anlamam nedenini, üzmüşler bebeğimi. ah...

1.2K 83 119
                                    

•••

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

•••

26 Şubat
16:32

''Sence hangisini almalıyım?''

Soğuk hava ile tenimin ilişkisini çabucak kesmek için kendimi hızla kafenin içine atmam, Changmi'nin sorusunu yanıtsız bırakmama neden olmuştu. Ani sıcak havayla buharlaşan gözlüğümü burnumun ucuna indirdim. Arkamdan homurdandığını duysam da, tatlı krema ve kahve çekirdeğinin acısıyla harmanlanmış koku burnuma hafif hafif dokunmaya başlayınca istemsiz dudaklarım kıvrılmasına engel olamadım. Saatlerdir çeşit çeşit mağaza gezmiş olmanın verdiği bıkkınlık bir anlığına üstümden kalkmış ve dizlerimdeki sızı dinmişti sanki.

Garip bir şekilde heyecanlandığımı hissettim. Kızların kenarda kalmış boş bir masaya yönelmesiyle peşlerinden giderken bir yandan da dilimi dudaklarımın üzerinde gezdiriyor, tarçınlı kurabiyenin yanına ne tür aromalı kahve eşlik etse iyi olur diye düşünüyordum. Böyle küçük şeylerle hala mutlu olabildiğime inanamıyordum bazen...

Ben hala etrafa bakıp mekanı incelerken çoktan yerleşmiş olan Shuhyo, ''Hmm,''diyerek yanağına elini yaslayıp ne olduğunu bile unuttuğum soruya cevap vermek için düşündü. Gerçekten hala enerjileri olmasına hayret ediyordum, çünkü ben alışveriş boyunca ikisinin kararsızlığı karşısında düşünme yetimi kaybederek bir süre sonra akışına bırakmıştım.
Kesinlikle onları geçiştirmiyor ama kendimi de ekstra bir bıkkınlığa sürüklemiyordum.

''Kırmızılı olan sana daha iyi uyar ama siyahın da asaleti var. Karar veremedim, Changmi.''

Changmi turuncu saçlarını geriye atıp dudaklarını büzdüğünde, aldığı cevaptan tatmin olmadığını belli edercesine odağını bana çevirdi. Burnunun ucu soğuktan hafif kızarmış ve rimelinin bir kısmı göz altına akmıştı. Söyleyip söylememekte kararsız kaldım. Ne tepki vereceğini tahmin edebilecek kadar yakın hissetmiyordum. Ama o biraz önce mağazada gördüğümüz ayakkabının online satış sitesinde bulduğu resimleri göstermek için telefonunu bana uzattı.
Seçimime güveniyordu.
''Sence Hyejung?''

Tam hazırladığım net cevabı verecekken refleks ile,''Hyejeong,''dedim, hatasını düzeltmek adına. Anlamadığını belli edercesine suratıma baktığında ise iç çekerek uzatmamaya karar verip gülümsedim. ''İsmim yani, ama önemli değil. Bence kırmızılı olan daha güzel, aldığın siyah elbisenin altında taş detaylarıyla özellikle dikkat çeker.''

Gözleri karar vermenin canlılığıyla parlarken, adımı doğru söyleyememesinin sebebi olarak da yeni tanıştığımızı ve 'Jeong' kelimesinin telaffuzunun 'Jung' ile benzediği bahanesini önüme sunmuştu.
Aslında yeni tanışmıyorduk; yeni takılıyorduk.
Sonuçta kampüs değil, sadece bölüm değiştirmiştim ve hazırlıkta da aynı sınıftaydık. Shuhyo ile de aynı lisede okumuştuk, okulun en sosyal kızlarından biriydi ve her şeyden haberi vardı.

ın la 'kesh | JungkookWhere stories live. Discover now