| son |

562 65 22
                                    

yarayı kapatan aşk,
yaradan da derin.

yarayı kapatan aşk,                          yaradan da derin

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

***

"Karanlık bi' yerde bul beni
Kaybettiğin gün gibi bekliyorum.

Üstümde bi' başkasının ceketi
Yine de tanırsın, biliyorum."

***

"Ya! Bu sahil evine boşuna para döküp kiralamadım ben.''
Jin hyung, elimdeki boşalan ama doldurmaya tenezzül etmediğim bardağı bira şişesiyle değiştirirken homurdandı.
''Ne demiştik Busan'a gelirken?
Kendimizi unutana kadar içecek ve dağıtacağız.
İki günlük tatilini burnundan mı getireceksin?''

Derin bir nefes verip şişeyi kavrarken aslında dediği gibi sarhoş olma niyetim yoktu.
İçince unutanlardan değil, daha da çok derine dalanlardandım.
Bunu beş gün önce Jimin hyung ile yaptığımız ikili ev partisinde yeteri kadar anlamıştım.

"Hyung, üstüne gitmesek mi?"
Jimin hyung da oturduğumuz ikili koltuğun köşesine sıkışıp elimdeki bira şişesini aldı ve sanki kendisi içiyormuş gibi yaparken
aslında beni uyardı.
Jin hyungun dikkatini üzerimden çekince onunla uğraşmaya başladı.
Ben ise düşünmeye devam ettim.

Hyejeong gideli ne kadar olmuştu?
Bana sanki bir ömür gibi geliyordu;
doğduktan aylar sonra vücudu kendine yetemeyen,
hayatın acımasızlığına karşı savaşamayan
ve ilgisiz kalan küçük bir bebeğin ömrü gibi...
İletişimimiz yok diyemezdim, aradaki saat farkı bizi yıldırmıyor, sık sık birbirimizi arıyor ve mesajlaşıyorduk.
İyi idare ediyordum, dayanıyordum.
Ya da dayandığımı sanıyordum.

Beş gün öncesine kadar...

Tamamiyle içkinin kontrolü altına girmiş, mantık ile kalbin eşit olarak hükmettiği zihnimde birinin daha ağır basmasına izin vererek Hyejeong'u aramış, uyuduğunu anlayınca ise yılmamış ve uzun bir mesaj atmıştım.

Son cümlesi, ''Ben artık seni özlemekten yoruldum.'' ile biten...

Kendime geldiğimde ise artık çok geçti.
Hyejeong mesajımı okumuş ama bir cevap yazmamıştı, daha sonra aramadığı gibi...
Onu kırdığımın farkındaydım.
Giderken bütün belirsizliğine rağmen bana geleceğini söylemiş
ve beni vurulduğum yerde bırakmamıştı.
Bense sanki o orada büyük bir savaş vermiyor, üstüne üstlük bunları benimle paylaşmıyormuş gibi işleri daha da zorlaştırarak onu üzmüştüm.

''Şimdi geçireceğim ensene bir tane!
Yine ne düşünüyorsun?''
Jin hyungun enseme vurmak için kaldırdığı eli, Jimin hyung tarafından tutulduğunda koltuğun -ve benim- arkasında verdikleri itişme ile aralarında sıkıştım.
Yani... bir tane geçirse daha az zarar görürdüm sanırım.

ın la 'kesh | JungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin