İ.Z (İntikam Zamanı) Part 1

273 27 23
                                    

"Onu bulmak çokta kolay olmadı. Aslına bakarsanız ilk başta bulmak bile istemedim. Her ne kadar onun pis DNA'sını taşıyor olsam da o benim bebeğimdi. Kabul etmiştim onu. O bebek benim cehennemden çıkış kapımdı. Ona tutundukça biraz daha yaklaştım o kapıya. Her gün biraz daha iyiye gidiyordum, en azından kendime göre. Tek düşüncem bunu aileme açıklayabilmekdi. Nasıl yapacağım konusunda en ufak bir fikrim bile olmasa da kendimi çok cesur hissediyordum bu konuda. Üzerimde çok gereksiz ve bir o kadar da salakça bir özgüven vardı. Ta ki o güne kadar. Bebeğimin öldüğü gün. O gün, o geceyi tekrar hatırladım. Bebeğimi benden koparırlarken yüzünü dahi hatırlamadığım o psikopatın yaptıkları gözümün önüne geldi tek tek. Işıl ışıl olan o oda karanlığa büründü birden. Yıldızlar bile ışıklarını kaybettiler. Güneş bir daha doğmamak üzere battı sanki. Ben o gün tekrar öldüm. O aletin sesi beynimdekileri bastırmaya yetmedi, ya da benim çığlıklarımı. Tam da o gün karar verdim Onu bulmaya.

"Yüzünü hatırlamıyorum dedin ama. Nasıl buldun onu?"

"Bu çok kolay olmadı elbette. Partide yüzlerce kişi vardı ve beni tanıyan tek kişi de sızıp kaldığından çocuğun kimliğini öğrenememiştim. Ama bebeğim.. O bana yardım etti, son kez gitmeden. Psikologlarda Tıp ders alıyor mu?" diye sordum doktoruma bakıp. "Her neyse." Umursamazca elimi salladım. "Bebeğimi istediğimi ve gömeceğimi söylediğimde hastanedekiler pek de sorun çıkartmadı ve birkaç imzadan sonra verdiler küçücük bir poşeti elime. Daha sonrasında tek başımaydım. Laboratuvarda çalıştığım ve gece gündüz oradan ayrılmayan çalışkan bir öğrenci olduğum için kimse şüphelenmedi benden. Bu yüzden bebeğin babasının DNA'sina ulaşmak sandığımdan daha kolay oldu. Sonrası için biraz ajanlık yapmam gerekti.  O gün partide olan herkesten örnek alıp tek tek incelemek inanın hiç kolay olmadı. Ve açıkçası çok can sıkıcıydı ama hemen hepsi okul yurdunda kalıyordu yurtlara sızıp diş macunlarını aşırmak zevkliydi. Evleri olanlar biraz daha can sıkıcıydı. Neden tüm erkekler onun evine gitmek isteyen bir kıza kaşar muamelesi yapar ki hemen?" Doktor kaşlarını kaldırıp bana bakınca "Ops!" dedim "Yani üniversiteli erkekler demek istedim."

" Peki bebeğe ne yaptın? Yani şeyi.."

"Cesedi mi?" Güldüm. "Kelimelere bu kadar dikkat etmenize lüzum Yok. Onlara anlam taşımayı sevmem ben. Hemen hemen hergün ceset inceliyorum zira."

"Tamam. Ne yaptın onu?"

"Gömdüm." dedim yalancı bir gülüşle. "Başka ne yapabilirim ki?"

"Ona yaklaşmak için neden bu kadar çaba harcadığını anlamıyorum. Neden direkt şikayet etmedin?"

"Şikayet mi? Cidden mi?" diyerek kahkaha attım. "İşitme engelli bir kız tecavüze uğrarken bağırmadı diye serbest bırakıldı tecavüz eden şerefsiz. Zihinsel engelli bir kıza tecavüz eden herif de aynı. Kızın rızası var dendi. Zihinsel engelli bir kızın. Tecavüze." Sinirle dişlerimi sıktım sonra. "Ben de bağırmadım. Uyuşturucu vermişti bana çünkü. Hatta ne olduğunun dahi farkında değildim. Şimdi. Şikayet etsem. Çıksam hakimin karşısına. Sen de istemişsin belli, demez mi? Hakimi de öldürüp cezama bir yenisini eklemek istemedim."

"De derken?" diyerek şüphe ile bana baktı doktor. Onu öldürdüğümü düşünüyordu. Oysa, öyle çok yanılmıştı ki..

"Onu öldürmedim. Ama bunu yapmamış olmam, hiç düşünmediğim, ya da acı çektiğim ve ağladığım geceler boyu hayal etmediğim anlamına gelmez. Öyle çok hayal ettim ki onu bir yerde kıstırıp bana yaptığı gibi yüz üstü yatırdıktan sonra ellerimle boğmayı."

"Peki şimdi? "

"Sırayla gitsek?" dedim cama doğru bakıp. "Yaptığım ve düşündüğüm her şeyi anlamanızı istiyorum. Yargılamadan evvel."

"Yargılanacak şeyler mi yaptın peki?"

Omuz silkerek "Belki." dedim. "Kişiye göre değişebilir. Doğru ve yanlışlar göreceli şeyler ne de olsa. Değil mi?"

"Öyle. Peki, başla o zaman."

"DNA'yı elde ettikten sonra onu bulduğumu söylemiştim en son sanırım." Başı ile onaylayınca devam ettim anlatmaya. "Zaten bizim okuldandı, az çok tanıyordum onu. Yani, en azından göz aşinalığım vardı. Daha sonra hakkında merak ettiğim her şeyi öğrendim. Öğrenemediğim kısmı ise bizzat ondan öğrenecektim."

"Merakımdan soruyorum." dedi, lafımı bölerek doktor. "Adından bahsedecek miyiz?"

"Tabi ki. Ama sonra, belki. Şu an adını öğrendiğiniz anda onu öldürüp öldürmediğimi sorgulayacağınızdan eminim. Ama dedim ya, yargılamadan önce beni dinlemeniz gerek."

"Peki." Tekrar başını salladı. Ve ellerini masanın üzerinde birleştirdi. Bu, dinleme pozisyonuna geçtiğini gösterirdi.

"Onu izlemeye başladım. Beni hatırlamıyordu, sanırım uyuşturucu ve içkiyi aynı anda aldığından. Bakın, hakimin onu anında salıvermesi için çok geçerli bir neden daha." Anlık olarak doktora bakıp güldüm. Ve daha sonra geri çevirdim gözlerimi boşluğa. "Onu uzun süre izledim. Dikkatini çekmeden, sadece etrafında oldum. Zaten aynı okuldaydık. Ve bir çok tanıdığımız ortaktı. Bu yüzden beni sık sık görmesi pek de dikkatini çekecek bir durum değildi. Ama eninde sonunda tanımamız gerekti."

"Tam olarak ne için gerekliydi bu?"

"Hesap sormak için. Bana yaptıklarının bir bedeli olmalı. Değil mi?"

"Ne yaptın ona?"

"Hiç." Omuz silktim umarsızca. Bana inanmadığını görünce "Gerçekten" dedim. "Hiçbir şey yapmadım."

Kırmızı Çizmeli Kurttan Masallar Where stories live. Discover now