0.1

1.7K 135 167
                                    

[Bebeğim dürüst olmak gerekirse bunun başlangıç olduğunu biliyorsun

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

[Bebeğim dürüst olmak gerekirse bunun başlangıç olduğunu biliyorsun. Ateşi sen yaktın. Çare yok, tek ihtiyacım olan senin sevgin.]

26.04.2016
Kim Taehyung,

Bir insanın kafa tutabileceği en büyük şey ne olabilirdi?

Belki tanrı değil ama tanrının yarattığı bu dünyaya uyum sağlayamıyorsam kafa tutmaya gücüm yetebilir miydi? Şayet şimdi bulunduğum bu binanın tepesinden hiç tereddüt etmeden atlarsam ölmeyi reddedebilir miydim? Ne uçuk bir düşünce ama. Benim zihnimin içiyle uyuşan bir düşünce olmadığını söyleyemezdim de esasen. Reddetmek, boyun eğmemek, karşı çıkmak, sorun aramak... Evet tüm bu ve bunun gibi eylemler benliğimi oluşturan özelliklerdi. Kendimden başka kimseye zarar vermesem de bu dünyaya uyum sağlamayı reddederek en büyük haydut oluyordum işte. Uydurma standartlar birçok kişinin aksine bana on beden küçük geliyordu. Sığamıyordum, kimsenin uymadı mı sorgusu olmak istemiyordum.

Doğduğumdan beri sevgi beklememişken ne birini sevmek ne de sevilmek isteyerek büyümüştüm. İhtiyacım var mı bilmiyorum. Sadece sevgi verecek kadar güçlü olmadığımı anlıyorum.

Şimdilerde yaşadığım şu upuzun yirmi üç yılın en ilginç iki senesini geçiriyordum. Bu iki seneyi ilginç kılan şey korkuydu. Ben korku duygusunu hiçbir zaman bu denli hissetmemiştim. Taşıdığım umursamazlık ve cesaret duygusu arasında korku duygusu ezilip büzülmüştü hep. Ama şimdi ben çok korkuyordum. Birinin gözlerine bakarken, birinin dokunuşunu hissederken, birinin sesini işitirken, birine zihnimde koskocaman yerler açtığımı fark ederken, birinin üzülmesine dayanamazken, biri yüzünden aklımı kaybetmeye başlamışken... Tüm bu etkenleri bana yaşatıyor oluşu dumura uğratıyordu beni. Kendimi tanıyamaz oluyorum. Ve ona sevgi vermek isteyişime kızıyorum, bu duygudan iliklerime kadar korkuyorum.

"İşte buldum seni serseri!"

Serseri... Duymaya alışık olduğum en güzel kelime olabilirdi.

"Bravo! Doğrusu daha erken gelirsin sanıyordum. Sıkıntıdan şuradan atlamak üzereydim savcı." gözlerim buğulu, kıvır saçlarım ter içindeydi. Bir şehir uzağa koşmuşum gibi. Gibisi yoktu aslında, bir şehir uzağa koşmuş kadar olmuştum neticesinde.

"Bak, benimle derdin ne gerçekten bilmiyorum ama o elindeki bilgileri toplamak için canımı dişime taktım ben. Bırakalım bu oyunu ve elindeki belgeleri bana ver." Kahkaham bulunduğumuz bu leş ortamda yankılandı. Boğazımın acıyor oluşunu umursamadım.

"Canını dişine mi taktın? Oturduğun yerden yalan üretmek yorucu olmuş olmalı, haklısın."

"Peki o zaman, seninle bir takas yapalım ha? Sen elindekileri ver bende sana ne kadar zengin olduğumu göstereyim?"

Destinesia Where stories live. Discover now