- 16 -

9K 433 719
                                    


Aynıydı; deri kokusu,limon esanslı cila ve koyu renk ahşap... Her şey çok şehvetliydi.

Adrenalin,şehvet ve özlemle karışmıştı.

Louis'nin duruşu tamamen değişmiş,daha sert ve acımasız bir hal almıştı. Bana bakarken gözleri yakıcıydı.

Her kelimesi ağır ve ölçülü olarak "By odadayken,tamamen benimsin." dedi. "Sana uygun gördüğüm şekilde davranabilirim. Anladın mı beni?"

"Evet."

"Evet,ne?"

"Evet,efendim."

"İyi. Şimdi ayakkabılarını çıkar."

Yutkundum.

Korkuyor muydum?

Belki,biraz. Neyden korktuğum konusunda bir fikrim yoktu.

"Senden bir şey istediğimde tereddüt etmeden yapacaksın. Şimdi seni soyacağım." deyip bana yaklaştı. Önce ceketimi çıkardı daha sonra mavi gömleğimin düğmelerini çözdü. Pantolonumu da çıkarınca sadece baksırımla kalmıştım.

"Senden bu odaya gelmeni istediğimde üzerinde sadece bu kıyafetin olacak. Sadece baksırın. Anlıyor musun?"

"Evet,efendim."

"Aferin sana" deyip küçümser biçimde güldü. "Sana buraya gelmeni söylediğimde,şurada diz çökeceksin." kapının yanını işaret etti. "Şimdi dediğimi yap."

Emrettiği gibi yaptım.

"Yere bak" diye emretti,yeniden. Saçlarımdan tutup başımı kaldırdı. "Bu pozisyonu aklında tutacak mısın,Harold?"

"Evet,Efendim."

"İyi burada kal. Sakın kıpırdama."

Gitti. Ne kadar bekleyecektim? Düşünceler beynime süzülürken kendime lanet ettim. Ben ne yapıyordum? Ben bu muydum? Burada diz çöken Harry,gerçek Harry miydi? Çıkıp gitmeyi düşündüm ama yapacağı hiçbir şey onsuzluktan daha çok acıtamazdı beni. O yüzden aynı pozisyonda kaldım. Biraz sonra odaya girdi. Pantolonu değişmişti. Daha eski,daha yıpranmış,daha çok yıkanmış bir pantolon vardı.

"Ayağa kalk,Harold."

Kafamı kaldırmadan ayağa kalktım.

"Bana bakabilirsin."

Gozlerimi yavaş yavaş yukarı kaldırdım. Yarıçıplak görüntüsünü içime çektim. Gözlerine baktığımda alev fışkırıyordu. Açık maviler kopkoyu bir ton alırken biraz daha korktum.

"Şimdi seni zincirleyecegim,Harold. Bana sağ elini ver."

Dediğini yapıp sağ elimi ona uzattım. Avucumu yukarı çevirdi ve ben daha ne olduğunu anlamadan,sağ elinde varlığını fark etmedigim binici kamçısıyla avucuma vurdu. O kadar hızlı olup bitmişti ki,anlayamadım bile. Daha şaşırtıcı olan şey ise canımın acımamasıydı.

"Kendini nasıl hissediyorsun?"

Gözlerine baktım,konuşamadım.

"Bana cevap ver,Harold."

"Tamam"

"Canın yandı mı?"

"Hayır."

"acımayacak. Anladın mı?"

"Evet."

"Evet,ne?"

Fifty Shades of Tomlinson || LarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin