Öfkeli olmakta haklıydı üstelik. Beni terasta bıraktığı o geceden sonra arabamdan çıkan uyuşturucunun benimle ilgisi olmadığına inanmasını bekleyemezdim. Muhtemelen o paketin Selim'e ait olduğunu düşünüyor ve ne kadar aptal olduğumu haykırmamak için kendini zor tutuyordu.

Kim yapmıştı, neden yapmıştı bilmiyordum fakat amacına ulaşmıştı. Tutuklanmamıştım, ceza da almamıştım belki ama birazdan çok daha çetin bir savaş verecektim. Sevdiğim adamın içimi üşüten bakışlarına, kalbimi bin parçaya ayıran ağır hakaretlerine maruz kalacak ve günün sonunda kaybeden yine ben olacaktım.

Fırat ayağa kalkıp "Çok teşekkür ederim Levent Bey" dedikten sonra aynı şekilde ayağa kalkan adamla tokalaştı. "Emin olun kardeşim ve nişanlımla ilgili en ufak bir şüphem olsaydı böyle bir ricada bulunmazdım. Ben ikisine de kefilim, bundan sonra daha dikkatli olacaklarından hiç şüpheniz olmasın."

Nişanlım demişti.

Ne de güzel demişti. Bugün duyup duyabileceğim tek güzel kelime bu olsa gerekti.

Nişanlım.

Oğuz da binbir teşekkür cümlesi kurduktan sonra gitme vaktimiz gelmişti. Fırat kapıya doğru ilerlerken de, kapıyı açıp dışarı çıkarken de yüzüme bakmamıştı. Benim ne durumda olduğumu düşünmekten çok çok uzaktı.

Şaşırmıyordum artık. Neden bilmiyorum fakat beni suçlamak çok kolaydı. 'Eylem yapar' fikri bir şekilde yerleşiyordu insanların zihnine ve ben bu yaftadan kurtulamıyordum. Arda bile sorgusuz sualsiz inanmıştı suçlu olduğuma. Kimin ne düşündüğü umurumda bile değildi fakat Fırat'ın beni görmemesi zoruma gidiyordu. Ne kadar korktuğumu değil, hak ettiğimi düşünmesi zoruma gidiyordu.

Fırat'ın arkasından Arda da çıkmıştı odadan fakat benim ayaklarım geri geri gidiyordu. Kimseden hakaret işitecek durumda değildim. Yorulmuştum. Suçlu da olsam şu an bunu duymak istemiyordum.

Oğuz elini omzuma koyup başıyla kapıyı gösterdiğinde sessizce dışarı çıktım. Fırat koridorda Mustafa'yla konuşuyordu. Arda hızlı adımlarla dışarı çıkıp gözden kaybolduğunda Oğuz "Hadi Eylem" dedi.

Böyle durumlarda içime çöken yalnızlık hissinden nefret ediyordum. Fırat, Arda'nın abisiydi ve her ne olursa olsun ömrünün sonuna kadar kardeşinin arkasında olacaktı. Arda uyuşturucu kullanıyor dahi olsa Fırat onun için elinden geleni yapacaktı. Bu defa benim için de yapmıştı fakat gün gelecek benimle uğraşmaktan sıkılacaktı. Hiçbir mecburiyeti olmadığı için de, o gün geldiğinde arkasını dönüp gidecekti.

Bense o tarihi öne çekmekten başka bir şey yapmıyordum.

Dün geceden bu yana yaşadığım stres, özgür olduğum gerçeğini hissetmemle beraber mideme kramplar girmesine neden olmuştu. Midemden yukarıya doğru bir asit salgını başlamış, dün sabahtan bu yana hiçbir şey yemediğim için de ayakta duracak dermanım kalmamıştı. Daha fazla ayakta duramayacağımı anladığımda topuklu ayakkabılarımı çıkarıp kendimi dışarı attım. Tek istediğim yalnız kalmaktı. Yalnız kalıp içimdeki zehri akıtmak istiyordum.

Dışarı çıkar çıkmaz Ceren ve Selim koşarak yanıma geldi. Onların gecesini de mahvetmiştim anlaşılan. Ceren kollarını boynuma doladığında alt dudağımı dişleyip nefesini tuttum. Ağlamayacaktım.

"Şükürler olsun" diye iç çekip uzun uzun sarıldıktan sonra geri çekildi "Aklımı kaçıracaktım Eylem, ne bu saçmalık? Ne uyuşturucusu, ne alaka?"

"Bilmiyorum Ceren" dedim üstüme çöken ağırlıkla "Saatlerdir düşünüyorum fakat hiçbir şey bilmiyorum."

"Sen... iyi misin?" dedi tedirgin bakışlarını yüzümde gezdirip. Hiç iyi değildim.

İSYAN ÇİÇEĞİWhere stories live. Discover now