-İyi olmana sevindim. Dediğim gibi kendini kötü hissedersen haber ver hemen gelirim. Sonuçta burada kimseyi tanımıyorsun sana yardımcı olmak isterim, isteriz ailemle.

-Sana da, ailene de minnettarım. Emin ol kötü olursam sana haber vereceğim. Sanki vermezsem sen bunu hissedersin gibime geliyor.

Hisleri çok kuvvetliydi. Bir sorun olduğunda hemen anlıyordu.

-Aklım birinde kaldığında sürekli nasıl olduğunu, nerede olduğunu merak ediyorum. Bazen sıkacak boyuta bile geliyorum, o kişiyi mesajlarla daralttığım zamanlarda oluyor.

Desene bir özelliğimiz daha var. Ben de hem meraklı hem de sorgulayıcıyımdır. İnsanları bazen bunalttığım zamanlar olurdu. Gülümseyip ne çok ortak yönümüz var dedim kendi kendime.

-Ben biraz daha uyuyacağım. Annene selam söyle, yazıp gönderdim.

-Aleyküm selam. Kendine dikkat et.

Telefonu komodinin üzerine koyduğumda halsiz olan gözlerim hemen kapandı.

Genç adam yatağına uzanmış elindeki telefonu çevirip duruyordu. Eve geleli üç saat olmuştu, Yasemin'e mesaj atmak isteyen parmaklarına zor hâkim oluyordu. Bugün ona nasılsın diyerek bir sürü mesaj atmıştı. Bir daha atsa fazla olacağını düşünüyordu.

Yasemin'in hasta olduğunu öğrendiğinde dersi bitince annesinin okuluna hemen gelmişti. Onu zorla okuldan alıp eve getirdiğinde çorba yaptırmıştı. Azra Hanım çorbayı yapmıştı ama aklı deli gibi oğlunun çorbayı kim için yaptırdığındaydı. Yurttan arkadaş deyince ilk baş erkek sanmıştı ama yurdun önüne geldiğinde kız olduğunu görünce şaşırmıştı.

Oğlu ilk defa bir kız arkadaşı için ondan bir şey istemişti. Açıkçası bu durum onu fazlasıyla mutlu etmişti. Erkek arkadaşları olduğu kadar kız arkadaşlarının olmasına da seviniyordu.

Yasemin'in hâlâ uyuduğunu düşünüp telefonu cebine koydu. Yatmadan önce tekrar mesaj atardı ona. Yataktan kalkıp odasının çıkışına doğru yürüdü. Ailesiyle geçireceği vakit kısa olduğu için odasına kapanmanın hoş olmayacağını biliyordu.

Ellerini eşofmanın cebine koyup merdivenleri indi. İkiz kardeşleri Ömer'le Ali kitap okuyor, Mina ise annesine yemek yaparken yardım ediyordu.

Kitap okuyan kardeşlerini rahatsız etmeden annesiyle kardeşinin yanına geldi. Azra Hanımın elinden bıçağı alıp salatayı doğramaya devam etti.

"Sağ ol oğlum."

Elini annesinin yanağına koyup, gözleriyle önemli değil dedi. Konuşmasa da birbirinin gözlerine bakarak anlaşıyorlardı. Aralarındaki özel bağ gözle görülecek kadar hissediliyordu.

Oğlunun yanağını öpüp tezgâhın üzerinden tabakları aldı. Onları masaya koyarken eşi eve girdi. "Hoş geldin," dedi. Ömer babasının elinden market poşetlerini alırken, Mina babasının boynuna sarılmış her zaman olduğu gibi yanaklarını öpüyordu. Umut onların haline tebessüm edip salata tabağını masanın üzerine bıraktı.

"Siz oturun üstümü değiştirip geliyorum."

"Seni bekleriz baba," dedi kardeşi Ali'nin yanına oturarak. Talha Bey ailesini bekletmemek için odasına çıkarken Umut kardeşleriyle sohbete dalmıştı.

"Okul nasıl gidiyor?"

"Daha yeni açıldı abi? Gidiyor bir şekilde."

Kardeşi Ömer'in saçlarını karıştırıp, "Şu okulu bir sevemedin," dedi gülümseyerek.

SESİM OLUR MUSUN & RAFLARDA Where stories live. Discover now