《Bölüm şarkısı: Neon Jungle- Louder bölüm başından sonuna kadar dinleyebilirsiniz》
(Multimedyada Emily)
"Sanırım her şey güzel olacak dediğinizde,size vuran şey hayatın kendisidir."
~ZAYN MALIK ~
Evet ben yapmıştım, öğrenci kayıt işleri bürosuna girip tam adını ve her şeyiyle bilgilerini öğrenmiştim.
Gerçekten hoş bir kızdı. Ve bu, anlık hevesin bir zaman sonra geçeceğini biliyordum. Bay Hudson'un da odasına girip kimsenin beni görmediğinden emin olduktan sonra o kağıt parçasını aradım.
Her sene olduğu gibi yeni gelenlerin eşlerle okulu gezmesi bir gelenek haline gelmişti. Ki Lena'nın bu okula geleceğini zaten uçakta duymuştum.Ne şans ama... Ve ona yaklaştığımda beni reddetmişti. İlk defa...
Lena bu yanıyla beni kendine çekmişti : İlk reddeden kız haliyle.
Ve beni reddetmenin cezasını fazlasıyla çekecekti.
Kamptaki her kızın zevkle yatağıma girmesi sıkıcı bir hal alsa da uğraşacak bir şey bulmuş olmam hoştu.
Evet bunu yaptım. Kamptaki kızların çoğunu becerdim. Bir ihtiyaç bu...Hepsi de basit ve bana hayranlıkla bakan sürtüklerdi işte. Ve ilk andan beri küçük Zayn'i harekete geçiren o kızdı. Lena. İsmi bile tenimde yankılanıyor, tüm kanımın pompalandığını hissedebiliyordum.
Burada 3.senem ve ilk defa bir kız bana böyle hissettiriyor. Onu ve aptal bakışlarını düşünürken, hemen sağımda bulunan kilitli çekmeceye baktım. Evet genelde önemli şeyler burada saklanırdı.
Ve kampta -okulda- bulunan her yerin anahtarı bende de olduğundan, kolaylıkla çekmeceyi açacak anahtarı buldum Anahtarlar müdür yardımcısı Mackenzie'nin bir hediyesiydi ve evet o da altımda inleyenler takımındandı...
Ve 'voila' anahtarı çevirip çekmeceyi açtığımda oradaydı işte. Kağıdı çıkarıp hemen bir göz gezdirdim. İlk defa böyle bir şey yapıyorum. Hemde bir kız için. Basit bir kız. Buna şehvetin sebep olduğundan eminim.
Kağıdın ortalarına doğru baktığımda ismini bulabildim. Ve lanet olası Percy Leastrange ile eşleştiğini gördüm. Benim yerime geçmeye çalışan ve bir o kadar da benden korkan ibnenin tekiydi. Bay Hudson'un laptopunu açıp şifreyi girdikten sonra hemen işe koyuldum. Diğer eşleşmeleri aynen yazarken, kendimi Lena'nın yanına yazdım, Louis'e de Lena'nın yanındaki çıtırı ayarlayacağıma söz vermiştim. Şükür ki öğrenci işlerinde hepsinin fotoğrafı vardı. Yoksa onları bulmam imkansız hale gelebilirdi.
Adı Marianna olan kızı da Louis'in yanına yazdıktan sonra, hemen çıktı makinesinden aldığım kağıdı, yerine çekmeceye koyup kitledim ve eski kağıdı top yapıp çöpe attım.Yaşlı bunak Hudson'un işi başından aşkındı.
Dünyada bir ilk olan bu okulu yönetmek kolay değildi. Bu küçük değişikliği farketmeyeceğinden emindim. Aceleyle bilgisayarı kapattığımda kapı hızla açıldı ve Louis kafasını uzattı. Benim ayak takımından...Yinede iyi bir dost. Belkide kafamızın aynı işlemesinden dolayı iyi anlaşıyoruz.
"Ferguson geliyor acele et."dedi.
Okulun lanet temizlik sorumlularından...
Kendini Bay Hudson'a adamış, takıntılı, ezik bir adamdı Ferguson.
"Tamam bitti." dedim fısıltıyla. Birbirimize lanet bir sırıtış gönderdikten sonra hızla küçük ahşap binadan çıktık. Çalılıkların arkasına kendimizi zor attığımızda biri :
"Zayn !" diye fısıldadı.
Kafamı çevirip baktığımda Emily'i gördüm. Her sene beni eğlendiren sürtüklerden biri işte.
Ne var der gibi tek kaşımı kaldırdığımda.
"Seni özledim." diye yanıma sokuldu.
Yanımda duran Louis gülüyordu. Eğilmiş vaziyette durduğumuz çalılıktan doğruldum.
"Defol başımdan Emily !" işim var.
"Peki " dedi ve kırgın bakışlarla ilerledi. Bizde bulunduğumuz yerden çıkıp girişin tam karşısında duran küçük koruya yöneldik. Lena'nın gelişini görmek çok zevkli olacaktı.
Siyah bir Toyota girişe yanaştı ve sürücü koltuğundan sarışın bir piliç çıktı. Bu onun arkadaşıydı.İsmi Marianna olan.Tuvalete kilitlediğim...
Arka kapıya yönelip hafifçe eğildi. Biraz sonra da Lena gözüktü. Aptal şey kafasını tavana vurmuştu. Gözleri uykuluydu.
Kıkırdarken gözleri bana kaydı. Bakışları beni bulduktan sonra uyku sersemi bir halde arabadan inip bagaja doğru ilerlerken,bir anda hızla döndü ve bana baktı. Suratı asılmıştı. Beni daha yeni farketmişti. Aptal. Beni farketmemek nasıl mümkün olabilirdi ki...
Arkadaşı bana bakıp gülümserken Lena'ya ufak bir göz kırpıp, sana söylemiştim bakışlarımdan gönderdim. Yüzünü buruşturdu ve arkadaşıyla hızlı hızlı bir şeyler konuştular.Benim hakkımda olduğu çok belliydi. Sarışın olan sürekli bana dönüp bakıyordu çünkü.
Yemekhaneye gitmemiz duyurulunca, aceleyle gidip önlerden yer tuttum. Normalde hep arkada olmayı severdim. Ama bugünki farklıydı. Liam ve Louis yanımda yerlerini aldılar. İkimizin ismi okunduğunda yüz ifadesini görmek istiyordum. Bayan Mackenzie bana bakıp gülümsüyordu. Tekrar becer beni der gibiydi. Bunu sonra hallederdim.
Şuan için önceliğim Lenaydı. İsimlerimiz okununca bir sırıtmayla hemen ön sıralardan çıkıp Mackenzie'nin yanında yerimi aldım. Arkalardaki yüzünü görebiliyordum. Az önce giden kıvırcık saçlı çocuğun arkasından bakıyordu. Benim yerime ona nasıl bakardı ? Yüzümü biraz asıp gelmesini bekledim. İntikamım cidden acı olacaktı.
***
Bay Hudson :
"Bayan Garcia ? " diye ismini tekrar edince zorlukla yerinden kımıldayıp asık bir suratla ilerledi. Yanıma gelince yüzüne bir gülücük yerleştirip başıyla selam verdi.
Herneyse, elimi uzatıp yumuşak elini sıktım. Ve kulağına eğilip
"Sana söylemiştim Lena." dedim baştan çıkarıcı sesimle.
Ürperdi. Benden etkileniyordu bunu biliyordum ve bunu açıkça gösterememesi beni deli ediyordu.
Eline uzanıp ufak bir öpücük kondurduktan sonra bakışlarımı ona çevirip gülümsedim. Titriyor muydu ?
Evet...İstediğim de buydu zaten.
"Hadi gidelim,daha gezecek çok yer var." dedim sakin bir ses tonuyla. Kafasıyla onay verdi. Diğer öğrencilerin ismi okunurken, elinden tutup kolumun kenarına bıraktım ve koluma girmesini sağladıktan sonra :
"Sakın kolumdan çıkayım deme Garcia. Bunu ödetirim. Şuanlık benimsin."
Her gece benim olabilirsin mi deseydim acaba. Bu şuan için çok erkendi. Herneyse, ona baktığımda,yutkundu ve korkulu bakışlarla derin bir nefes aldı. Hafifçe gülümsedim. Kolumu sıkıca tuttu ve kapıya doğru ilerledik...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MY SEXY HANDSOME | Z.M (FROZEN 1) #Wattys2016
Hayran KurguGözlerinin ışıltısı bitmek bilmeyen bir özlemle, elanın en hoş tonunu aldığında, kusursuz kirpiklerini kırpıştırdı... *** "Tanrım..." diye mırıldandı. Gözlerini bir şeylerden kaçırıyormuş gibi kırpıştırırken sözlerine devam etti : "Bu içtiğim bilme...
