21

14K 1.5K 544
                                    

Taehyung, oturduğu koltukta elindeki kahve kupasıyla kıpırdanırken yutkunup duruyordu.

Gerçekten de çıkıp buraya gelmişti. Jeongguk'un en son haftalar önce geldiği evinde, mavi koltukların üstünde oturmuş kahvesini yudumluyordu.

Jeon, elinde telefonuyla içeri girdiğinde yerinde doğrularak gergin bir şekilde ona bakan esmere gözlerini devirmişti. Yanına otururken "Lütfen yanımdayken bu kadar gerilme." demiş ve telefonunu kenara bırakmıştı.

"Üzgünüm, istemsizce oluyor." Taehyung, kahvesini yudumladıktan sonra söylemişti. Boğazı kuruyordu ve elleri terliyordu. Jeongguk sırtını geri yaslayıp bacaklarını iki yana açarak rahat bir şekilde oturmaya başladığında ise arsız bakışları, tamamen istemsizce bacaklarının arasında gezmiş ve pantolonunun ağını süzmüştü.

İkisi de eve yeni girdiği için üstlerinde günlük kıyafetleri vardı. Jeongguk sıradan siyah pantolon, beyaz gömlek takımı giymiş olmasıns karşın Taehyung her zamanki o bakımlı halinden taviz vermemişti. Üstünde o Jeongguk'un bayıldığı beyaz kazağı ve geniş yırtıklarla süslenmiş açık mavi kot pantolonu vardı. Parmaklarını her daim süsleyen o birbirinden güzel yüzükleri ve kulaklarından sarkan zincirli, halkalı küpeleriyle göz alıcıydı.

"Eee..." Diye mırıldandı esmer olan sessizliği bozmaya çalışarak. İkisi de sevgili olduklarından beri birbirlerini görememiş olmanın verdiği garipliği taşıyordu.

Lakin bu sabah Jeongguk gelip sevgilisinin başına masaj yaptığında gerçekten de bir çift gibi görünüyorlardı.

"Başın daha iyi mi?" Jeongguk dirseklerini dizlerine yaslayıp öne eğilirken sormuştu. Dönüp Taehyung'a baktığında irislerinin içinde gördüğü o karanlık bakışlar, sabah konuştukları şeyleri hatırlatmıştı.

"Evet, artık ağrımıyor." Esmer dudaklarını yalayıp söyledikten sonra elleri arasındaki kupayı sıkıp durması tamamen gergin olduğu içindi.

"Öyle mi? Sevindim." Büyük olan, sıcak onu bunaltmış gibi gömleğinin ilk birkaç düğmesini güzel elleriyle çözerken yanında kıvranan bedenin zihninden geçen kirli şeyleri bilseydi hala bu şekilde olduğu yerde durur muydu bilinmezdi.

"Kolların çok güzel." Taehyung büyülenmiş gibi gömleğin katlanmış kısmının sıkıştırarak çıplak kısımlardaki damarları iyice şişirdiği beyaz tene bakarken aklından geçen tek şey o damarların üzerinde dilini gezdirmek istediğiydi.

Jeongguk başını kaldırmış, siyah saçlsrı savrulurken dudaklarına yerleşen arsız gülüşüyle birlikte kıkırdamıştı. "Yalamak ister misin?" Dalga geçmek amacıyla kurduğu cümleyle ise esmer kaşlarını çatmıştı. "Jeongguk, dalga geçme gerçekten bunu yapmak istiyorum."

"Biliyorum." Dedi Jeongguk dudaklarını ıslatarak. Bakışları keskin ve can alıcı bir şekilde kendisinden daha minik bir bedene sahip olan doktorun üstünde dolanmıştı.

Taehyung'un bedeni kesinlikle kadınsı değildi, sadece gerçekten güzel kalçaları ve ince bir beli vardı. Bunun dışında belki de kendisi kadar kaslı olmadığı için yanında küçük duruyordu. Ancak esmer olanın kadınsı bir kişilik taşımadığını herkesten daha iyi bilirdi Jeongguk.

"Biliyorsan neden yapmama izin vermiyorsun?" Mavi saçlarının boyası akmış ve tuhaf bir su yeşiline dönmüş olan çocuk kaşlarını kaldırarak sorduğunda ise Jeongguk, derince iç çekerek gözlerini kısmıştı.

"Sen bana istediğimi vermedin güzelim," dedi ardından dudaklarını ısırarak. "ben neden sana vereyim?"

Bu bağları gevşeyen zincirin kopma anıydı.

GLASSESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin