12.'Miftahu kalb'

Start from the beginning
                                    

"Üzülme Firuze, emin ol yeri geldiğinde her şey değişecektir."

"Ne zaman Fatıma, beklemekten yoruldum, hiçbir şeyin olduğu felanda yok." Dedim kızgınlıkla.

"Dün gece yıldızlara baktım, onlar öyle demiyordu ama."

"Yıldızlar derken?"

Fatımaya şaşkınca bakarken, o yine hoş gülümsemesini sunmuş ve gökyüzünü göstererek "Ay tutulması yakındır, yıldızlar yörünge değiştiryorlar bu da yakında olacak değişikliklerin habercisidir."

Ne yani yıldızlara bakarak mı karar veriyordu? Üstelik bunu nasıl anlayabiliyordu ki?

"Sen bunu nereden öğrendin?"

Yıldız falı bakmak ve gökyüzündeki hareketlere göre yorum yapmak zor ve yetenek isteyen bir işti.

Çalıştığım eski kafedeki kadından bunu bana hep öğretmesini istemiştim ama bir türlü öğrenememiştim.

"Babamın evindeyken." Dedi üzgünce "Yan komşumuza giderdim, bu konular hakkında çok iyidir, o öğretti bana. "

"Vay be!" Dedim heyecanıma yenik düşerek "Bende hep öğrenmek istemiştim ama beceremdim hiç. " dedim.

"İstersen seni o kadının yanına götürebilirim, hem bize yakın bir yere taşındı. "

Sevinçle kabul ettim.

"Çok güzel olur bu han beni sıkmaya başlamıştı zaten."

"Ali evde yok. Telefonunada ulaşılamıyor. "

"Ne demek ulaşılamıyor? Nerede bu adam?" Deyince Samira tek kaşını kaldırarak bana baktı.

"Kocamı tekrar arayacağım. "

Sırf bana inat olsun diye kocam sözcüğünü bastırarak söylemişti. Gülümsedim. Bu gülümseme sadece acınası ve boş bir gülümsemeden fazlası değildi.

"Ben gidi-" Kapı büyük bir gıcırtıyla açılırken hepimiz kapının olduğu yöne dönmüştük.

"Ali!?"

Ağır adımlarlarla içeriye giren Ali bize baktı ve yürümeye devam etti.

Samira omzuna dokununca sertçe elini itti. "Kimse peşimden gelmesin!"

"Ali ağabeye ne oldu böyle?" Bu kadar kızgın olmasının sebebide neydi?

Yanına gitmek, ona sarılmak ve konuşmak istiyordum ama beni şu anda dinlemeyeceğini biliyordum.

Umutsuzca merdivenlerden çıkarken, Ahmed amcayla karşılaşmıştım. Gülümseyerek ona bakarken o yine donduk bakışlarıyla bana bakıyor ve ara ara gözlerini benden kaçırıyordu.

"Merhaba." Dedim usulca. Kısa bir süreliğine düşünür gibi oldu ve bana ağız ucuyla "Merhaba. " dedi.

Anlaşılan benden hoşlanmamıştı ya da insanlarla konuşmayı sevmiyordu. Ama bana böyle davranması istemsizce beni üzüyordu. Sıkıntıyla kolyemi tutarken Ahmed amca bir anda konuşmaya başladı.

"Bu şey."

İşaret ettiği yere bakarak cevap verdim. "Ah, benim uğurlu kolyem, büyükdedem hediye etmişti. "

Titreyen eliyle kolyemi tuttu ama sanki eli ateşe değmiş gibi geri bıraktı ve hızlı adımlarla merdivenden inip ortalıktan kayboldu.

Neyi vardı bu adamın?

Fazlasıyla garip davranıyor ve sonrada hiçbir şey olmamış gibi devam ediyordu.

Enteresan.

EşkiyaWhere stories live. Discover now