✧tribus.

613 53 43
                                    

Harry, hiç sevmediği bir şekilde arka koltukta oturmuş ve kafası cama dayalı bir şekilde çiseleyen ve süzülen yağmur damlalarını en sevdiği bir işmiş gibi izlemek ile yetiniyordu.

Önde Lily Potter, ve arabayı kullanan James Potter gidecekleri kırtasiyeye sürerken Lily dikiz aynasından oğluna bakıp bu huzur dolu sessizliği bozarak başlamıştı;
"Sadece defterlerinin eksik olduğundan eminsin, öyle değil mi?"

Harry mırıltı ve bıkkınlık ile kafasını sallayıp onaylar derecede bir mırıltı çıkardı, Lily aynadan oğluna gülümserken bu sefer konuşan James Potter olmuştu,

Akşam eski bir aile dostumuz kendi ailesi ile bizi yemeğe davet etti, $!$!$!$ Restoranında.Bu gece gidiyoruz ha?

"Onlar kim James?" Lily kocasına bu soruyu sorarken Harry annesinin onu bu sorma zahmetine katmadığı için minnet duydu.
"Arthur ve Molly Weasley."

Lily ısimleri duyunca sevinçle gülümsedi, anlaşılan hoşuna gitmişti.

"Ah, James! Bu harikâ, Molly ve Arthur'u görmek çok güzel olacak"
James karısının sevincine gülümsedi ve konuşmaya devam etti.
"Evet kesinlikle, Arthur bana hep bir abi olmuştur ve Molly de bir abla, 7 çocukları var düşünebiliyor musun? Inanılmaz doğrusu, belki bizde yapmalıyız ha?"

Lily eğer James araba kullanmasaydı
Ona çok güçlü bir dirsek geçirebilirdi ama şu anlık sadece göz devirebildi, bu hareketinden sonra James tekrar konuşmaya başladı;
"Ama sanırım diğerlerinin işi olduğu için akşam sadece 2 çocuğunu getirebilecek, ikizler diye duydum ve Harry ile aynı yaştalar."

Lily onaylarcasına kafasını salladı, sevinci hâlâ yüzünden okunuyordu.

"Harry umarım bay ve bayan Weasley'in çocukları ile iyi anlaşırsın, bu çok iyi olur!"
Heycanla cümlesini bitirdikten sonra Harry sıkkınlıkla gülümsedi annesinin heyecanını kırmak istemiyordu,
"Kesinlikle anne, iple çekiyorum!"
Bu cümleleri zorla sarf ederken babasının arabayı park etmesi ile kırtasiyeye geldiklerini anladı,
"Defterleri ben alacağım, sizin ıslanmanıza gerek yok" deyimi ile Lily arabadan çıkması ile siyah şemsiyesini açıp, açık bıraktığı kızıl saçlarını omuzunun yanına alarak siyah topuklu botları ile su birikintilerine aldırmayarak karşıda bulunan kırtasiyeye doğru yürüdü, Harry telefonunu evde unuttuğunu fark edene kadar "Bundan daha berbat bir ruh hâli olamaz!" Diye düşünüyordu ama "aslında olabilirmiş" diye içinden geçirdi.Yaklaşık 5 dakika sonra Lily Potter telaşla geldiğinde cama tıklatarak James'e açması gerektiği işaretlerini verdi.
James Potter camı aşağıya indirirken Lily elini inen kesime koyarak konuşmaya başladı;
"En önemli şeyi unuttuk! Ah, Harry okul üniforması tabii ki! Aşağıya in ve hemen benimle gel" James Tekrar camı kapatırken Harry "en azından açık hava" diyerek kendini heveslendirmişti ya da öyle yapmaya çalışmıştı.
Arabadan inmesi ile annesi onu şemsiyenin altına alıp karşıya doğru geçirirken Harry üniformaların satıldığı ve kırtasiyenin yanyana olduğunu fark etti, etrafa dalmışken annesi konuştu,

"Harry ben akşam için birkaç hediye bakacağım ve defterlerini hâlledeceğim.Sende bu sırada lütfen okul kıyafetlerini al, Unutma okulunun ismi Hogwarts, Hogwarts Lisesi, anladın mı?"

Harry annesinin bu kadar uzun bir cümleyi bir arada nasıl kurduğuna
Şaşırırken evet anlamında kafasını salladı.
"Merak etme anne, sonra arabaya mı döneyim?"
"Evet canım, koşarak gidersen çok ıslanmazsın öyle değil mi Potter?"
"Eh, öyle sanırım" annesi gülümsemiş ve oğluna bir öpücük vermişti, sonra el sallayarak başka dükkanlara bakarken Harry üniformasını alacağı yerin kapısından içeri girmişti,
Onu yaşlı ve okyanus mavisi olan gözleri ile süzen bir adam yaklaşmıştı,
"Nasıl yardımcı olabilirim efendim?"
Gayet nezaketli bir şekilde sorduğu sorunun sonunda yüzüne buruşuk bir gülümseme yerleştirmişti.

"Hogwarts Lisesi üniformasını istiyorum," tek nefeste ve oldukça moralinin getirdiği bir his olaraktan kaba konuşmuştu.
Adam başı ile onaylayıp, ona beyaz bir gömlek, bir kravat, siyah bir pantolon ve pelerin getirmişti.

Harry adamın getirdiklerine bakarak "Cidden bir okulda pelerin mi kullanıyorlar? Bu oldukça, eğlenceli!"
Adam Harry'e gülümseyip daha fazla konuşmak istemiyormuş gibi fiyatı söylemişti.Harry'de ona gereken ücreti ödeyip çıkarken arkasında kapanan kapının zilini duymuştu tam adım atacakken paspasa boylu boyuna yayılmış bir kedi fark etti.
"Ah, hadi ama! Lütfen daha fazla ıslanacağım!" Ayağı ile kediye onu incitmeyecek derecede dokunuşlar yaparken yandan gelen bir kızın sesini duydu.
"Hey! Ona ne yapıyorsun böyle?"

Harry sesin geldiği yöne baktı, Rüzgar ve yağmurlu havada dans edercesine yayılan ateş kırmızısı saçlar, oldukça sinirli bir yüz, beyaz teninde yayılan birçok çil ve şu an Harry'e doğru sinirle gelen bir çift kahverengi göz, Harry, eğer gözleri zümrüt yeşili olsaydı bu kızın annesinin küçüklüğü olduğuna inanabilirdi, açıkçası itiraf etmek gerekirse ki bu Harry için zordu; en az onun kadar, annesi kadar güzeldi.
"Ona ne yapıyorsun dedim!" Harry bunları düşünürken kızıl kız şimdi yanında bitmişti, ve hâlâ aynı kızgınlıkla sorusunu diretiyordu.
"Ne yapıyor muşum?"Harry alayla sorduğu soru ile bu adını bilmediği kızı daha sinirlendirmiş görünüyordu."
Kız kediye eğilmiş onu okşarken Harry'nin cümlesi ile hemen ayağa kalkıp, ellerini beline atmış sanki her an Harry'i dövecek gibi bakması Harry'e bu kızın annesinin küçüklüğü olduğuna daha fazla inandırıyordu.
"Hah!demek insafsız olduğun kadar küstahsın öyle değil mi?"
Harry'nin dudağı alayla üste doğru kıvrılırken yağmur altında ıslanmalarının şu an ikisi de önemsemiyor gibiydi.
Genç çocuk ellerini siyah saçlarından geçirirken konuşmaya başladı.
"Bak, ne zırvaladığını bilmiyorum ama eğer şunun hakkında ise" kediyi göstererek konuşmuştu "ona bir şey yapmıyordum, tamam mı?"
Kızıl kız ona daha çok yaklaşarak ki neredeyse nefes alış verişini duyacak kadar yaklaşmıştı. Kedi de o ara hemen yanlarından kaçarak gözden kaybolmuştu.

Harry ondan bir baş kısa olan kızıl kıza yukarıdan bakıp ne diyeceğini merak ediyormuş gibi bir ifade takınmıştı.Gözlükleri yağmur yüzünden buğulamamıştı ama en önemlisi şu an yakınlık dereceleriydi. aslında onun yüzündeki çilleri sayabiliyordu ve dudakları, evet dudakları soğuktan kırmızı olmuştu.Harry bakışlarını kızın dudaklarında çekip yüzüne odaklamıştı ki kız onun bileğinde Sirius'un onun için özel yaptırdığı üstünde "Harry Potter" yazılı saatine daha iyi bakmak için genç çocuğun deri ceketine dokunarak kolunu yukarı kaldırmıştı.Sonrasında bıraktığında Harry tek kelime edemiyordu, bu da neydi böyle? Bu kız ne yapıyordu?

"Bak Potter, küstahlık etme. İlk ve Son kez diyorum! Bir hayvana zarar verme hakkına sahip değilsin!"

"BEN BİR HAYVANA ZARAR VERMIYORDUM!"

"EVET VERIYORDUN!"

Harry bu konuşmaya daha fazla dayanamayarak kızıl kızı kolundan çekip yolundan kaldırmıştı, bunu yaparken kızıl saçları Harry'nin yüzüne değmiş ve Harry enfes bir çiçek kokusuna şahit olmuştu.

"Seninle oyalanmaya vaktim yok!"
Merdivenden inerek konuşmuştu
"Aptal duyarlılığın ve sen zamanımı çalıyorsun!"

Kızıl kız bunun altında kalmamış ona oracıkta bağırmıştı.
Ikisi de yağmurdan sırılsıklam olmuştu, ikisinin dudakları kırmızı olmuştu, ikisi de sinirliydi.
"APTAL OLAN SENSIN! KENDINI BEĞENMIŞ BIR PİSLİKSİN POTTER, CANIN CEHENNEME!" Harry bu sözleri arkada bırakarak sinirle arabaya doğru yürüdü, kapıyı açtı ve ıslak bir şekilde koltuğa oturdu ve annesinin onu çoktan beklediğini öğrendi.

"Üstünü değiştirmeyeceğine emin misin tatlım?" Akıl almaz bir kibarlık ile Lily konuşmuştu,
Harry sinirli bir şekilde
"Eminim!" Diye konuşmuştu.Harry gözlüklerini eli ile silerken bu sırada
James ve Lily birbirlerine anlamamış şekilde bakarken Harry'nin aklından hâlâ olanlar geçiyordu.

Kimdi ki o? Kendini ne sanıyordu?
Nasıl kendiyle böyle konuşurdu?
Bunları düşünürken yaşayacağı sürprizden anlamsız ve hırçın bir şekilde saçından yüzüne damlayan damlalara aldırmadan yolu izlemekle meşgul olmuştu.

➤Cʜᴏᴄᴏʟᴀᴛᴇᴇʀs       passion for orange★Where stories live. Discover now