Kraliçe

1.2K 93 175
                                    

Prens Ethan'ın gittiği yöne son bir bakış atıp hazırlanmak üzere Malinda'yı bulmak için koridorda ilerledim. Saraya giriş yapan kalabalığın arasından geçerek mutfağa ilerledim. Şansıma, altın rengi boyun bağı bulunan hizmetlilerden biri mutfaktaydı. Yanına yaklaştım ve önündeki tabakları incelemekte olan kadının dikkatini çekmek için öne doğru eğildim. Beni farkettiğinde gözleri önce yüzümü inceledi, ardından boynumdaki kumaşı inceledi. Konuştuğunda onu dinliyordum.

"Prens Ethan'ın hizmetlisisin değil mi?"

Başımla onayladım onu. Önündeki meze dolu tabaklara son bir bakış atıp tamamen bana döndü ve konuştu.

"Sen yemeklerin dağıtımından sorumlu olacaksın."

"Ah!"

Bir önceki görevimde başıma gelenleri hatırladığımda istemsizce titredim. Bu tepkim karşısında gülümsedi ve konuşmasına devam etti.

"Merak etme, servisi sen yapmayacaksın. Sadece servisi yapan kadınları kontrol edeceksin."

Açıklaması sayesinde derin bir nefes aldım ve gülümsedim. Bu toy hareketlerim karşısında gülümsedi. Gülümsediğinde gözlerinin etrafında beliren kırışıklıklar onun daha da cana yakın görünmesini sağlıyorlardı. Karşımda duran bu tatlı kadına teşekkür etmek için konuştum.

"Teşekkür ederim. Şu an yapabileceğim bir şey var mı?"

Başını iki yana salladı ve konuşmaya devam etti.

"Buradaki görevli benim ve şu an yardıma ihtiyacım yok. Sen gidip masanın hazırlanmasına yardımcı olsan daha iyi olur."

"Tamam."

Diyerek selam verdim ve mutfaktan çıktım. Yemek odasına doğru ilerlerken aklımda uçuşan onlarca soru vardı. En önemlisi ise servisin başında neden benim olduğumdu. Derin bir nefes alarak yemek odasına girdim. Beni karşılayan masada gezdirdim gözlerimi. Her şey yerli yerine çoktan konulmuştu. Benim içeri girdiğimi gören Malinda yanıma yaklaştı ve konuştu.

"Bu şekilde mi servis yapacaksın?"

Gözlerimi gözlerine değdirdim. Ne demek istediğini anlamamıştım. Öylece ona bakmaya devam ettiğimi görünce iç geçirdi ve beni hizmetli odasına yönlendirdi. İçeri girdiğimizde odanın ortasındaki masanın etrafında oturmakta olan ve koyu bir sohbete dalmış görünen kadın grubuna seslendi.

"Kızlar, sizi yönlendirecek olan kişi Helen. Ona hazırlanmasında yardımcı olun lütfen."

Beni öylece bırakıp tekrardan ana odaya gittiğinde arkasından bakakaldım. Masada gülümseyerek bana bakmakta olan dört kadına döndüm ve gülümsedim. İçlerinden biri konuştu.

"Çok gergin görünüyorsun. Gel otur biraz."

Yerinden kalktı ve itiraz etmeme fırsat vermeden yanıma gelerek beni sandalyesine oturttu. Bir anda diğerleri de ayaklandılar ve konuşarak etrafta koşuşturmaya başladılar. Birbirlerine anlattıkları olayların arasında sıkışıp kalmıştım. Dedikodular dönmeye devam ederken ne ara getirildiğini anlamadığım bir ayna önüme konuşlandırıldı. Biri arkama geçip saçlarımı taramaya başladığında istemsizce irkildim. Bir diğeri de önümde durmuş bir şekilde izliyordu ve topuzumun tam ortada olması için arkamdaki hizmetliyi yönlendiriyordu. Topuzum bittiğinde sandalyeden kalkmaya yeltendim fakat izin vermediler. Boynumdaki boyunluk çekildiğinde elimle boynumu yokladım. Aynadan baktığımda boyun bağımı başıma bağladıklarını gördüm. Kendileri de mavi boyun bağlarını aynı şekilde başlarına bağlamışlardı. Başımdaki bağa dokunduğumda kızlardan biri açıkladı.

DOĞUM LEKESİ -3- ANAHTAR SOYUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin