ALTMIŞ YEDİNCİ BÖLÜM: "KÖTÜ KADIN MÜZEYYEN"

En başından başla
                                    

"Makber!" dedi biraz utangaç bir şekilde ama iki saniye sonra kollarını kaldırıp kafasını arasına saklayarak "Var...mı?" diye sordu.

Yoyo burada olsa büyük ihtimalle üzüntüden düşüp bayılırdı ama hemen karşı caddede hâlâ Güneş kendisine 'şirin' dediği için Bücür ve Jigglypuff tarafından kendisine getirilmeye çalışılıyordu.

"Lütfen," dedi Ulaş kolunu omzundan çekerek. Kızların ortasına geçti ve bir kolunu Makber'in, diğer kolunu Güneş'in omzuna attı. "hiçbiri kızlarım için asla yeterli değil."

"Olsun orasına ben karar veririm." Makber yeniden yerinde kıpırdandı. "Var m?"

"Erkek mi, yakışıklı olanları mı?"

"Yakışıklı olanlar." derken Makber, Güneş kollarını indirmiş olmasına rağmen saçlarıyla yüzünü gizliyordu fakat yine de Ulaş ile Makber'i can kulağıyla dinliyordu, görebiliyordum.

"Bilmem, ilgimi çekmedikleri için incelemedim. Hepsi düz adamlar işte. Nasıl kriterlerin var?"

"Makber'in kriterleri mi var?" Yüzüme şaşkın bir ifade koyunca Makber bana doğru somurttu ama sonra heyecanla kafasını kaldırıp Ulaş'a baktı.

"Yakışıklı ve zekilerse bir çay içmeye gidebiliriz."

"Ya sen Güneş?" Ulaş diğer tarafına dönünce Güneş çekinerek dudaklarını araladı.

"Be-benim kri-kriterim yok."

"Yapma yahu, illa herkesin kriteri vardır. Nam'ı örnek al mesela." Makber tek eliyle beni işaret edince tüm gözler bana döndü. Makber bilmiş bir şekilde konuşmaya devam etti. "Belli ki içten biraz yaralı, dışarıdan serseri gibi görünen ama aslında tam bir pamuk şeker olan erkeklerden hoşlanıyor. Ayrıca kendisinden birazcık uzun olması da onun için önemli. Sürekli bağırabileceği birisi olmalı ki içindeki iflah olmaz tsundereyi yatıştırabilsin."

"Ne diyorsun sen öyle?" Kaşlarımı çattım ama Ulaş kahkaha attı, anlaşılan eğlenmişti.

"Minik Sherlock, sen bir dâhisin." Ulaş uzandı ve Makber'in yanağından bir makas aldı. "Emin ol sana mükemmel çocuklar bulacağım."

"Güneş?" diye sorunca Makber, Ulaş Kayınço ile bakıştı bir süre. Belli ki aklında Yoyo vardı.

Kaşlarını çattı ve bir baba edasıyla "Güneş sevgili yapmak için henüz çok küçük." dedi.

"Ben? Ben?" Bediz bir anda yanımızda belirdiğinde Güneş az kalsın baygınlık geçirecekti. Korkuyla Ulaş'ın koluna yapıştığında Ulaş düşmemesi için onu tutmak zorunda kalmıştı.

"Sen sevgili yapmak için çok uzunsun." diye konuyu geçiştirdiğinde Neco, Kayınço bileğindeki saati işaret etti.

"Saat kaç oldu haberin var mı Bediş, bu kadar insan seni bekliyoruz yirmi dakikadır."

"Aman bir şey olmaz, hem eve ne kadar geç gidersek Müzeyyen'in hıncından payımıza düşenin daha azını alırız."

"Bir şey diyeyim mi, haklı." Neco'nun suratı yine düştüğünde gözlerimi devirdim.

"Artık şu Müzeyyen denilen halayı daha çok merak eder oldum." dediğimde, Bediz geldi ve kolunu omzuma atıp beni sürüklemeye başladı.

"Emin ol meraklarının karşılığını alacaksın." Bediz beni zorla yürütünce diğerleri de peşimize takıldı. "Çok ilginç bir insan, inanır mısın bu dünyaya başka bir galaksiden bile gelmiş olabilir. Kabarık saçlarının altında sanırım dokunaçları filan var, asla saçına dokundurtmuyor." Gizemli bir şekilde fısıldamaya başladığında Makber iyice gerilmişti. "Bir gün sırrını öğreneceğim ama!"

BULUTLAR DA AĞLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin