

Gözlerini sildi.

-"Önemli bir şey yok."

-"Bulut, hadi zaten uykumdan uyandım. Kızmadan söyle güzelim."

-"Canım turşu istiyor."

~Zor Aşk~Where stories live. Discover now