33 // ~Fire In My Heart..

2.7K 107 34
                                    

"Masumiyet seninle güzelleşiyor. Büyüleyici gülüşünle ışıldayan..."

~LENA GARCIA~

Yastığımda hoş kokusunun olmadığını fark ettiğimde, uyandım. Evet yerinde değildi.Sahiplenici göğsü,kaslı kolları ve korumacı tavırlarıyla yanımda olsa kendini belli ederdi zaten. Mükemmel gülümsemesini özlemiştim şimdiden...

Bu çocuk kimdi...Kimdi ki de beni 2 ay içinde kendine bağlayabilmişti.Hemde tüm yanlış davranışlarına rağmen...Siyah yatağının cibinliğini aralayıp doğruldum. Çıplak ayağım parke zemine değdiğinde ürpermiştim. Bu orman evi yanlızca onunla sıcak olmak zorunda mıydı ? Parmak uçlarımda ilerleyip, yatağın diğer tarafındaki yumuşak halıya bastığımda rahatlama hissi oldukça yüksekti. Hemen karşımda olan lavaboya girip yüzümü yıkadım. Altın başlıklı küvet eskisi kadar ürpertici gelmiyordu bana...Holdeki banyo kadar siyah olmasada, bu lavabo da boğuk renklerle tasarlanmış gibiydi.
Yüzümü yıkayıp,aynada kendime baktım.Berbat bir haldeydim, saçlarım kabarıktı ve tişörtümün boynunu biraz indirdiğimde,kızarıklıkları görebiliyordun. Boynumda öpücüklerinin izleri bir mühür gibi duruyordu.Gözlerimin altı zombi gibiydi ve aynalardan vuran akislerim, banyoda onlarca ben varmışım gibi duruyordu.
Bu çocuk ciddi bir şekilde aynaları seviyordu...Yada kendi aksini...
Eve girdiğimiz ilk dakikadan beri (koridorda dahil) evin her yerinde büyüklü küçüklü aynalar vardı. Odasındakileri hiç işe katmıyorum bile...
Oysa ben onun kadar özgüvenli biri olmamakla birlikte,aynaları sevmezdim...Tanrı aşkına kim her yerde kendi berbat yansımasını görmek isterdi ki...

Yüzümü çabucak yıkayıp, dolaplardaki saç bakım ürünlerine hızlı bir göz gezdirdim. Saçlarına ve kısaca her şeyine önem veriyordu anlaşılan.Bulduğum ilk tarakla saçlarımı fırçaladıktan sonra, erkeksi bir kokuya sahip, markalı jölelerinden bir tanesini açıp hafifçe elime sürdüm ve saçlarıma yedirdim.En azından kabarıklığı biraz olsun geçmişti ki hâlâ berbat görünüyordum. Hızla odaya dönüp dolabını açtım. Gömlek, tişört ve skinny jean bolluğu vardı. Boxer koleksiyonlarını ve eşofman takımlarını pas geçiyorum.
Üstünde "hard" yazandan tutun ki, süper kahramanlı olanlara kadar, (hatta pokemonlu bile) fazla sayıda boxerı vardı.
En üstteki Nirvana tişörtünü aldım, dünkü üstümü kirli sepetine attıktan sonra,harika kokusunun sarmalandığı tişörtü vücuduma geçirdim. Altına da bir eşofman altı giydikten sonra, komodindeki saç tokamı aldım ve salaş bir at kuyruğu yaptım.
Kokusu vücudumda yer yer beliriyordu ama bu bana yetmiyordu.
Hızlı adımlarla aşağı indim ve etrafa bakındım. Tahmin ettiğim gibi mutfakta bir şeyler yapıyordu. Altındaki kot pantolonun yanı sıra üstünde bir şey yoktu. Tanrım bu çocuk hiç üşümez miydi ?
Aralık kapıdan onu izlemekle meşgulken,yaptığı işe o kadar odaklanmıştı ki beni fark etmedi bile. Hafifçe sekerek, yanına yaklaştım ve kollarımı beline doladığımda kıpırdandı. Yüzünü ısıtan nefesleriyle işini bıraktı,bana döndü ve gözlerimin ta içine işleyen bir gülümseme bahşetti.

"Demek uyandın...Günaydın sevgilim." Diye fısıldadı usulca.
"Günaydın..." dedim çıplak vücudunda alev alacak gibi duran ellerimi kıpırdatırken.

Dudaklarıma minik bir öpücük bıraktı ve tepkimi süzer gibi hafifçe geri çekildi. Dudaklarımı onunkilere sertçe bastırdım, kollarımı vücudumu sararken karşılık verdi. Hafif adımlarla geriye gittim.Peşimden geldi. Sonunda sırtımı duvara yaslayacak kadar ilerlediğimde, onunla duvar arasında kalmıştım. Öpüşleri gittikçe derinleşirken,sağ eliyle boynumu kendine bastırıyordu. Vücudunun tüm hatlarını hissedebiliyordum. Nefesleri kesik kesik yüzüme çarparken,durduğunu fark ettim ve gözlerimi hafifçe araladım. Hoş ela gözleriyle yüz hatlarımı süzüyordu.

"Çok güzelsin..." diye mırıldandı.

"Senin kadar değil..." diye karşılık verdiğimde boğuk bir kahkaha belirdi dudaklarında...

MY SEXY HANDSOME | Z.M (FROZEN 1) #Wattys2016Onde as histórias ganham vida. Descobre agora