[Senden çok hoşlanıyorum]

Comincia dall'inizio
                                    

"Bir şey mi yaptım?"

Dilim tutulmuştu. Kedi gibi sırnaştığım ama beni kabul etmeyen adam, kendi hür iradesiyle bana sarılıyordu. Bu da yetmiyormuş gibi burnunu enseme sürtüyordu.

"Kafamı karıştırıyorsun. Lütfen bipolar olduğunu söyle. En azından hasta bir pislik olduğun gerçeğini kabullenebilirim"

"Vazgeçmen beni cezbetmiş olmalı. Çünkü ne yaptığımı ben de bilmiyorum"

"O zaman kes şunu" dediğim anda bedenini anında bedenimden uzaklaştırmış, yere bakarak ensesini kaşımaya başlamıştı.

Anlayamadığım davranışlarına daha fazla katlanamayacağımdan banyodan çıkmıştım. Havlumun ucuyla kısa saçlarımı kurulayarak dolabımın önüne gelmiş, çekmeceden iç çamaşırı, şort ve tişört çıkarmıştım.

Kıyafetleri giymeye başladığım sırada Jungkook banyodan çıkmıştı ve yanımdan geçerken kalçama bütün organlarından topladığı güçle yapıştırmıştı.

"Oha! Popom koptu! Salak herif!"

"Çok güzeldi, dayanamadım" diye bağırmıştı kapıdan çıkarken. Birkaç saniye sonra koridorda kahkahası yankılanmıştı.

•••

Boyaları teker teker palete sıkmış, fırçamı beyaz renge daldırıp tuvali boyamaya başlamıştım. Kulaklıklarım takılı, en sevdiğim şarkılardan biri çalıyordu. Fırça darbelerim bile müziğin ritmine göre hareket ediyordu ve bu bana keyif veriyordu.

Yaklaşık iki saattir odamdan hiç çıkmamıştım. Sadece öğle yemeği için aşağıya inmiştim. Jungkook'un yanına gitmemek için başka işlerle uğraşıyordum. Kafamı meşgul etmek şimdilik en işe yarayan çözümdü. Bir de çekmecemde duran tişörtü vardı. Kendimi kandırmak için arada o lanet kumaş parçasını kokluyordum.

İçim daralıyordu. Ellerim bacaklarım sıkıntıdan karıncalanıyordu ve ben odamın altını üstüne getirmemek için kendimle savaş veriyordum. Yokluğunda iki saati bile zar zor geçirmiştim. Şimdi emindim, ben bu adamdan ciddi anlamda çok hoşlanıyordum.

Tamamen beyaza boyadığım tuvalin kurumasını beklerken fırçayı ve paleti yanımdaki küçük, boya malzemelerinin bulunduğu masaya bırakmış, kendimi sırt üstü yatağa atmıştım.

Yanıma da gelmemişti hiç. Ona kırılmaya hakkım bile yokken, ufacık sebeplerden en çok ona kırılıyordum. Başkası söylediğinde sadece gülüp geçtiğim, kafama takmadığım gerçekleri, o söyleyince yerle bir oluyordum. Eskiden karşıma çıkan her adamla yatabilecek kadar arsızken, şimdi ondan başkasına bırak dokunmayı, o gözle bakmak bile midemi bulandırıyordu. Sadece onun olmak istiyordum. Onun sürtüğü olmak istiyordum.

"Ne düşünüyorsun minik kuş?" sesini duyduğum anda dünyam tersine dönmüştü. Heyecanım karnımdaki kıpırtılarla kendini belli ediyordu.

"Seni"

"Odam, odanın çaprazında ve iki adımlık yeri gelmek yerine beni düşünmeyi mi tercih ediyorsun?"

"Beni yanında istemiyorsun"

"Seni yanımda istemesem şu anda yanında olmazdım"

Yatağıma oturduğunda bedenim sarsılmıştı. Gözlerimi sıkıca kapatmış, ellerimle yüzümü ovmuştum.

"Seni anlayamıyorum. Benimle yatmıyorsun ama beni öpüyorsun. Başkasıyla yatmak için gece kulüplerine gidiyorsun, ben yatmak istediğimde adamı öldüresiye dövüyorsun. Aedan seni sevgilim sandı diye dün akşam bir ağzıma sıçmadığın kaldı. Ne yapmaya çalışıyorsun Jungkook?"

Ellerimi yüzümden indirmiş, başımı ona çevirmiştim. Gülüşü yavaş yavaş yok olmuştu.

"Kendimle çelişiyorum" demişti kısık sesle. "Beni etkiliyorsun, hem de çok etkiliyorsun. Sana dokunuyorum ama yapmamam gerektiği aklıma geliyor, kendimi geri çekmek zorunda kalıyorum. Beni anlamıyorsun çünkü bilmiyorsun, söyleyemiyorum da... İnan bana gerçeği bir bilsen neden dokundun, neden öptün beni? diye kızarsın bana"

Kaşları hüzünle çatılmıştı. Ardı ardına kurduğu cümleler ve gizlediği şeyler beynimi çorbaya çevirmişti. Oyuncu gibi durmuyordu. Gerçekten üzgün gibiydi.

"Evet dün akşam kötü davrandım sana ama aslında niyetim kötü değildi. Kızgındım çünkü sevgilin olmak istiyorum ama yapamam"

Sevgilin olmak istiyorum. Sevgilin olmak istiyorum. Sevgilin olmak istiyorum. Beynimde yankılanan tek cümle buydu. Benim için önemli olan tek cümle. Duyduğum anda kalbimi tekleten, nefesimi kesen tek cümle.

"Benden hoşlanıyor musun?" hala yatakta sırt üstü yatıyordum ve ağlamak üzere olduğumdan sesim titriyordu. Jungkook oturduğu yerden kalkar gibi olmuş, kollarını başımın iki yanına koyarak yüzünü yüzüme yaklaştırmıştı. Başlarımız tersti ve burnu burnuma değene kadar eğilmişti. Burnu benimkine sürtündüğü anda titreyerek kapanmıştı gözlerim. Dudaklarını hafifçe dudaklarıma bastırıp öpmüş, geri çekilip bu sefer de dudaklarıma dokundurmuştu burnunu.

"Senden çok hoşlanıyorum"

•••

Lomonosov moscow state

Oops! Questa immagine non segue le nostre linee guida sui contenuti. Per continuare la pubblicazione, provare a rimuoverlo o caricare un altro.

Lomonosov moscow state












Cute Bitch •taekook•Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora