Başımı salladım. Yanımdan ayrıldı. Ezan okundu, namazımızı kıldık. Dualar edildi ve bugünün sabahı da bitmiş oldu. Zamanın su gibi akıp gitmesi gerçekten şaşırmama neden oluyordu. Öğle vakti olmadan benim bıcırlarım camiiye koşarak girmeye başlamışlardı bile. Kurs saati geldiğini anlamıştım. Kolumdaki saate baktım ve öyleydi. Herkesi saydım ve tamdık. Derse başlamalıydım bir an önce. Yaptıklarımı süpriz bir anda dağıtacaktım.

-Selamun Aleyküm canlar!

-Aleyküm Selam hocam!

Diye bağırdılar. Sesinize kurban olayım. Elifbalarını açtılar. Rahlelerini önlerinde üstünde elifbaları açık bana bakan gözler parlayarak bakıyordu. Harflerin seslerini ben ilk diyorum sonrada onlar. Bu mutluluğu küçükken bile tadmamıştım. İçimdeki kıpırtı her şeye değerdi.

Onlarla geçen vakitin hızını anlamaz oluyordum. Ve öyle oldu. Hızla geçti. Birazdan sohbet başlayacaktı. Kur'an okuyacaktım. Sohbetin başlamasını herkesin kapıdan birer birer girmesini gördüğümde anladım. Onlarla saatime bakmıyordum ki. Bu anlar mutlu saniyelerimdi. Son olarak yaptığım şeyleri poşetten çıkardım. Hepsinin ağzı açık şaşırmış şekilde bakıyordu. Gözleri faltaşı gibiydi. Hepsine dağıttım. Çoşkuyla gülerken ben de farkında olmadan gülüyordum. Neşe kaynağımdılar. Yolculamak için onların peşinden ben de kapıdan çıktım. Camiinin girişine engel olmamak için biraz kapıdan uzaklaştım. Arkalarından el sallıyor güle güle diye bağırıyordum. Allah'a emanet olun bıcırlarım!

Henüz sohbetin başlamamasına dayanarak denize doğru ilerledim. Birazdan Kur'an okuyacağımdan dolayı heyecan kaplıyordu içimi. Denizi izlemek iyi geliyordu. Sıkılmıyordum hiç. Fazla bekletmemek adına ilerledim camiiye. Kapıya doğru yürürken farkına varmadan yanımdan biri beni teğet geçti. Şalından kadın olduğunu anlamıştım. Zemine çarpan ses dikkatimi çekti. İlk hızla koşan kadına sonra da yere bakındım. Ses nerede geldi? Bakınırken yerdeki şeker gibi tesbihi gördüm. Elime aldım. Galiba yanımdan geçen kadınındı. Ona baktım. Hızla ilerliyordu. Yetişmem imkansızdı. Cebime sıkıştırdım tesbihi. Sonra içeri girdim. Kelimelerle tarif edilemez o duyguyu yaşamak... Muhteşemdi...

Önümdeki mikrofonu kontrol ettim. Rahleyi sabitleyip başımdaki takkeyi düzelttim. Son olarak suyumu içip dudaklarımı araladım. Euzu besmelemi çekip hatmime devam ettin. Zevkle, neşeyle, yüreğimle, gönlüme yerleşen Yaradanın aşkıyla...

Okumuş bitmişti. Kapağını kapatıp üç kere öpüp başıma koydum. Göğsüme bastırdım. Cennet hissi veriyordu sanki.

《《《

Ertesi günü olmuş, algılamakta zorlandığım çabuk geçen saniyeler. Kursum bitmiş sohbet başlıyordu. Yerimi almış herkesin sessiz olmasını bekledim. Hazırdım. Başladım okumaya. Allah'ın ilk emriyle. Gözlerim kapalı hissederek okumaya çalışıyordum. Okuduğum surenin ne anlattığını biliyordum. Gözlerimde canlanmasını ve o zamanlarda sanki ben de varmışçasına anlamaya çalışıyordum. Gözümdeki hissiyat değişmeye başlayınca yukarı doğru gözlerimi açıp baktım. Karartı görmüştüm. Endişeyle baktım. Sonra devam ettim.

Okumam bitmiş sohbete geçerlerken kapıdan yine hızla çıkan kadını gördüm. Acaba o muydu?

Yatsıdan sonra camiide biraz kalmayı düşünmüştüm. Ömer Abime beni beklememesini eve gitmesini söylemiştim. O da gitti ve beb camiide ışıkları kapalı hafif lambanın aydınlığı ile duruyordum. Elimde hapisteki Kur'anımla duruyordum. Kendime bazen böyle sorguya çekerdim. Yanlışlarımı düzeltmek amacıyla. Aniden aklıma gelenle elim cebime gitti. Aldığım tesbihe baktım. Renginden dolayı yemek istiyordum. Şeker gibiydi. Kendimce güldüm. Tam o sırada küçük lambanın sönmesiyle panikledim. Ne yapacağımı bilemeyip yerimden korkarcasına kalktım. Ömer Abim lazım olacakları bana detaylıca yerlerini göstermişti. Sokağın camdan içeri sızan ışıkla ilerledim. Az da olsa önümü görmemi sağlıyordu. Mumun olduğunu bildiğim çekmeceye ilerlerken hareketlik hissettim. Korkuyordum. Evet koca adamdım. Yaşım olmuş yirmi sekiz ama korkuyordum. Küçüklükten kalma olsa gerek. Babam ceza verirdi bazen. Annem her ne kadar izin vermese de. Ondan beridir korkum vardı karanlığa, tek başıma.

Hızlı harekerlerle elimi çekmeceye uzatıp mumu aldım. Yanındaki kibrit kutusunu da alıp yaktım mumu. Yanan mumla kapıya ilerlerken bacaklarım titriyordum. Kalbim ise kulaklarımda atıyordu. Kapıya yaklaştım. Elimi uzatırken kapını açılmasıyla birlikte yerimde zıplayıp arkaya doğru sendeledim. Mumun hafif elimi yakmasıyla bağırdım. Nefes nefeseyken yüzünü tamamını görmediğim ama kız olduğunu farkettiğim kişiye baktım. Korku ile bakıyordum. O da öyle. İkimizin korkusu birbirimizden çoktu. Biraz da olsa sakinleyip baktım ona. Kimdi neden buradan bir sürü sorarken içimden kız arkasını dönüp hızla gitti. Koşuyordu. Bu kız o kızdı. Nedendi? Arkasından koştum. Yetişemeyeceğimi biliyordum. Durdum yerimde ona baktım uzaktan. Arkasından Neden! Diye bağırdım. Duymamıştı. Elimin acısıyla baktım. Elim yanmıştı. Bu kız kimdi? Ne işi vardı bu saatte? Beni hem korkuttu hem de yaktı. Sinirle yerimde kıpırdadım. Camiiye korku ile girdim. Çantamı alıp kilitledim. Bu saatten sonra böyle vakitlerde camiide olmayacağım. Resmen korku filmi gibi günler yaşıyordum. Yalan demiyorum resmen koşarak eve ilerledim. Yakınlığından yararlandım. Ömer Abim evin kapısının anahtarının aynısından bana da yaptırmıştı. Elim titriyordu. Korkudan anahtarı yerine sokamıyordum. Elimdeki çanta yere düştü umursamadan anahtarı soktum ve çevirdim. Çantayı aldım ve eve resmen kaçarcasına girdim. Hızlıca peşimden kapattım kapıyı. Kapıya yaslandım soluklanmak için. Kesik nefeslerim zorluyordu. Çantamı yere fırlattım. İçeri girdim. Bedenim titriyordu. Ne korkunç kız böyle!

Sadece koridorun ışığı yanıktı. Yürüyecekken odanın ışığı yandı ve Ömer Abi çıktı odadan. Yine korkudan yerimde zıplarken o da endişeliydi. Herkes korkunç geliyordu.

-Oğlum ne oldu? Neden terler içindesin?

-Biraz koşu yaptım Ömer Abi.

Uydurma bir şey söylemeliydim. En mantıklısı bu.

-Tamam Hafız Mazhar hadi geç odana! Yarın erken kalkacağız!

Nedeni neydi erken kalkmanın?

-Neden Ömer Abi?

-Yarın cuma oğlum. Unuttun mu? Erkenden gitmemiz lazım.

-Aaa! Pardon abim. Unutuverdim.

Günleri unutmuş, korkak bir adam olup çıkmıştım. Odaya geçip kıyafetimi değiştirmeden yatağa attım kendimi. Elime gitti gözlerim. Yanık izi hiç geçmeyecekti.

Uykumun bastırdığı hem de korkumun uyku getirdiği gözlerim yavaşça kapandı. Bu kader denilen şey, ne güzel şeydi... Herkesin kendine özel alın yazısı. 'Bilmezler mi kendi nasibi kimseye verilmez?'

《《《

Selamun Aleyküm!
İlerliyorum hızla. İnşaallah beğeniyorsunuzdur. Düşüncelerinizi ve yorumlarınızı bekliyorum.
Desteklerinizi bekliyorum.
Hoş ile kalın💕 ALLAH İLE KALIN!








HAPİSWhere stories live. Discover now