Taehyung'un elleri sonunda sevgilisinin kemerini çözmüş, ardından düğmesiyle fermuarını aynı anda açmıştı. Avuç içini sevgilisinin penisine bastırdığında, Jungkook'un gözleri kaymış, başını geriye doğru atıp, tek eliyle yataktan destek almıştı.

"Minik sevgilim zor durumda sanırım biraz, hm?"

"T-taehyung, bir an önce i-içinde olmam gerekiyor."

Taehyung duyduğuyla gülümseyerek, Jungkook'un içkisindeki buzlardan birini alıp ağzına attı ve emip dişlerinin arasında tekrar konumlandırdı. Jungkook ise bu gördükleri karşısında, ne olacağını bekleyerek merakla izliyordu.

Taehyung dişlerinin arasındaki buzu parmaklarıyla tutarak, saten sabahlığından içeriye doğru girdi ve Jungkook sevgilisinin tamamen çıplak olduğunu o an fark etti. Taehyung buzu kalça yanağına sürterek deliğine konumlandırdı ve içine itti. Ardından parmaklarıyla daha derinine iterek, Jungkook'u izledi.

Jungkook inlemeler ve yüz ifadeleri karşısında deliye dönüyordu. Karşısındaki adam onu deli etmek üzereydi. Elinin altındaki çarşafı sıktığında, Taehyung'tan bir inleme daha gelmişti ve Jungkook daha fazla dayanamayarak ayağa kalktı. Sevgilisi ona aşağından bakıyor ve histerik bir şekilde gülüyordu.

"Jungkook bu buzun s-serinliği yerine, senin sıcaklığını tercih ederim s-sevgilim."

Jungkook bir yandan gömleğinin kalan düğmelerini açıyor diğer yandan da elindeki viskiyi tek dikişte içiyordu. Viski bardağını bırakıp, sevgilisine baktı ve kolundan tutarak ayağa kaldırdı. Taehyung kasılan deliğiyle ve içindekiyle tekrar inlediğinde Jungkook onu yatağa itti. Taehyung, sırt üstü bir şekilde yatağa düştüğünde, sabahlığı neredeyse bütün uyluklarını ortaya serer vaziyetteydi.

Jungkook en sonunda bürün düğmeleri açmış, gömleğinden, pantolonundan ve baksırından kurtulmuştu. Ardından sevgilisinin bacaklarını iki yana açarak, sabahlığı çıkarmadan sadece kemerini çözmüş ve ince belini parmaklarıyla kavramıştı.

Taehyung buzun içinde eridiğini hissediyor, deliğinden suyun sızdığını anlıyordu. Jungkook zaten erekte olan erkekliğini bir kaç kez çekiştirmiş, sevgilisinin dudaklarıyla kendi alkol kokan dudaklarını buluşturmuştu. Nefes nefese, adeta savaşır gibi öperken sevgilisini, deliğine konumlamış, bir bacağını omzuna almıştı. Dudaklarından ayrılıp, boynuna girdiğinde erkekiliğini ıslak deliğe itmişti.

Kendisini Taehyung'un içinde hissettiği an, hayatı boyunca aradığı anın ta kendisi olduğunu düşünüyordu Jungkook. Sevgilisine aşıktı. Sevgilisi için dünyayı yakar mıydı? Yakardı. Jungkook, Taehyung için her şeyi yapardı. İmkanlıyı da imkanısızı da.

Yavaş yavaş içine girip çıktığında, Taehyung biraz da kendisi yönetmek istediğini fark etmişti ve Jungkook'u hızla altına alıp, içinden çıkarmadan tekrar penisine oturmuştu. Bu seferde o sevgilisinin boynunda izler bırakıyor, bir yandan da saniyelik aralıklarla içini doldurup boşaltıyordu. O kadar hızlı hareket ediyordu ki Jungkook'un dayanacak gücü kalmamıştı ve sevgilisinin bacaklarına elleriyle bastırarak durmasını, köküne kadar almasını sağladı.

"Ahm-m!" Taehyung en sesli inlemesini odaya bıraktığında, prostatının ezildiğine yemin edebilirdi. Jungkook yönetmediği seksten zevk almazdı ama Taehyung ne yaparsa yapsın kabulüydü ve hepsi ona zevkli geliyordu. En sonunda tekrar sevgilisini altına aldığında, zevk noktasına hiç durmadan vurmaya başlamıştı. Penisinin morarmaya başladığına emindi ve boşalmamak için üstün bir çaba harcıyordu ama Jungkook deliye dönmüş gibi, bütün bel kuvvetini kullanarak Taehyung'un içini eziyordu.

Taehyung zevkten deliye dönmüş, gözleri kaymış, bütün bedeninden ter damlaları süzülmüştü. Daha fazla bu doluluğa dayanamadığı için kendisini bırakmış ve sevgilisinin de kendisinin de karnını kirletmişti. Kendisine dokunmadan boşaldığına inanamıyordu.

Jungkook da daha fazla gecikmedi ve sevgilisinin içini sıcaklığıyla doldurdu. Bir süre içinde bekledi. Nefesinin düzene girmesi zaman alıyordu ama Taehyung'un içinden çıkmak istemiyordu. Günler sonra kavuştuğu bedene defalarca kez öpücük kondurdu. En sonunda içinden çıkıp, bedenini yana attı ve Taehyung'un bedenini kendi kirli bedenine yapıştırdı. Umrunda değildi. Kirli olmaları ve bir kaç dakika önce iç içe geçmiş olmaları umrunda değildi. Jungkook seviyordu sevgilisinin her halini. Sevmeliydi de.

Sabahlıktan açıkta kalan boynuna ve omzuna öpücükler kondururken, dudaklarını en sonunda sevgilisinin yanağına ve dudağına bastırdı.

"Aşkım," diye mırıldandı gecenin karanlığına.

Taehyung mırıldanmıştı ve Jungkook, yataktan kalkıp, yerdeki pantolonun cebini yokladı. Sabah aldığı yüzüğü, avuç içinde gizleyerek tekrar sevgilisinin yanına yerleşti. Dudaklarını, dudaklarına bastırıp gülümserken, Taehyung gözlerini açamıyordu bile.

"Sevgilim, yarın doğum günüm."

"Biliyorum." diye mırıldandı Taehyung.

Jungkook sevgilisinin uzun parmaklara sahiplik yapan elini tuttu ve avuç içini koklayarak öptü. Taehyung gülümsemişti ama hala açamıyordu gözlerini. En sonunda Jungkook parmak uçlarını da öptü ve yüzüğü yüzük parmağına geçirdi. Taehyung hissettiği demirin hafif soğukluğuyla gözlerini açtı.

"Jungkook-"

"Taehyung, daha çok genç olduğumu biliyorum ve evlenmek için de yanlış ülkede olduğumuzu ama gidebiliriz yani evlenebiliriz. Yarından sonra, seninle ben yapabiliriz bunu."

"Erken değil mi?"

"Hayatımın aşkıyla evlenmek için erken falan değil. Yarın reşit oluyorum ve hep önce ehliyet alacağımı düşünmüştüm. Ama istemiyorum. Önce seni almak istiyorum. Artık o çocuk olamam çünkü sen, hayatımda beni gerçekten mutlu eden tek gerçek şeysin."

"Jungkook, aşkım." Taehyung yattığı yatakta doğruldu ve sevgilisinin dudaklarına uzun bir öpücük kondurup geriye çekildi. "Aşkım, evlenmek istiyorsan evleniriz ama ait olmak için imzaya gerek yok. Senden gitmek istemiyorum ben, hiçbir zaman."

"Seni seviyorum ama yine de evlenelim tamam mı?"

Taehyung başını onaylar anlamda sallayıp, sevgilisinin boyun girintisine girmişti. İşte bu hayatta en sevdiği şey, yanında onunla birlikte yatıyor, onunla evlenmek için can atıyordu.

Bir sene öncesini düşündü o an Taehyung. Bu evde tek başına oluşunu, insanlardan izole oluşunu ve Jungkook'suz oluşunu hatırladı. Bir sene de ne çok şey değişmişti. En çok da kendisi değişmişti. Kendi kişiliği, kendi istekleri, kendi kararları. Jungkook'suz bir hayat düşünemiyordu şimdi. Düşündüğünde burnunun ucu sızlıyordu. Kokusunu içine çekti ve varlığını onayladı tekrar. Ellerini sevgilisinin çıplak bedenine sardı ve kendini uykunun kollarına bıraktı.

Taehyung gözlerimi yüzünde hissettiği ıslaklık ve hızlı nefes sesleriyle açmıştı. Karşısında ona bakan tüylü şeye inanamıyordu. Dilini bedenine gezdiriyor, dudaklarını yalıyor hatta Taehyung'u gıdıklıyordu.

"Sen ne kadar tatlısın öyle!"

Kendine geldiğinde, karşısındaki köpekle şok olmuş bir şekilde yatakta doğruldu ve köpeğin yanına yatışını izledi. Uykulu gözlerini hızlıca etrafta gezdirdiğinde, elinin altındaki köpeğin tüylerini okşamaya başladı. En sonunda, komidinin üzerinde gördüğü kağıdı eline alıp açtı.

Yanında uyanamadığım sabahlar için küçük bir hediye. İlk evladımız hayırlı, uğurlu olsun Bay Jeon.

Not; İsmi Yeontan.



Ay Jungkook ne tatlı herifsin darısı başımıza

cheater | taekookWhere stories live. Discover now