✧quattuor.

595 53 31
                                    


"Hımhım, Evet Sirius! Yo, yo, yo;Hayır dedim ya.Bugün gelemem.Önemli bir ail-Ah, evet Remus seni duyabiliyorum.Ne?! Nerede yaşadığımı elbette biliyorsunuz! Peter
Söylediklerini duyabili-"

James Potter, ses gelmediğini anladığı sırada telefonunu kulağından çekip ekrana baktı;Yüzüne kapanmıştı, sinirle telefonu Vites boşluğuna koyarken Karısı ve oğluna konuştu.

"Inanabiliyor musun? Yüzüme kapattılar! Bunu onlara ödeteceğim."

Yüzünde her zamanki gibi sakinlik akan Lily, basını sanki James'i övercesine sallamıştı.

"Kesinlikle James, bende öyle düşünüyorum."gözlerini değişmesiyle hemen cama dönmüş ve yolu izlemeye koyulmuştu.

"Harry, senin neyin var?" James oğlunun çatılmış kaşlarını dikiz aynasından ona bakarken fark etmiş ve konuşma gereği duymuştu.

Harry, "sen bir PİSLİKSİN POTTER" cümlesinin düşünceleri aklında dolaşırken fark etmeden sinirle yüz hatları gerilmişti.
Babasının sorusu ile dış dünyaya dönüp hemen hiçbir şey olmamış gibi davranmayı sürdürdü

"yok bir şeyim, baba.Sadece yol biraz uzun sürdü, daha gelmedik mi?" Gözlüğünü düzeltip yapmacık bir gülüş suratına yerleştirmişti.

"Evet, şimdi geldik!" Lily mutlulukla ellerini çırparken, James arabayı park etmiş anahtarı cebine koyuyordu.

"Hey durun!" James beklenmedik bir şekilde bağırmıştı.

"Yine ne var James!" Lily arabanın kapısını açarken kocasının bağırması ile durmuştu.

"Sadece filmlerdeki gibi bir gerilim yaşatmak istemiştim, devam edin."

Yüzüne yerleştirdiği çarpık gülümseme ile karısına bakarken, Lily ona bir şey demeyip arabadan inmişti.

Harry ise babasının bu hareketine göz devirip arabadan annesi ile Birlikte inmiş restoranın kapısına doğru yürümeye başlamışlardı.James Potter ve Lily Potter önde olmak üzere kapıya varırken, Harry'de onların hemen arkasında üstündeki ceketini düzeliyordu.

Deniz kenarında bir restorandı.
Deniz onları bugün hırçın bir şekilde karşıladı, yağmur damlaları azalmıştı ama hâlâ tatlı bir fıskiye gibi üzerlerine damlıyordu.

Restorana girdiklerinde içi genelde Deniz temalı ve mavi renklerim hakim olduğu şık bir restorandı genelde kendini beğenmiş bir tipik insan topluluğu bazı masaları ayırmış yemeklerini yiyorlardı.

Babası birden kızıl saçlı,Gözlüklü, gayet babacan, uzun boylu ama cüsseli bir adama el salladı.
Yanlarında da aynı onun gibi Kızıl ve dalgalı saçlı, hafif tombul ama çok güleryüzlü bir kadın kocasına eşlik etti.

Annesi ve babası o yöne ilerlerken Harry'de onları takip etti.
Masaya geldiklerinde Kızıl saçlı, uzun boylu, ve klasik bir benzetme ile uzun burnu vardı.Gülümsemesi yüzüne yayılmıştı.Zayıf bir çocuk ona göz kırptı.

Tokalaşma ve selamlaşma fasılları biterken Harry annesinin diğer kadınla mutlu bir şekilde sohbet ettiğini gördü, sonra babası Harry'i göstererek konuştu.

➤Cʜᴏᴄᴏʟᴀᴛᴇᴇʀs       passion for orange★حيث تعيش القصص. اكتشف الآن