parti vakti geldiğinde, akşama doğru, herkes tamdı. yiyecekler, içecekler ve hediyeler masanın üzerine dizilmişti. yugyeom mutluydu, yugyeom'un kalbi pırpır ediyordu.
o kadar çok hediyesi vardı ki, toplamaya kalksa kollarından taşan hediye paketlerinden yürüyeceği yeri göremezdi.
"yugi, pasta?" yvan'ın gür sesi kulaklarında yankılanmıştı. harbi, pasta yoktu ortalıkta.
"pasta.." "ben yaptım!" dedi bir ses. gerda yugyeom'a özel yazılı pasta yaptırmıştı bu doğum gününde.
Hoppla! Dieses Bild entspricht nicht unseren inhaltlichen Richtlinien. Um mit dem Veröffentlichen fortfahren zu können, entferne es bitte oder lade ein anderes Bild hoch.
duygusal bir sarılma merasiminin ardından 7 koldan pastaya saldırdılar.
josian, eski okul arkadaşı, yugyeom'u kolundan tutup bir kenara sessizce çekti ve onun kulağına fısıldadı:
"yugyeom, bunu şimdi demem doğru mu bilmiyorum ama galiba senden hoşlanıyorum. evet, erkeğim ve homoyum. ama zenginim ve seni mutlu edebili-"
bu sözlerin devamını kesen yugyeom'un sert hareketi olmuştu. hararetle onu öğrenci evinin banyosuna çekip yanağına koca bir şamarı geçirdi.
içeride kısa bir süre sessizlik olsa da gözlerinin içine bakmaya devam etmişti. yugyeom gay değildi, gözleriyle bunu açık açık anlatıyordu josian'a.
"ne haddine.. çık evimden." onu en çok sinir eden de son kelimeleri olmuştu. karşı taraf hangi cinsiyetten olursa olsun onu parası için nasıl sevebilirsin? saçmalık.
josian yugyeom'u bir anlık sinir ile duvara yapıştırıp onu zorla öpmeye yeltenmişti ki banyonun kapısı eliott tarafından şiddetle açılmıştı. gözleri kocaman olan yakın arkadaş, zenginliği ile övünmüş pisliğin ellerini arkadaşının bedeninden çekmiş ve bir yumruk da ona o geçirmişti.
