5.Bölüm:LUNAPARK

2 0 0
                                    




Zaman zaman ölmüş ailemi düşünüyordum. Eğer ailem yaşasaydı nasıl bir kadın olurdum? Nasıl bir insan olurdum? İlk hoşlandığım çocuğu anneme ya da babama anlattığımda ne tepki verirlerdi? Evi terk etmek istediğimde babamın ne yapacağını merak ederdim. Bazen yaşadığımız günlük şeyler bile başka zaman yarım kalmış hatta hiç sahip olmamış insanların hayalleri olabiliyordu. Ben yarım kalmıştım.

Yarım bırakılmıştım.

Normal bir ailem yoktu. Bunun her zaman farkındaydım ama görmezden gelmek tıpkı yağışlı bir günde yağmuru sevmediğin halde yağmurun altında  yürümek gibiydi. Ben her zaman yağmur damlalarının beni ıslatmalarına izin verdim. Oysaki ben yağmur damlalarının beni arındırdığına inanırken, aslında yağmur damlaları gerçekleri arındırıyordu.Gerçek , gökkuşağı gibi  yağmurun ardından sonra çıkıyordu.

Buna rağmen hayatımda yaşanmamış şeyleri yaşamak istiyordum. İlk sevgilime güvenmek, hatta bir aile kuracak kadar onu sevmek istiyordum. Yarım kalmışlığımı bir adamla doldurmak istiyordum. İyi bir aileye sahip olmadığım için iyi bir aile yaratmak istiyordum. Annemin ve babamın yapamadığı şeyi yapmak istiyordum; çocuklarımı büyütmek. Her yaşımda onlardan bir iz taşımak istiyordum. Yaşlandığımda bu dünyaya iyi çocuklar bırakmak istiyordum. Kötülüğü, kötülükle bastırmak istemiyordum. Ailemin yaptığı şeyi yapmak istemiyordum. Kaçmak istemiyordum.

Ama şu an olduğum durum bana kaçmamı şart kılıyordu. Her bir adımımda sırtımdaki geçmişimin elini hissedebiliyordum.

"Kaç diyordu; kaçmazsan seni bulacaklar. Kaybolmuş bedenini bulacaklar."

"Su çok güzel!" diye bağırdı Buket havuza ikinci defa atlayışında. Ben havuzun biraz uzağında bulunan çardakta oturuyordum. Saçlarım omzuma yapışmaya başladığında saçlarımı toplamıştım ve yüzümün bu kadar açıkta kalması beni rahatsız etmişti. Yüzümdeki maskeyi bırakmamıştım ama yarısına kadar indirmiştim. Güneş her gözüme çarptığında bal köpüğü rengi gözlerimde çorak bir arazinin susuzluğunu rahat bir şekilde görebilirlerdi.

"O zaman abin seni boğmadan önce sudan çıksan iyi olursun!" dedi Tamer havuzun başından Buket'e doğru. Tamer ile Buket'i izlemek, hiç sahip olmadığım bir ilişkiyi izlemek gibiydi. Abim ile ben böyle değildik.

Tunahan masumiyeti sevmezdi. Benim geçmişimde masumiyet vardı; buna tanık olmuştu. Geçmişimde kız kardeşimin anısı vardı. Bana her baktığında onu hatırladığına emindim. Ona sarılmayan kollarını bana sarmayacaktı.

Hiçbir zaman.

Öldüğümde bile yapmayacaktı bunu.

Tamer suya atladığında Buket havuzun sonuna doğru aceleyle yüzmeye başlamıştı ama Tamer'in uzun boyu ile attığı kulaçlar kızkardeşini havuzun sonuna ulaşmadan bacaklarından yakalamıştı.

"Abi, lütfen!" diye bağırdı Buket başını sudan çıkardığında.

"En sevdiğim tişörtüme çamaşır suyu bulaştırmadan önce düşünecektin." Dedi Tamer kızgın bir şekilde ama numara olduğu belliydi.

"Yemin ederim bilerek yapmadım. Dalmıştım!" diye bağırdı, Tamer kafasını suya bastırmadan önce. Buketin elleri abisinin ellerine yapışmıştı ve onu çekmeye çalışıyordu. Ben suyun dışındaydım ama buna rağmen sanki o el kafamın üstündeymiş gibi nefes alamıyordum.  Elim boğazıma gitti istemsizce. Bakışlarımı hala havuzda ayıramamıştım.

Tamer ellerini çektiğinde Buket başını suya çıkarır çıkarmaz hızlı hızlı nefes alıp vermişti.Ellerini suya vurup bağırdığında canının acıdığını anlamıştım.

İNFİLAKWhere stories live. Discover now