FİNAL

1.4K 102 37
                                    

Her final bölümünde sunduğum o ricayı bırakıyorum tekrar;

Lütfen bol bol yorum yapın, her şey için teşekkürler.

Şu kısacık hayatımda, hayatı birçok kelime ile bağdaştırdım. Bazen acımasız oldu, bazen değişik ve bazen de öngörülemez... Fakat hiçbir kelime hayatı tam anlamıyla anlatmaya yetmedi. Her zaman bir boşluk vardı ve sonunda anladım ki hayat, sadece hayattı. Ona yüklediğimiz anlamlarla bilinç kazanıyordu lakin asla bu anlamlardan ibaret kalmıyordu.

En büyük hatayı işte bu noktada yapmıştım çünkü hayatı kendimce yorumlayabileceğime ve yönlendirebileceğime inanmıştım fakat; hayat yönlendirilemezdi. Başına buyruktu bir kere, sağa dönmesini istediğinde sola sapıyordu ve seni hiç bilmediğin kapkaranlık yollarda yürümeye mecbur bırakıyordu. Hayallerini çiğniyordu; sonra hiçbir şey olmamış gibi sana yeni hayaller sunuyordu. Hayat insanlığı aptal sanıyordu ki haklıydı da. İnsanlık, hayatın önüne sunduğu her güzelliğe kanacak kadar aptaldı. Hayatın elinde kukla olurken bunu farketmeyip sonunda sert kayaya çarptığında yine hayata tutunuyordu.

Ben de bir insandım, en az bir insan kadar aptaldım ki başıma gelen onca şeyin sonunda yine yaşamaya devam ediyordum. Bu duruma nasıl geldiğimi yadırgamadan, sanki hiçbir şey olmamış gibi yaşamaya devam ediyordum. Geçmişi geçmişte bırakmamız söylenirdi her zaman; geçmişim ise geçmişte bırakılamayacak kadar gelecekle bağdaşmıştı. Yine de aptaldım ve yine de geçmişi yapabildiğim kadarıyla geçmişte bırakmıştım. Bu, yaptığım en büyük hatalardan biriydi belki de fakat yine de bu şekilde yaşadım; pişman değilim.

Hayatım, bir noktada bitti ve aynı noktada yeniden başladı. İşte en kötü an bu dediğim anda daha da kötüsü beni buldu. Bazen süründürdü, bazen düşürdü ve bazen de beni kalkamayacak hale getirdi fakat her seferinde kalkmayı bildim; hiçbirinde hayat elimden tutmadı fakat ihtiyaç da duymadım. Yürüdüm, koştum ve çoğu zaman düştüm ama dediğim gibi kalkmayı da bildim. Birçok hata yaptım, birçok yanlışı doğru kabul ettim ve sadece kendimi düşünerek ilerledim bazen önümdeki yolda.

Her şeyi unutmuştum; Prens Endre unutmamamı istediğini dile getirdiği halde unutmayı tercih etmiştim, ya da görmezden gelmeyi. O günde bırakmıştık her şeyi fakat ben ilerlemeyi tercih ettim. Artık bıraktığım yerde değilim fakat şu an, tam şu anda bıraktığım yere geri döneceğim çünkü bilirsiniz; insan her daim başladığı noktaya geri döner. Bu bir nevi son demektir, sona ulaşmak için başlangıç noktasına geri dönmek gerekir ve ben de başladığımız noktaya geri döneceğim çünkü artık sona geldim.

Her şey sanıldığının aksine Saray'a ilk gittiğim anda başlamadı hayır, her şey tam olarak Prens Endre'nin ölümünden sonra başladı. Prens Endre'nin ölümüne sebep olan, onun tüm enerjisini sömüren büyünün etkisiyle gözlerimi saraydaki odamda açtığımda yaptığım ilk şey Prens Ethan'ın odasına gitmek olmuştu fakat Prens Ethan'ın odasının bulunduğu kat oldukça sessizdi. Korku dolu adımlarla odanın kapısını araladığımda ise beni karşılayan uzun zamandır yağlanmamış bir kapının çıkaracağı şekilde bir gıcırtıydı. Burnuma senelerce el sürülmemiş toz kokusu dolduğunda göğsümü sıkmaya başlayan endişeyle tozlu masaya doğru ilerlemiştim. Neler olduğunu anlayamıyordum; anladığım tek şey bu odanın senelerdir kullanılmamış olduğuydu. Bu daha da paniklememe sebep olduğunda masanın üzerinde duran kitaba doğru ilerledim ve garip bir şekilde üzerinde tek bir toz taneciği dahi bulunmayan kitabı araladım. Zamanında Prens Ethan'ın bana okumam için verdiği kitapta göz gezdirirken dikkatimi çeken son sayfadaki nottu. Yeni yazıldığı belli olan notu okurken gözlerimden akmaya hazır yaşlar birer birer özgürlüklerini ilan etmişlerdi.

''Lavanta,

Lavantanın bütün kötülükleri uzak tuttuğuna dair bir inanış vardır, bilir misin? Sanırım annen bu konuda oldukça inançlıydı fakat hayatınızın her anına dahil ettiği lavantalar seni benden korumaya yetmedi.

DOĞUM LEKESİ -3- ANAHTAR SOYUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin