Gözlerimi açarak elimde ki telefonumun orta tuşuna bastım. Karan'ın dersinin bitmesine daha 45 dakika daha vardı. Ve benim kendimi toparlamam gerekiyordu. Yanımda hissettiğim hareket ile hızla soluma döndüm. Buse yanıma oturmuş şaşkınca bana bakıyordu.

"Gece! Ne oldu?"

Hızla gözlerimi sildim. Burdan uzaklaşmak istiyordum. Bu isteğimi onunla paylaşmakta bir sakınca olmazdı diye düşünerek konuştum.

"Buse okuldan çıkalım mı?"

Bu ses tonu, bu yüzümde ki ifade, bu muhtaçlık hiç bana göre değildi. Ama kendimi çok kötü hissediyordum.

"Çıkalım tabi."

Hızla ayağa kalkıp kolumdan tuttu ve benide kaldırdı. Bahçede ki banktan yavaşça uzaklaşıp okulun çıkışına yöneldik.

Yalnızca on dakika içerisinde okuldan çıkmış kampüsün çevresinde ki onlarca kafeden bir tanesine gitmiştik. Kenarda ki bir masaya oturmuş ve ben oturduğum gibi bir sigara yakmıştım.

Buse her hangi bir şey sipariş edemeyeceğimi anlamış olacaktı ki masanın başına gelen garsona menüyü karıştırmadan iki tane çay söyledi. Garson masadan uzaklaşınca bana doğru eğilip dolu gözlerime baktı.

"Anlatmak ister misin?"

Anlatamazdım ki. Şu an Yade'ye ihtiyacım vardı. Ve o da dersteydi. Elimde ki sigaradan bir duman daha aldım. Anlatmak istiyordum. Sanki anlatınca yüküm hafifleyecekmiş gibi. Ama ona ne Ateş'ten ne de konuşmalarımızdan bahsedemezdim.

"Gece eğer anlatırsan daha iyi hissedersin. İnsan paylaştıkça mutlu olur derler. Bu dertlerimiz içinde geçerli."

Sözleri beni ikna etmek için yeterliydi. Kelimeler zaten boğazıma kadar çıkmış dışarı fırlamak için çırpınıyordu. Ama ona güvenmekte emin olamıyordum.

"Eğer güvenmiyorsan sadece olayı anlat, isim vermek zorunda değilsin. İsim vermezsen her hangi bir sıkıntı da olmaz" deyip gülümsedi. Ellerini iki yana açıp bana beklentiyle baktı. Sanki anlatmaktan başka çarem kalmamış gibi.

"Biri var."

Ağzımdan dilime ulaşmak için tırmanan kelimelerden yalnızca ikisi firar ederken Buse ellerini masada birleştirip arkasına yaslandı. Masaya gelen garsonun çayları bırakıp gitmesini bekledim.

"6 yıldır biri var."

Bu kez gözleri şaşkınlıktan kocaman açıldı.

"6 yıllık ilişkin mi bitti yoksa?"

Şaşkınca söylediklerine yavaşça kafamı olumsuz anlamda salladım.

"6 yıldır birini seviyorum" dedim bu kez. Gözleri az öncekinden daha fazla açılırken bağırmamak veya ani bir tepki vermemek adına eliyle ağzını kapadı. Kendini toparlayıp aynı şaşkınlıkla devam etti.

"6 yıl mı! Gece 6 yıl ne demek yahu?"

Burukça gülümsedim. Sigarımı dudaklarımla buluşturup dumanı geri üfledikten sonra konuştum.

"Ve bu koca yıllara rağmen o hala bilmiyor."

Gözleri yetmezmiş gibi her konuşmamda daha da açılıyordu. O tekrar şaşkınlık krizlerine girmeden konuşmama devam ettim.

"Bu zamana kadar ben kendimi avuttuğumdan bilmiyordu. Çocukluk aşkı Gece, onu gerçekten sevmiyorsun Gece diye diye kendimi avutuyordum."

Kendini sakinleştirmeye çalışıp "şimdi" diye sordu.

"Şimdi çok daha büyük bir engel var" dedim usulca. Şaşkınlıkla açılmış olan gözleri bu sözlerimin üzerine merakla kısıldı.

"Sormayayım soramayayım diyorum da allah aşkına 6 yıl boyunca kimi sevdin ki?"

Abimin Kankası || TextingWhere stories live. Discover now