Bar2: İlkokul seviyesinde de değil aq

Tam cevap yazacaktım ki sol üstte kırmızı ışık yanıp sönmeye başladı, çok geçmeden kendi telefonum da kapandı. Bir süre tarlası yanmış köylü gibi acıklı gözlerle telefonumun başında durup önümdeki siyah ekrana baktım. O da kapanınca odadaki bütün ışık kaynağı çekilmişti. Küçükken karanlıktan çok korktuğum için gece çişim geldiğinde tuvalete gitmez, pencereyi açıp aşağıdaki çalılıklara çömdürürdüm. O zamanlar dedem de bizimle yaşardı, ve evin yanındaki çalılıkları biçtiği bir gece yine çişimin gelmesiyle fark etmeden adamın üstüne işemiştim.

Galiba bu yüzden bana karşı bu kadar asabiydi.

En iyisi insan içine karışmak düşüncesiyle yatağımdan kalkıp karanlıkta yönümü bulmaya çalıştım. Odada üstünkörü ilerlemeye başlarken iki kere dolap burnuma çarptı. Üçüncü denemede kapıyı tutturmuş ve en az geleceğim kadar karanlık olan koridora adım atabilmiştim.

Ama salonun yönünü bulmadan önce Anıl'a uğrayıp onu almam gerekiyordu, çünkü kesin  tek başına evde kaybolurdu. "Aşk böceğim ses ver nerdesin?!" diye bağırdım istikametimi oraya çevirmeden önce.

"Arkandayım arkanda." diye müstehcen bir yanıt geldi.

"Tamam bu kesin Anıl." diyerek sevdiceğimin odasına doğru ilerledim. Kapıyı korku filmlerindeki ses efekti gibi gıcırdayarak aralarken yine de emin olmak için sormadan edememiştim. "Orda mısın?"

"Değilim Anılcan." dedi. "Git bak bakalım salonda mıyım."

"Aa tamam." Bir an boş bulunarak dediğini yapmak üzere kapıyı geri kapattım, sonra IQ seviyemin ani bir şekilde yükselmesiyle tekrar ona döndüm. "Oğluşum gel hadi, elini ver de  seni aşağı indireyim."

"Bugün elini veren yarın..."

"Lütfen ahlaki usullere uygun davranalım." dedim ona kınayıcı bakışlarımdan atarak. Aslında bana dirty konuşması çok hoşuma gidiyordu ama şu an konumuz bu değildi. "Tamamen anne şefkatiyle yaklaşıyorum şu an sana."

"Yaklaşma bence. Sonra dün annemin boynunu emiklediğim falan aklıma geliyor, kendimden utanıyorum."

"Ben duruma göre mod değiştirebiliyorum, sen rahat ol." dedim beraber koridora çıkarken. "Gerekirse baban olurum, gerekirse annen, gerekirse fakbadin."

"Bir de adam olsan keşke."

"Dilin fazla uzamış. O dili ısırırım."

"Koparırım değil miydi o?"

"Kendime uyarladım." dedim daha yeni bandajlanmış elini tutarken. Nasılsa bu karanlıkta kimse bizi göremezdi. Anıl'ı bir süre peşimde çekiştirdim, ama iki kez banyoya girip bir kez de kendimizi depoda bulduktan sonra hala alt kat merdivenlerine ulaşamamıştık.

"Anılcan, sırf meraktan soruyorum. Yıllardır yaşadığın bir evde nasıl kaybolabiliyorsun?"

"O da bir şey mi ben senin gözlerinde kaybolmuşum."

"Evet şimdi 2-B sınıfından Anıl Sayer arkadaşımız, 'yürü bre ehli deve endamını göreyim, sensiz geçen gecelerin ecdadını sikeyim' adlı şiirini okuyacak."

Ben "Arkadaş deme lazım olur." diye mırıldandığım sırada bana öyle bir bakış attı ki karanlığa rağmen bu bakışın bana girdiğini hissedebildim. "En iyisi aşağı inmeden önce bir yerlerden mum bulalım."

Genellikle süpürgelik olarak kullandığımız dolaba geldiğimizde Anıl bıkkın bir şekilde duvara yaslandı. Ben de karanlığa gözlerimin alıştığı kadarıyla çekmeceleri kurcalamaya başladım. Ama aslında fırsattan istifade başka şeyleri kurcalıyordum.

adaş • bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin