BÖLÜM: 15 - "Sen De Gitme Olur Mu?"

88.2K 5.6K 1.3K
                                    

Bugün birazcık geç attım kusura bakmayıın. İnanılmaz heyecanlı ve güzelll bir bölüm sizlerle. Yorumları ve oyları göreyim <3

***

Eve geldiğimde hızla formamı çıkarıp kirli sepetine atım. Üzerime rahat bir şeyler giydikten sonra bilgisayarımı alıp yatağımın üzerine kurulacağım sırada midemin bulanmasıyla koşarak tuvalete gittim. Kendini hatırlatmaktan eksik kalmayan hastalığımı selamladıktan sonra odama geri döndüm ve yatağıma oturdum.

Duru'nun okuldan atılması ve oradaki gerginlik bile bana Doğukan'la yapacağımız görüntülü konuşmayı unutturmamıştı. Onunla yaptığımız telefon görüşmesinden beri onun için endişeleniyordum ve merak her saniye aklımı kemiriyordu. Benimle konuşması gereken ya da beni görmesi gerektiğini ona söyleten şeyin ne olduğunu öğrenmek istiyordum.

Skype'a girmeden önce aynanın karşısına geçtim ve bu sefer saçımın kenarına fiyonk bir toka takarak ellerimle düzelttim. Kötü görünmediğimi düşünerek yatağımın üstüne yeniden kuruldum.

Bu onunla ikinci görüntülü konuşmamız olacaktı. Geçen sefer heyecanlı göründüğümü söylemişti. Bu sefer daha rahat olmalıydım. Tıpkı onun gibi. Bir de şimdi onun benimle konuşmak istediği bir konu vardı. Bu beni daha da geriyordu. Ya konu arkadaşlığımız hakkındaysa? Ya artık benimle arkadaş olmak istemiyorsa? Bunun için benimle görüntülü konuşmak istemezdi değil mi? O zaman ne söyleyecekti?

Skype'ı hızla açtığımda onun Çevrimiçi olduğunu gördüm.

Rahatla, Bahar.

Tam ben ona "Selam." yazacakken "Biri sizi görüntülü arıyor." yazısı aniden ekranda belirdi.

Bu his hiç geçmeyecek miydi?

Yine kalbim hızla atarken derin bir nefes aldım. Kurumuş dudaklarımı dilimle ıslattıktan sonra "Kabul et" yazı sına tıkladım.

Yine önce karardı ve sonra onun görüntüsü ekranda belirdi.

Bir önceki görüntülü konuşmamıza kıyasla kötü gözüküyordu. Yüzünde en ufak bir tebessüm bile yoktu. Dümdüz bir şekilde ekrana bakıyordu. Üzerinde siyah V yaka baskısız bir tişört ve onun da üstüne koyu gri bir hırka vardı. Yine diz üstü bilgisayarını dizlerinin üzerine koymuş halde, yatağında oturuyordu.

Saçları dağınıktı. Önceki konuşmamızda daha düzgün duruyordu. Siyah çerçeveli gözlükleri yine gözündeydi ama gözleri geçen seferki gibi parlamıyordu.

Doğukan'a ne olmuştu?

Endişeli bir sesle, "Doğukan?" dedim. Sesimin nasıl çıktığı önemli değildi. Doğukan her ne söylemek istiyorsa, o şey onu çok etkilemişti.

Bakışlarını ekrandan çevirdi ve başını aşağıya eğdi. Bunu yaparken derin bir nefes almıştı. Elleriyle yüzünü ovuşturduktan sonra yüzünü kaldırdı.

"Neden böyle oluyor?" dedi acı bir sesle.

Ses tonu canımı acıttı. Ne demeye çalıştığını anlamıyordum ama onun bu hale gelmesini sağlayan şeyin önemli bir şey olduğu kesindi.

Bir şey söyleyip sözünü kesmek istemedim. O ise tekrar başını aşağıya doğru eğip saçını karıştırdıktan sonra ekrana bakmadan konuşmaya devam etti.

"Ben güçlü biri değilim."

Söylediği cümle beynimde deprem etkisi yaratırken dudaklarım aralandı. Doğukan güçlü olmadığını mı söylemişti? Bana sürekli cesur olduğunu söyleyen ve benim de öyle olmam için çabalayan kişi böyle demiş olamazdı.

SONBAHARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin