Hatırlamak

1.3K 93 5
                                    

"Onun kaderini değiştiremiyorum."

Prens Endre'nin bu sözüne karşılık Prens Ethan bana baktı. Gözlerindeki endişe açıkça kendini belli ediyorken yüzündeki ifadesizlik beni düşündürdü. Tekrar Prens Endre'ye döndüğünde ben tamamen olayın dışında bırakılmıştım. İçeriğini anlayamadığım konuşmaya dair bildiğim tek şey benim hakkımda olduğuydu. Prens Ethan tekrar konuştuğunda kulak kesildim.

"Tek yapman gerekenin ondan uzak durmak olduğunu sanıyordum."

Az öncekine oranla daha sakin bir sesle konuşmuştu fakat yine de sinirini hissedebiliyordum. Prens Endre meydan okurcasına bir bakış attı karşısındaki adama. Onun ruh halindeki değişimin anlık etkisi bana vurduğunda nefesimin kesildiğini hissettim. Prens Endre, az önceki normal halinden çıkmıştı. Etrafa yaydığı otoritesinin altında kalmamak için bir adım geriledim ve tartışmakta olan iki adamı izlemeye devam ettim.

"Ondan ne kadar kaçmaya çalışsam da her seferinde beni buluyor."

Sanki odada bulunmuyormuşum gibi konuşmaya devam ettiklerinde dudaklarımı büzdüm fakat sesimi çıkartmaya cesaret edemedim. Aklımda dolanan onlarca soruma rağmen sessizce dinlemeye devam ettim. Bu vakitten sonra bütün sorularıma elbet cevap alabileceğimi düşünüyordum.

"Ne yapmayı planlıyorsun?"

Prens Endre bir süre sessizliğini korudu. Kemikli ellerini açıp kapadığını farkettiğimde parmaklarına odaklandım. İşaret parmağındaki gümüş yüzük elinin hareketiyle bir görünüp bir kaybolurken üzerindeki sembolü görmekte zorlanmıştım. Merakla başımı öne doğru eğdim fakat hareket eden eli sembolü görmemi zorlaştırdı. İç çekerek karşımda duran iki adamı izledim bir süre. Benim farkımda olmadıklarını anladığımda birkaç adım ilerledim ve yüzüğe daha dikkatli bir bakış attım. Yüzüğün üzerinde bir çiçek sembolü olduğunu gördüğümde şaşırmıştım. Fakat daha sonra farkettiğim ve beni asıl şaşırtan olay, yüzüğündeki çiçek sembolüyle tarağımdaki çiçek işlemelerinin aynı olmasıydı. Anlık bir cesaretle bir adım daha ilerledim ve yüzüğün sembolünü tam olarak gözlemleyebildim. Bu hareketime karşılık Prens Endre'nin elini elbisesinin içine saklaması bir olmuştu. Gözlerimi ona çevirdiğimde hâlâ karşısındaki adama bakmakta olduğunu gördüm. Her ne kadar elini saklamış olsa da yüzüğündeki siyah leke gözümden kaçmamıştı. Tarağımın sapında bulunan çiçeğin kararan yaprağı, aynı şekilde Prens Endre'nin yüzüğünde de kararmıştı. O an, Prens Endre'nin hayatımda önemli bir rol oynayacağını farketmiştim. Annemin sözleri zihnimde yankılandığı sırada yutkundum.

''Birgün gelecek ve bu tarağın gümüşü tamamen kararacak. Onu öldürmekte kurtarmakta senin ellerinde olacak.''

Öldürmek ve kurtarmakla kastettiği şeyin tarak olmadığını şu an farkediyordum. Göğsüme oturan ağırlıkla birlikte yutkundum ve karşımdaki adama diktim gözlerimi. Gerilmiş dudakları ve gergin yüz ifadesiyle birlikte onun da birçok şeyden haberdar olduğunu biliyordum.

"Akışına bırakacağım."

Dediğinde daldığım noktadan sıyrılıp başımı iki yana salladım. Tekrardan karşımdaki iki adama odaklandım ve gerginliği iliklerime kadar hissettim. Prens Ethan'ın gözlerini kapatarak geri çekildiğini gördüm. Prens Endre, bu geri çekiliş karşısında memnuniyetle gülümsedi ve bakışlarını bana çevirdi. Gözlerinin eflatuna yakın bir renge bürünmesini izledim.

"Tekrar görüşeceğiz."

Dediğinde kaşlarımı havaya kaldırdım ve sordum.

DOĞUM LEKESİ -3- ANAHTAR SOYUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin