~13~ OH MY AŞK

En başından başla
                                    

"Yoo, benimkinde de var mesela."

"Evet ama sende yazan tarih başka."

"Ha, beni stalklıyorsun yani Güneş."

Mete pis pis sırıtırken ne diyeceğimi düşünüyordum. Çok pis sıkıştım şuan. Çağrı kahkaha koparınca ona ölümcül bakış sinyallerimi yolladım. Ağzını tutup boğazını temilzeyerek "Hoca diyorum ya, gelmedi bir türlü." dedi. Çağrı cümlesini bitirir bitirmez kapı açıldı ve içeri hoca girdi. Hep bir ağızdan Çağrı'ya söylenmeye başladık.

"Lan Çağrı, nasıl şomsun sen kardeşim?"

"Çağrı antilop gibi bir şeysin aynı."

"Sen bir daha hoca geldi deme Çağrı."

Çağrı bize gülerek "Ulan ben neymişim be." dedi. Masal bu sorunun üzerini ellerini iki yana açıp "Üç harf tek hece, şom." diye cevap verdi. Gülüşmelerimizin ardından hoca yoklama almaya başladı ve derse geçtik.

Koca bir tarih dersinden sonra zille uyandık. Nöbetçi öğrenci sınıfa girerek "Çağrı UYAR'ı edebiyat hocası çağırıyor." dedi.

Çağrı "Ne alaka ben ya?" diyerek ayağa kalkınca, Masal da ayağa kalkıp "Dur Çağrı, edebiyatçı benim kankim olur ben de geleyim senle." dedi.

"Gel gel."

Çağrı ve Masal edebiyatçının yanına gidince ben de yerimden kalkıp Mete'nin yanına oturdum.

"N'aber Mete?"

"İyidir senden?"

"Benden de."

Aklıma Mete'nin annesiyle benim babam geldi. Acaba söylesem mi? Ne tepki verir? Ben düşünürken Mete telefonunu çıkardı ve bir şey incelemeye başladı. Neye baktığını gördüğümde acı içinde gözlerimi kapattım. Bu, dün abimin bana gösterdiği resimdi. Ben, ona haksızlık yapmaya başladığımı düşündüm. Söylemeliydim, ama zamanı mıydı? Peki ya söylemeye doğru zaman bulduğumda söyleyecek cesaretim olmazsa? "Mete." dedim kısık çıkan sesimle.

"Efendim."

"O resimdeki adam. O adam, benim... Benim, babam."

Birkaç saniye konuşmadı. Tepkisini çok merak ediyorum. Acaba söylemese miydim?

"Üzgünüm..." dedim fısıltıyla. Gözlerim dolmuştu. "Üzgünüm Mete." Gözyaşlarımın akmasına engel olamamıştım. Yüzüme hüzünlü bir şekilde bakıp "Güneş." dedi korkar ses tonuyla, "Ben... ben zaten. Bunu biliyordum..."

Şok içinde Mete'ye bakakaldım. Nasıl ya? Beni üzmemek için mi söylüyor?  Kötü hissetmeyeyim diye mi? Yoksa gerçekten ciddi mi?

"Ne diyorsun sen Mete?"

"En başından beri biliyordum Güneş."

"Neden bana söylemedin?"

"Ailenin söyleyip söylemediğini bilmiyordum ki. Eğer söylememişseler benden duymanı istemedim. Ailenden duy istedim Güneş. Söylesem daha önce söylerdim."

"Nasıl ya?" dedim anlayamayarak, "Sen. Beni daha önceden tanıyor muydun? Yani ben bu okula gelmeden önce?"

"Evet."

Gözyaşlarımı silip önüme döndüm. Halen şoktaydım. Demek beni çok daha önceden tanıyordu. O zaman, benden nefret ediyor kesin.

"Benden nefret ediyor musun Mete? Yani... Annenin, babanı aldattığı adamın kızıyım ben. Bana kin tutuyor musun Mete?"

Gülümsemişti. "Sen hiç aynaya bakmıyor musun güneş? Ben bu yüzden nasıl nefret edebilirim ki?"

Kalbimin hızlanmaya başlamıştı. "Güneş." dedi sakince, "Sanki hayat bize oyun oynuyor gibi. Aynı şeyleri yaşayıp aynı acıları paylaşıyoruz, birbirimizden habersiz. Ve bir gün karşılaşıyoruz, yaşadıklarımız ve acılarımız yine aynı, ama birbirimizle."

"Mete beni ilk gördüğün an ne düşündün? Kızmış mıydın bana?"

"Seni ilk gördüğümde başıma bi şeyin gelmesinden çok korktum Güneş. Ve sanırım o korktuğum şey yavaş yavaş başıma geliyor. Ama garip bir şekilde ben bundan rahatsız değilim.

"Neymiş o başına gelmesinden korktuğun şey?" endişelenmiştim.

"Aşk." dedi sessizce. "Aşk be Güneş, aşk."

Kalbim delice atıyordu. Elimle ağzımı tuttum, şok içindeydim.

"Mete." dedim heyecanla "Sen. Ya sen. Sen bana. Aşık mısın mı?"

Kendimi gülümsemekten alamıyordum. Utançla başını öne eğdi, ama halen gülümsüyordu.

"Galiba evet."

Panikle ayağa kalktım. "Nasıl? Yani böyle gece uyurken aklına geliyor muyum? Mesela sesimi duyunca kalbin karnına düşüp orada kelebekler uçuruyor mu? Benle hayal kuruyor musun? Nasıl? Anlatsana!"

"Güneş sakin ol." kahkaha atıyordu. Biraz sonra susup bana dikkatle baktı. "Peki sen Güneş? Sen de beni seviyor musun?"

Bu sorunun ardından biran duraklamıştım. Gülümsemem silinmişti. "Mete. Ben. Seni sevmiyorum ki. Ben sana aşığım lan!"

Mete sevinçle ayağa kalktı. "Sahi mi?"

"Sahi ya."

Mete gülmeye başlayınca elimde yanaklarımı tutarak "Oh my aşk!" diye çığlık attım.

Mete bana yaklaşıp "Güneş." dedi tüm samimiyetiyle. "Sana bir enkazdan sağ çıkmış gibi sarılayım mı?"

OH MY KOLEJHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin