26

59.4K 4.7K 4.1K
                                    

Hala üstümden atamadığım hastalığın son demlerini peçeteme gürültüyle sümkürürken göl kenarındaki iskelede oturmuş, önümdeki durgun suyu izliyordum. Doğa aşığı insanlardan olduğumdan değildi, telefon burda çekiyordu sadece.

Whatsapp'ı yenileyip yenileyip duruyordum ama Anıl'a son yazdıklarımdan sonra ısrarla cevap gelmemişti.

Anıl: Bok gibi hissediyorum

Anıl: Çok kötü biriymişim gibi

İletilmedi

Anıl: Ne olduğunu sormayacak mısın

İletilmedi

Sanki neler olduğunu biliyor, o da bana tavır alıyordu. Ama bu imkansızdı tabii. Mutlaka canı başka bir şeye sıkılmıştı, belki de en sonki küfür olayından beri hala bana kırgındı. Telefonu yanıma bırakıp sıkıntıyla iç geçirdim. İlerideki çiftlik evinin verandasında, elinde valizlerle gitmeye hazırlanan Abuzettin'i vazgeçirmeye çalışan bizimkilerin seslerini duyabiliyordum. Duru o giderse kendinin de gideceğini söylemişti, o yüzden Cemal bir taraftan da kızı ikna etmek için dil döküyordu. Dün gece parti dağıldığından beri benimle bir kere bile konuşmamış, hatta yüzüme dahi bakmamıştı.

Nefret edilenler listesinde top 10'daydım.

Kucağımda Abuzettin'in mavi ambalajlı hediye paketi vardı. Açmamayı daha fazla erteleyemeyeceğimi anlayınca paketi tek hamlede yırttım.

Bana bir kutu fıstıklı baklava almıştı. Üstündeki notta da "iyi ki doğdun ama doğmasan daha mutlu olurdum" yazıyordu. Gülümsedim. Bu çocuk tam olarak günlük mood'umdu.

Pastadan sonra midem çalkalanıyordu ama tatlı krizine girme riskime rağmen yine de kendimi zorlayarak yemeye çalıştım. Çünkü suçluluk hissinden bedenim kendi kendini imha etmek üzereydi. Baklavadan aldığım ilk dilimde, midesi ucuz mal kaldırmayan bir sosyete bebesi olduğumdan bayatlamış baklavayı anında kustum.

Elimle ağzımı sildim ve kusmuğuma baktım. Bir delilik anıyla, avcumu açıp onu zorla ağzıma geri dolduracak oldum ama neyse ki mantıklı bir tarafım duruma uyandı ve bana ne yaptığımı sorgulattı. "Yeşilçam filmlerindeki günahkar karakter tiplemelerine döndün iyice, kendine gel Anıl." Baklava kutusunu yanıma geri bırakırken bir gözüm telefondaydı.

"Of, tam bir pezevenk evladıyım ben ya." şeklinde bir öz eleştiride bulundum. "Niye yaptım ki böyle bir kahpeliği? Gerçekten bipolarım galiba, doktor raporu almam lazım." Kendimi içkiye vurur gibi zorla bir baklava daha yutarken boğulmak üzereydim. "Konuşacak biri de kalmadı, kendi kendime muhabbet ediyorum bak."

Göldeki yansımamdan saçlarımı düzeltip kendime göz kırptım. Yanaklarım baklavadan dolayı sincap gibi şişmiş, ağzımdan salyalar akıyordu. "Selam yakışıklı, ne kadar da yıkıksın bugün..." Biraz sonra umutlu yüz ifadem yer çekimiyle düşmüş, bakışlarım eski baygın haline dönmüştü. "Bu tipe iltifat edesim de gelmiyor ki anasını satayım."

Birinin benim yerime bana iltifat etmesi lazımdı. O yüzden Instagram'da fotoğraf paylaştım. Sadece beş dakika içinde beğeniler ve adresimi soran yorumlar yağmaya başladı. Yorum atan kızların profiline göz gezdirirken yine de mutsuzdum. Playboy da değildim ki kafamı dağıtacak birini bulayım...

"Sahi lan, ben niye playboy değilim?" diye sordum kendi kendime. "Yaşıtlarım yılda üç yüz beş yüz kız götürüyor, ben hala Duru'da takıldım kaldım."

Bu düşünce kendimden işkillenmeme neden oldu. Abuzettin'in eşcinsel olduğunu söylediği anı hatırladım, Anıl da eşcinseldi. Bu aralar etrafımda ne kadar çok eşcinsel vardı. Onlardan bir şeyler kapmış olabilir miydim?

adaş • bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin