Sarılıyorduk. "Deniz" dedi tekrardan. "Sen ona çok benziyorsun." Kollarımı sardığım vücudundan çekip ellerimle ittim Asaf'ı. Bunu yapmak istemesem de, zorunda bıraktım kendimi tıpkı Işık gibi. Gözlerimin içine baktı ve kahvesini alıp gitti. Dokunsalar ağlardım, ağlarsam susmazdım. İçeriye geçip birkaç fikir önerisinden sonra eve gittim. Annem anlamıştı. Anlattım. "Madem sana bu kadar acı veriyor, sök kalbinden o sevgiyi kızım" dedi. "Sökemem" diye mırıldandım, gözlerimin içine baktı. "Sen sökebildin mi?" dedim. Niyetim onu üzmek değildi sadece anlamasını sağlamaktı ama üzmüştüm. Elini kalbine götürdü. "Burası" dedi. "Burası acımayan tek yer. Asla acıtmıyor buramı. Asıl acıyan saç diplerim, parmak uçlarım, kirpiklerim... Asla kalbim değil. Çünkü buradaki sevgiyi bildi, öğrendi, gördü, kalbim doydu sevgiye, çok sevdi beni baban. Ama saçlarım doyumsuzdu, sürekli elleri gezinsin istedi. parmak uçlarım ve kirpiklerim doyumsuzdu çünkü minik öpücüklere alışmışlardı. Kalbim onu sevdiği için sevgisiyle gurur duyuyor. İyi bir adamı sevmiş olmanın rahatlığı var içerimde. Onu sevmek güzeldi." dedi. Bir damla yaş akıtmıştı, sonra bir damla daha. Ellerimi saçlarında gezindirdim, sonra saçlarından ayırıp ellerini tuttum ve minik minik öpüp yanından ayrıldım. Bu ben yanındayım demekti. Hep yanında olacağım demekti.
Kalbimin içerisindeki kalbimi acıtıyor. Ya oraya sığmıyor ya da kaçmak istiyor. Kaçma gece saçlım. Beni sensiz bırakma, beni sessiz bırakma...
YOU ARE READING
GECEYE TUTSAK DENİZ KIZI
אקראיBir gecenin en karanlık olduğu an hangisiydi? Ne zaman sigarasını yakar ne zaman geceye iyi geceler dilerdi? Düşman mıyım şimdi ben geceye yoksa aşık mı? Nefret ve aşk aynı kefede olmaz mıydı? Yüreğimde uyu gece saçlı adam bu dünyadan göçüp gidene k...