Bölüm 3

5.5K 443 34
                                    

Kaderden kaçamazsın,
kaçış da kaderdir.
Şems-i Tebrizi


"Sen benim başıma bela mısın?!" diye kükremişti.
"Afedersiniz ama ben mi size, gelip beni kurtarın dedim?!"
"Hayır madem evin yolunu bulamıyorsun çıkma sokağa!"
"Sen kim oluyorsun da buna karar verebiliyorsun?!"

Allah'ım ya! Resmen deli bu adam! Birde bana küçümseyici bakışları yok mu!! Benden nefret ediyor gibi duruyor ama her yerde karşıma çıkıyor.

O önden yürüyor bende her zaman ki gibi arkasından yürüyordum. Onun iki adımı sanırım benim altı adımım falandı..
Kafamı kaldırıp nereye gittiğimize bakacak oldum ki karşımızda kabadayı tipli 10'a yakın adam bize doğru geliyordu. Poyraz onları farkedince olduğu yerde durdu. Sağ elini ensesine koyup yine o dik duruşu ve sert bakışlarıyla karşıdan gelen adamları bekliyordu. Karşıdan gelenler ise Poyraz'ın karşısında hazır ola geçmişlerdi.
"Efendim istediğiniz evrakları aldık. Arkadaki kumarhaneye ait bütün internet siteleri siber güçlerimiz tarafından kullanılamaz hale getirildi. Kumarhane bir baskınla kapattırıldı. Avukatlarınız tüm yasal süreçle ilgileniyorlar." diyerek başını eğen öndeki iri adam evrakları Poyraz'a uzattı. Belli ki hepsi Poyraz'dan korkuyorlardı. Poyraz elini siyah deri ceketinin cebine sokup bir kalem çıkarttı. Evraklardan bir kaç tanesini imzalayıp:
"Artık buradan gidebiliriz." dedi ve evrak dosyasını tekrar iri adama uzattı. Ne kirli işleri vardı bunun. Kumarhane derken? Poyraz'ı deli gibi merak ediyordum, bir romanı olsa kesinlikle bir günde okuyup bitirirdim.
Poyraz önde ve adamları arkasından yürümeye başlayınca, bende hızlı adımlarla Poyraz'ın bir kaç adım arkasından yürüyordum. Zaten caddeye çıkmamıza az kalmıştı buradan sonra eve gidebilirdim.
Ve tam o an ayağım kaldırıma takılıp yere düşünce Poyraz ve adamları durup hepsi bana bakmıştı.
"Of ya bu kaldırımı buraya kim koymuş?!"
Poyraz bir bakış attıktan sonra ağzının içine bakan adamlarına kaşlarını çatıp :
"Devam edin!" uyarısını verip yürümeye devam etmişti. Duyarsız insan!
Tabiki elimden tutup beni kaldırmasına izin vermezdim ama iyi misin diyebilirdi..
Bende hızla toparlanıp onlara yetişmeye çalıştım ama yürüyemiyordum. İstemsizce "ahh" diyip direğe tutunmuştum. Poyraz tekrar durup bana bakınca:
"Siz gidin ben otobüse binerim." demiştim. Poyraz göz işaretiyle adamlarından birine işaret çaktı. Hemen yanına gelen adamla birebir bir şeyler konuştular. Sonra Poyraz ve adamları ekipçe başka tarafa doğru gittiler. İçlerinden biri bana doğru geliyordu:
"Hanımefendi, Poyraz Bey sizi arabaya götürmemi istedi şoförü sizi eve bırakacak." dedi kibarca.
Bu halde otobüsle gidemezdim. Keşke babamın arabası olsaydı da bunlara maruz kalmasaydım.. Aslında şu Zeynep'e on bin kere ehliyet al demiştim. Gerçi Zeynep'in babası bana yardımcı olabilirdi Zeynep'le beraber beni almaya gelebilirlerdi. Önce Zeynep'i aramak için izin istedim yanımdaki adamdan.
"Alo Zeynep sana işim düştü." diyip beni babasıyla alıp alamayacağını sordum. Ne yazık ki babası yurt dışı seyahatindeymiş. Fakat Zeynep'lerin evi buraya daha yakın olduğundan onlara gidecektim.
"Araba aşağıda Arya Hanım size göstereyim." diyerek önden ilerledi.
"Arya mı dediniz siz? Adımı nereden biliyorsunuz?" Aslında onunla konuşmam yanlıştı ama içimdeki merakıma engel olamadım.
"Poyraz Bey söyledi hanımefendi." dedi o da yüzüme bakmayarak. Poyraz'ın adamları oldukça temiz insanlara benziyorlardı ama yakından tanımasam kesinlikle hepsi bir mafya derdim. Belki de öyleydiler..
"Poyraz nereden biliyor ki benim adımı?" dedim yürürken . Sonra da bunu boşboğazlık yapıp bu adama neden sorduğumu düşünüp pişman olmuştum.
"Bilmiyorum Arya Hanım. Fakat üvey annesinin adı da Arya'ydı."
İşte bu çok tuhaftı..
"Yalnız kendisi üvey annesinden pek haz etmez. Yani kadın küçük yaşta Poyraz Beyi yetiştirme yurduna vermiş. Babasına ilaç vererek onu delirtmiş. Sonra da babasının bütün mal varlığına el koymuş."
Anlattıklarına öyle çok şaşırmıştım ki.. Bu kadar şeyi yaşamasına rağmen nasıl bu kadar güçlü duruyordu..

Bizi bekleyen çalışır durumda ki arabayı görünce içi geniş arabaya yerleştim. Minibüse benzeyen geniş siyah bir arabaydı.
Yanımda ki adam bana arabayı gösterdikten sonra gitmişti. Şoföre Zeynep'lerin adresini verdim. Yolda annemleri arayıp bu gece Zeynep'te kalacağımı söyleyerek bilgilendirdim.

***

"Eee sınavın nasıl geçti?" derken bir yandan aynanın karşısında saçlarını taramakla meşgul olan Zeynep'e dönüp:
"Hayat sınavından bahsediyorsan oldukça kötü geçiyor." dedim Elif teyzenin getirdiği sütü pipetimle höpürdetirken.
Elindeki tarağı masanın üzerine koyup bana dönünce olan biten her şeyi anlattım arkadaşıma. Şimdi bütün anlattıklarımı idrak ediyordu. Sonra Newton'un kafasına düşen elmalardan biri Zeynep'in kafasına düşmüş olacak ki heyecanla bana dönüp:
"İnanmıyorum belki de Poyraz seni takip ediyor!" dedi.
"E ama yok artık Zeynep!" dedim gözlerimi devirerek.
"Ama nasıl heryerde karşına çıkıyor açıkla o zaman." deyince,
"Denk geliyor işte. Bugün adamları kendi ağzıyla söyledi o bölgede işleri varmış." dedim duygusuzca.
Sonra Zeynep'in yatağına kendimi atıp:
"Zeynep?" diyip duraksadım. Bana baktığını hissedince:
"Söylesene neden benden bu kadar nefret ediyor? Ben rüyalarımda hep Poyraz karakterine aşık olduğumu hissederdim. Gerçekte hiç böyle değil.." dedim.
Taradığı saçlarını dağınık topuz yapmak için uğraşan Zeynep bana dönüp:
"Belki bununda bir sebebi vardır." dedi. Toparlanıp Zeynep'le dertleşecektim ki sonra vazgeçip ona bir yastık fırlattım. Bozulan saçıyla üstüme doğru sinirle gelirken kaçacak yerim kalmamıştı. Yüzüme yediğim yastıkla, yastık savaşı başlamıştı. Alt alta üst üste savaşırken kapı tıklanıp Elif teyzenin geldiğini anlayınca bir anda ışık hızıyla toparlamıştık. İkimizde ayağa kalkıp hazır olda Elif Teyzeye bakıyorduk. Elif teyze tuhafça bize bakıp:
"Niye ayaktasınız evladım otursanıza." diyip benim için getirdiği yastık yorganı Zeynep'in yatağına bırakmıştı. Ama Zeynep'le her göz göze geldiğimde gülmemek için yanağımı ısırıyordum. Elif Teyze odadan çıkıp kapıyı kapatınca ikimizde kahkahayı patlatmış neredeyse on dakika gülmüştük.
Sayesinde biraz olsun geçen iki günün üzüntüsünü atmıştım.

***

1 Hafta Sonra

***

Yine sıradan bir gündü. Zeynep'le son görüşmemizin üstünden 1 hafta geçmişti ve ben bir hafta boyunca Poyraz'ı rüyamda hiç görmemiştim. Diğer Poyraz'la da karşılaşmamıştım. Geçen 1 hafta içinde de giremediğim sınavlara çalışıp telafi sınavlarına girmiştim. Telafi sınavları normalden daha zor olsada kötü geçmemişti.
Bugünse Elif Teyzelerle beraber annemler anlaşmış sahil kenarında piknik yapılacaktı bugün hep beraber hazırladığımız sepetleri taşıyarak sahile doğru yürüyorduk. Hepimiz spor bir şeyler giyinmiştik. En sevdiğim beyaz spor ayakkabılarımla bende oldukça rahattım. Zeynep'le biz önden sohbet ederek ilerliyorduk. Piknik alanına geldiğimizde ise denizin masmavi renkleri bana huzuru hissettirmiş Allah'ın sanatının yeryüzünde ki yansımasını göstermişti.
Namaz vakti girmişti. Zeynep'e:
"Zeynep, öğlen okundu gidip abdest alalım mı şu arkada bir abdest alma yeri olacaktı." dedim. Zeynep'te onaylayınca beraber yürümeye başladık. Abdesthanenin önüne geldiğimizdeyse sıra olduğunu gördük. Önce ben abdestimi alıp çıktım. O sırada Zeynep'i beklemek için çimenliklerin üstüne bağdaş kurup oturdum. Tam karşıma siyah bir araba gelmişti. Bu Poyraz'ın arabasına çok benziyordu. Arabayı kuytu bir yere çekse de bakış açımdan onu çok rahat görüyordum. Arabanın kapısını açarak kendini iyice saklamıştı. Ne yapmaya çalışıyordu ki? Elindeki örtüyü yere özenle serdiğini görüyordum. Daha sonra kenardan bir şey alıp başına taktı. Dikkat ettiğimde bir takke olduğunu görmüştüm. Sanırım namaz kılacaktı. Ama kumarhanelerle ilgilenen eli silahlı bir adamdı o. Bir an içki bile içebileceğini hayal etsemde namaz kılmasını beklemiyordum. Tanımadığım birine önyargı da bulunmanın yanlışlığını daha çok iyi anlamıştım. Şimdi ne iş yaptığını daha çok merak ediyordum. Bir ara onu sosyal medyadan araştırmalıydım. Belki de benim için çok tehlikeli biri olabilirdi. Ellerini yukarı kaldırıp "Allahu ekber!" derken avuçlarının içi görünüyordu. Aklıma rüyam gelince avuçlarının içine bakmak istemiştim. Dikkatlice ellerine baktığımda avcunun içinde ki beni görmüştüm. Bu gerçek miydi yani?! Rüyalarım bana hep bir şeyler anlatmaya çalışıyordu demek ki! O Poyraz rüyalarımda ki Poyraz'dı!

O benim rüyalarımda kilitliydi.
O benim kaderimdi.
Zamanı geldi demişti!..
Zamanı gelmişti.

Okuduysanız hikâyemize bir yıldız da siz bırakır mısınız? 💫

RÜYA! (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin