ELVEDA CÜNEYT

13K 824 49
                                    

Arkasını döndü, yüreğine usul usul çöken kederle kapıya doğru bir kaç adım atmıştı ki duraksadı. Yaşanan onca şeyden sonra en azından veda etmeliyim diye düşünerek tekrar kadına döndü. Yavaş ve güvensiz adımlarla kadına doğru yaklaşırken göğsünde sıkışma hissi belirmişti, nefes almakta güçlük çekerken kadının baş ucuna kadar geldi. Titreyen elini kadının yüzüne kadar getirdi, dokunmak istedi fakat buna cesareti yoktu. Hızlıca elini çekerek avucunu sıktı, bir şeyler söylecek gibi oldu fakat bunu başaramadı. Gözlerini kapatarak yutkundu, yüzünde acı bir ifade vardı, sanki ayak serçe parmağını sehpanın köşesine çarpmıştı. Gözlerini açarak, derin bir nefes aldıktan sonra, yüzünde mevcudiyetini tüm gece koruyan kaybediş ifadesiyle kadına mahcup bakışlar savuruyordu.

"Anlaşılmamaktan korkuyorum fakat bir gün beni anlayacağını biliyorum."

Sesi belli belirsiz çıkmıştı, derin uykuda olan kadın zaten onu duyamazdı. Sözünü bitirir bitirmez hızlıca arkasını dönerek odadan çıktı, bir an için odadan hiç çıkamayacağını düşünmüştü. Hızlı adımlarla tökezleyerek merdivenlerden aşağıya indiğinde Nörogram ile karşı karşıya kaldı. Ellerini yumruk yapmış, öfkeyle makinaya bakarken gözüne büyük masanın kenarında bulunan sandalye ilişti. Koşarak sandalyeyi aldığı gibi makineye vurmaya başladı, sandalye parçalara ayrılırken makinanın üzerindeki sensörler yanıp sönüyor, gövdesi eğilip bükülüyordu fakat makina yerli yerinde durmaya devam ediyordu. Sandalyenin ahşap parçaları etrafa dağılmıştı dağılmasına ama öfkesi hala dinmemişti. Hemen yanında duran sedyenin kolluklarından bir tanesini kırarak makinaya vurmaya başladı. Bir kaç defa vurduktan sonra makinanın elektrik devreleri hasar görmüş tüm ışıkları kapanmıştı. Gövdesi ağır hasar almış, bir çok yeri içeriye doğru eğilmişti. Bir kaç adım geriye çekildi, makina bozulmuş olmasına rağmen öfkesi dinmemiş, aksine makinanın hala yerinde duruyor olması sinirini bozuyordu. Başını yüksek tavana çevirdi, gözlerini kapatıp derin bir nefes alarak makinaya doğru koşmaya başladı. Makinanın yanına geldiğinde sağ omzuyla var gücüyle vurdu, makina ile birlikte kendini yerde bulmuştu. Makinanın üzerine yatarak tavana bakmaya başladı, hala öfkesi dinmemişti. İçten içe oda biliyordu, yaşananların sebebi bir makina olamazdı. İnsanlardı nihayetinde onlara bu kötülükleri yapan, hatta onun katil olmasına dahi sebeb olan, makina değil. Gözlerini açıp kapattığında zihnindeki makinayı parçalama düşüncesinin ne kadar aptalca olacağını anladı. Dürtülerine uymadığı için mutlu olmuş değildi ama aptallık da yapmamıştı.

Bundan sonra ne yapacağı ile ilgili hiç bir fikri yoktu, çıkışa doğru yürümeye başladı. Attığı her adımda Dora'yı düşüyordu, kadın haklı çıkmıştı daha ilk tanıştıkları gün ona ne kadar korkak ve işe yaramaz birisi olduğu söylemişti.

"Sen aptal bir seks kölesisin, tek bildiğin sarhoş olana kadar içmek ve iri göğüsleri olan kadınlarla yatmak. Sen iğrenç bir adamsın Cüneyt!"

***********

Görkemli binadan içeriye adım attığında onu kahya karşıladı, her zaman olduğu gibi siyah smokin üzerindeydi. Ütüsü muazzam derecede iyi olan smokinle birlikte gülümseyerek, Cüneyt'i karşıladı.

"Hoş geldiniz beyefendi."

Tüm olan bitene anlam verememişti. Dürtülerine boyun eğerek Nörogram makinasına kendini bağlamıştı. Kendi zihni, kendi rüyasıydı bu bina ve Kahya Dora'nın zihin dünyasının öğeleriydi. Zihnindeki karmaşa ile boğuşurken Kahya konuşmaya başladı.

"Merak buyurmayın beyefendi, bu sizin zihniniz beni buraya siz getirdiniz."

Bina ve Kahya'nın birer yansıma olduğunu anlamıştı, aslında bu durum Dora'nın Cüneyt üzerindeki etkisinin ne denli büyük olduğunu anlatmaya yetiyordu. Asansöre doğru yürürken üzerinde bir takım elbise olduğunu fark ederek kıyafetlerini çıkarmaya başladı.

Magnum Opus +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin