Demesiyle kalakalmıştım. Nasıl biliyordu? Nasıl görülüyordu? Endişeyle gözlerimi pörtlettim. Biraz kekeleyerek de olsa konuştum.

-Eee.. ee... şeyyy... Evet... Alkol tüketmişliğim var.

Dedi biraz utanarak. Doktor başını yavaşça anlar gibi salladı. O sırada kapı açıldı ve hemşire olduğunu anladığım kadın elinde kağıt ile yanımıza geldi.

-Mazhar Bey bugün sizi taburcu edeceğiz. Sizi burada birkaç gün ağırladık ve şu an iyisiniz, bir şeyiniz kalmadı. Bu da reçeteniz.

Dedi doktor ve hemşirenin elindeki kağıdı aldı.

-Burada yazdığım ilaçları kullanmanız yeterli. Çok geçmiş olsun.

Deyip çıktılar. Öylece durdum. Tavanı tekrar izlemeye başladım. Alkol benim dönüm noktamdı. Hapise girdiğimden beri içmiyordum ve artık sebebim olmuştu hapis bana. İçmeyecektim daha. Bu kendime sözümdü.

Düşüncelere dalmış iken kapı açılınca yerimde sıçradım. Karnımın acımasıyla kasıldım. Karnımı tuttum, yüzümü buruşturdum. Acı çekmem bitince gelen kişiye sinirle bakacakken gördüğüm kişi ile yüzüm değişti. Benim korktuğum adam her zamanki alev saçan gözler ve çatık kaşlarıyla bana bakıyordu. Ne işin var ya senin burada? Peşimi bırakmıyor. Hayran bana canım o!

-Uyandığına göre gidiyoruz kalk hadi!

Sert sesiyle ben de kaşlarımı çattım. Bu ne be? Sanki hayvana diyor. Hayvana bile nazik davranmalıyız. Onların da kalbi vardı. Ama bu adam galiba benim kalbimin olduğunu bilmiyor. Ya da onun yoktu. Bence en iyi ikinci seçenekti.

Elimdeki sert şeyle sargı olduğunu anlamıştım. Adam yani polis bana yaklaştı ve omzunu benim koltuk altıma koyarak destek olmaya çalıştı. Hayretle bakarken yürümeye başlamıştım. Polis arabası çıkış kapısının önündeydi. Hızla bindik. Ve gidiyordum. Hapise.


Benim kaderimin yeriydi orası. Katlanmalıydım. Hem başka çaremde yoktu ki. Dayanmaktan, kendimi teselli etmekten başka bir şeyim yoktu benim. Hep yalnızdım. Yalnızım ve hep yalnız olacağım. Hiç kurtulma şansım yok muydu?

Elvin'in Ağzından

Hayatımda hiç sevmediğim şeylerden biri şu an yaşadığım andı. Uyurken dürtüklüyordu biri. O kadar sinirlenmiştim ki beni dürteni biraz sonra kim olduğuna bakmadan yüz göz dalacaktım. Daha fazla direnmenin manası yoktu. Çünkü çok sinirlenmiştim. Yattığım yerde yumruklarımı sıkmış haldeydim. Aniden gözlerimi açmamla ablamın küçük çığlığı duydum. Korkutmuştum galiba. Korksun! Hahh!

-Ödüm patladı Elvin. Deli misin? Neden uyanmıyorsun?

Üzerimde yeni uyanmışlığımın mahmuru varken konuşamazdım. Kendime öz huylarım vardı. Yeni uyanmışsam hiç konuşmaz ve kahvaltı etmezdim. Biraz zaman geçmeliydi yemem için. Değişiğim işte!

-Kızım söylesene! Bugün senin doktor randevun var. Ve sen saat on bir olmuş öğleye geliyor, ama uyuyorsun.

Dediğiyle birlikte gözlerimi pörtletip yerimde hopladım.

-Ne?

《《《

Lavaboya girmiş, yüzümü yıkamıştım. Hızla odama dönüp soluklandım. Hiç sevmem uyanır uyanmaz iş yapmayı. Ahhhhh! Kaderim herhalde sevmediğin şeyleri yapmakla geçecekti.

Dolabımı açıp uzaktan baktım. Güzel kıyafetim var mıydı ki on dakikadır bakınıyordum. Yoktu işte. Kızım hem sen doktor randevusuna gidiyorsun. Muayene olup geleceksin. Ahhh bazen salak olduğumu düşünüyorum!

Her zaman giyindiklerimi geçirmiştim. Başımı hızlıca bağlamıştım. Babam zaten dünden hazırdı. Üzerine montunu giyinip çıktı. Peşinden de ben. Arabaya bindik ve babamın uçak sürermiş gibi araba sürmesiyle hastane yoluna düştük.

Küçüklüğümde korkulu rüyam olan, hâlâ da hiç sevmediğim yere gelmiştik bile. Kapıyı açıp indim. Zorla adım attım ve içeri girdik. Danışmanın yanına gitti babam. Sonra yanıma gelerek kaç aydır gittiğim odaya ilerliyorduk. Sıkıldım artık bu durumdan.

Kapıyı tıklatıp girdik. Muayeneye başladı doktorum. İyi ilerlediğini, gelecekte sorun yaşamayacağımı söylemiştim. Kremim bittiğinden bana reçete yazmış, bize vermişti. Odadan çıktık ve ben bu eziyetten kurtulmuştum. Rahatladım resmen. Üzerimden yük kalkmış derin nefes almıştım. Çıkış kapısına yönelirken asansörün kapısı açıldı ve bir hasta yürüyen sedye götürülmeye başladı. Ona baktım. Durumu iyi miydi bilmem ama şifa versin Allah'ım, her hastalara. Şifa isteyen her hastaya...

Arabaya binip yolu tutmuştuk. Burada da doktor randevusu sona erdiğine göre elhamdülillah. Öbür randevuya çok vardı. O zamana kadar geçerdi bacağım bence. Her halime şükretmek gerekliydi sonuçta. Gülümsedim. Hayat ne tuhaf? Neler yaşanıyordu öyle. Ben bilmiyordum oysa. Bana vuran kişi, o hastanede gördüğüm hasta olduğunu. Kaderin senin yolun. Nasip de yolundakiler. Nasibim bana vurmuştu.

Birhaber ben, arabanın camından gökyüzüne baktım. Gökyüzü bana Allah'ı hatırlatıyordu. Birgün karşıma çıkacak kişi de bana Allah'ı hatırlatacak mıydı? Peki birisi bana Allah için seni seviyorum diyecek miydi? Bunlar hayal miydi? Gerçekleşek miydi? O kadar soru vardı ki aklımda. Sorularımın cevabı sadece zaman da vardı. Zamanı gelince hepsini görecektim.

《《《

Selamun Aleyküm!
Bölüm çok kısa oldu biliyorum. Ama sizi fazla bekletmek istemedim. Bayramdı falan filan yazamadım. Neyse yeni bölüm geldi! Hızlıca konumuza giriş yapalım istedim. Düzenleme yaptım biraz. Düşüncelerinizi yorumlara yazmayı unutmayın! İleriki bölümlerde neler olacağı hakkında da tahminlerinizi alalım!
Hoş ile kalın💕 ALLAH İLE KALIN!







HAPİSOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz