27

12.3K 1.1K 814
                                    

Elimde ki çöpü, kapının önüne koymak için hareketlendiğimde -yani kapıyı açıp, kapı eşiğinde doğru bir adım attığımda- jungkook ile burun buruna gelmiş ve oldukça tuhaf bir kalp krizi ile korku çığlığımın apartmanda yankılanmasını sağlamıştım.

"Aptal!"

Bir bu çocuk burada ne yapıyordu ve iki neden hala burnumun dibindeydi?

"Ne yapıyorsun?!" kaşlarımı çatıp tekrar cırladığımda ve bir adım geriye kaçtığımda dolu gözlerini fark etmiştim.

Dolu gözlerini.

Ne?

Ağlıyor muydu o?

"Gelebilir miyim?" Dediklerimi umursamamıştı, hoş buna şu an takılmam imkansızdı. Oldukça kısık fısıldaması ve dolu parlak gözleri yutkunamı sağlamış ve kapıyı tamamen açıp elimde ki çöpü kenara öylesine fırlatmıştım.

Normalde bunu aşağı indirip atmam gerekiyordu ama üşenmiştim. Tamam üşenmemiş olabilirim ama jungkook şu an daha önemliydi, bilirsiniz...

"Gel." Ayakkabılarını çıkarıp,  bedenini oldukça yavaş bir şekilde içeriye sürümüştü. İç geçirip, kapıyı aceleyle kapattım ve arkasından salona ilerleyip, onun yatağıma oturuşunu izledim. -salonu yatak odası hatırlamayanlar için- Oldukça yavaş hareket etmesi beni deli ediyordu ama şu an meraklı olduğumdan ona iyi davranacaktım.

Tabii ki sadece meraklı olduğumdan, ona aşık olduğumdan değil.

"Ne oldu?" kapının ağzında ki sandalyeyi onun önüne sürüklemiş ve ters bir şekilde oturup, çenemi sandalyenin sırt kısmına yaslamıştım.

Onu doğum günümden 3 gün sonra kapımda bu şekilde görmek... Garip hissettirmişti.

3 gündür onu özlüyor ve yine kapı deliğini gözetliyordum ama tam kapımın önünde yiyişen jimin ve yoongi ikilisinden başka bir görüntü yoktu.

Iyy... Aklıma dolan sahneler ile yüzümü buruşturmuştum.

Şu an onunla baş başa olmak beni ciddi anlamda geriyordu. Eskiden olsa da gerilirdim ama şu an daha başkaydı çünkü ÖPÜŞMÜŞTÜK!

Daha çok yüzümü buruşturdum.

Hayır tiksindiğim için değil... Utanıyor olamaz mıyım?!!

Ayrıca gerizekalı taemin üstün sandığı zekası ile yoongi'nin yanına, jimin'in doğum günü -28383 yıl sonra- hakkında olan fikirlerini anlatmaya gitmişti. Bir anda bu nerden çıkmıştı bilmiyorum ama salak yoongi de onun fikirlerini dinliyorsa... Neyse.

"Taehyung..." başka bir alemde olduğum için ona düz bir ifade ile bakmıştım, bunu yanlış anlayıp burnunu seslice çekmiş ve içimin acımasını sağlamıştı.

Aptal, tam bir aptaldı!

Yine canımı yakıyordu sokuk herif..

"Ağlamasana!" Sinirle ona bakmış ve kaşlarımı olabildiğince çatmıştım.

Onu ilk kez ağlarken görüyordum ve bundan çok nefret etmiştim.

"Üzgünüm."

İç geçirip, onu izlemeye devam ettim. Salaktı işte, aptal bir salak.

Ben ona içimden söverken o elleriyle oynuyor ve gözlerini kırpıştırıyordu. Bebek...

Yerim onu.

"Anlat." Ayağımla ayağını dürttüm.

"Taehyung," gözlerini hızlıca gözlerime dikmiş ve bedenini kararlıkla doğrultmuştu. Ani hareketiyle irkildim. "Dayanamıyorum."

Bu ani ruh hali değişimleri cidden beni deli ediyordu.

"Neye dayanamıyorsun?" Kaşlarımı kaldırıp onu izledim.

"Seni seviyorum." Siktir.

"Ne?"

"Sana aşığım."

1, 2, 3...

Kalp atışlarım kulaklarımda yankılanıyor ve tüm bedenim kalbimin ritmi ile titriyordu. Yemin ederim bunu iliklerime kadar hissediyordum.

"Sana köpek gibi aşığım ben Taehyung... dayanamıyorum artık. Anlıyor musun?"

Gözlerim hızlıca dolup dudaklarımı dişlemeye başladığımda, dizleri üstünde önümde çökmüş ve ellerimi tutmuştu.

Bunu yapmalıydı... Bunu yapmamalıydı.

"Boş biliyorum, bir şey ifade etmeyecek sana belki ama çok üzgünüm Taehyung. Çok özür dilerim... Nasıl beni affedersin bilmiyorum ama sensiz yapamıyorum."

Kalbim duracak gibi hissediyordum. Peki o titreyişimi hissediyor muydu ya da buz tutan ellerimi?

Ellerimi hızlıca ellerinden çekip ona susmasını söyleyecekken ellerimi tekrardan daha sıkı kavramış ve dudaklarımı geri kapamamı sağlamıştı.

Ben bu olanları -aynısı olmasada- onu sevdiğim her an beklemiştim ve şimdi böyle olması... Beni böyle kırdıktan sonra bunları söylemesi...

"Yalvarırım, bana istediğini yap ama sensiz bırakma. Kendini benden çekme, taehyung."

Ona inanmalı mıydım?

" Her şeyi yap ama benden uzak durma, Taehyung. Lütfen.."

"Sus lü-"

"Seni seviyorum, seni köpek gibi seviyorum." Ellerimi dudaklarına bastırmış ve hıçkırmıştı.

Yanaklarımı dişledim ve tırnaklarımı ellerine geçirdim.

Hiçbir şey söylemeye gücüm yoktu.

"Bu kadar geç olduğu için üzgünüm Taehyung ama izin ver bana, izin ver tüm kırıklarını sarayım."

Başını kaldırmış ve ellerimi okşamıştı. Ne cevap verebilirdim ki?

"Seni seviyorum." defalarca kez tekrarladı. Gözlerime bakarak, hiç bıkmadan tekrarladı. Onu izliyor ve gözyaşlarımın akmaması için çırpınıyordum.

Gözler, hislerin aynasıdır derler...

O bana öyle bakarken, beni tekrar kırabileceği düşüncesi imkansız geliyordu bana.

Eğilip, titreyen dudaklarımı onun ince dudaklarının arasına yerleştirdiğimde cevabını aldığını biliyordu.

Bana 'Seni seviyorum' dediği kadar öptüm onu.

Tam 27 kere öptüm.

Ve sardı tüm kırıklarımı.

Neighbour ✓Where stories live. Discover now